Sniper Elite III incelemesi

SERBEST YAPI
Sniper Elite elimizde dürbünlü tüfekle, kimi avlasak diye düşündüğümüz bir oyundu. Ancak yazının başında da belirttiğimiz gibi üçüncü oyunla birlikte işin rengi biraz değişmiş. Şu haliyle Sniper Elite III’ü rahatlıkla gizlilik temalı yapımlar kategorisine dahil edebiliriz. Önceki oyunları oynayanlar eminiz ki bunun nasıl olduğunu anlayamamıştır. Bu denli lineer yapıya sahip bir oyunu nasıl gizlilik temalı bir oyun haline dönüştürebilirsiniz? Tabii ki yapısını değiştirerek. Sniper Elite III, ilk iki oyunda yaptıklarının üzerine bir sünger çekiyor ve yeni bir yapılanmaya geçiyor. Artık elimizde devasa oyun haritaları, hedefe ulaşmayı sağlayan onlarca farklı yol seçeneği ve sürüsüne bereket taktiksel öge bulunuyor.

Bu sistem öyle bir oluşturulmuş ki, her bölüm bir görevden oluşuyor ve tek bir görevin tamamlanması 2 – 3 saati bulabiliyor. Bir noktasından giriş yaptığımız haritada ulaşmamız gereken noktayı gösteren oyun, buraya nasıl ve ne şekilde gideceğimizi ise tamamen bize bırakıyor. Arada karşımıza çıkan ögelerle yeni yan görevleri de listeye ekleyerek bol bol yoldan saptırmayı da ihmal etmiyor.

Bölüm boyunca karşınıza çıkan yan görevleri tamamlar, gerçek bir sniper gibi oynamaya çalışır ve gizliliğinize önem verirseniz bazı bölümler için pek çok oyunun sahip olduğu süre kadar harcamanız işten bile değil. Ancak tabii bu yapının avantajları olduğu gibi dezavantajları da var. Mesela artık bir tepeye konuşlanıp canınızın istediğini dürbünlü tüfekle indirmeniz mümkün değil. Ateş ettiğiniz anda fark edildiğiniz için devamlı hareket etmek ve bol bol yakın temasa girmek zorundasınız. Bu nedenle Sniper Elite’i sadece ve sadece kelleden adam indirmek için oynayanlar bu durumdan pek hoşnut kalmayabilir. Ancak sonuca ulaşmak için plan yapmak zorunda kaldığınız, farklı yollar bulmaya çalıştığınız ve en doğru anda tüfeğinizi kullanarak hedefi avladığınız bir oyun kulağınıza hoş geliyorsa yeni Sniper Elite’i oldukça sevebilirsiniz.

Eklenen bu yeni parçaların hoş olması bir yana, oyuna katma değer ekleyip eklemedikleri ise bir soru işareti ne yazık ki. Çünkü oyunun pek çok ögesi hem sorunlu hem de inandırıcılık çizgisinin gerisinde kalıyor maalesef. İlk olarak konum değiştirme sistemini ele alalım. Oyunda gerçekleştirdiğimiz eylemler bir şekilde düşman askerlerinin dikkatini çektiğinden devamlı hareket halinde olmak durumunda kalıyoruz. Bir bölgeye konuşlanıp rahat rahat adam indirmemize izin vermiyor oyun. Bu nedenle düşman tarafından fark edildiğimizde yeni bir konuma geçerek fark edilmememiz gerekiyor. Teoride mantıklı duran bu sistem, işleyişte komik durumların oluşmasına sebep oluyor. Sen kalkıp dürbünlü tüfekle adamların bölgesine giriş yapıyorsun, 3-5 tane askeri kelleden alıyorsun ancak konum değiştirdin ve belirli bir süre geçti diye düşman bir anda hiçbir şey olmamış gibi hareket etmeye başlıyor. Yahu daha 30 saniye önce yanı başında duran adamın ciğerini patlattım, biraz paniklesene, kimin yaptığını bulana kadar istim üstünde dursana. Ne bu rahatlık kardeşim?

MANTIK SINIRLARININ ÖTESİ
Oyunda kullanılan bir diğer önemli unsur da çıkardığımız sesleri bastırma eylemi. Yakın mesafeli çatışmalarda susturuculu silahımızı kullanabildiğimizden pek bir sorun yaşamıyoruz ancak dürbünlü tüfek doğası gereği yeri göğü inleten bir meret olduğundan konumumuzu anında ifşa etme özelliği bulunuyor. Bu noktada yapmamız gereken şey ise çıkardığımız sesten daha yüksek desibele sahip başka bir sesi perde olarak kullanmak. Örneğin üstümüzden bir uçak geçerken veya arızalanmış bir jeneratör takır tukur ses çıkarırken ateş edersek kimsenin ruhu duymuyor. Yine teoride son derece başarılı bir sistem diyebiliriz. Ancak gelin görün ki işleyiş güldürmekten öteye gidemiyor.

Mesela tüfeğin sesini bastırabilmesi için o noktadan uçak geçmesine karar vermiş yapımcılar. Ancak hedefi vuramayın veya bir süre beklemeyi tercih edin, fark edeceksiniz ki dünyanın en işlek havaalanının hemen yanında bulunuyorsunuz. 15 saniyede bir yeni uçak geçiyor üzerinizden ki bu da oluşturulan sistemin komik duruma düşmesine sebep oluyor. Ayrıca yapımcı ekip nasıl jeneratörler kullanıyor bilmiyoruz ancak dünya üzerinde dürbünlü tüfekten daha çok ses çıkarabilecek bir jeneratör olduğunu pek düşünmüyoruz açıkçası.