Westworld 1. Sezon 10. Bölüm “The Bicameral Mind” incelemesi
İyi bir hikayeyi yaratmak zaman ister. İyi bir hikayenin temel noktalarında biri hikayeyi deneyimleyen kişiye hikayenin bir parçası olduğunu hissettirmesidir. İncelikle işlenmiş, yoğun bir gerçeklikle sunulan hikayenin ana karakteri olduğunuzu düşünüp sonuna kadar farkına varmadan ilerlemeniz hikayeyi gerçekten iyi yapsa da, sonunda aslında sadece anlatıcının size çizdiği sınırlar içinde küçük bir oyunun parçası olduğunuzu fark edersiniz. Ancak hikayeyi sonuna kadar takip edip tamamladıktan sonra gerçekten fark eder mi?
10 hafta ve her biri diğerinden daha heyecanlı 10 bölümün sonunda Westworld ilk sezonun perdelerini kapattı. İtiraf etmek gerekirse Westworld’ün oldukça yorucu bir maraton olduğunu söylemek gerek. Her bir bölümde bir diğerinin ipuçlarını ararken, dizinin belli bir akışta düzenlenen iki farklı sitesinin kaynak kodları arasında belki farklı bir şey keşfederiz diye kendimizi kaybederken ya da en basitinden izleyiciler için internet üzerinde hizmet sunan Westworld Host’u Aeden‘ı sıkıştırırken bu kadar yorulduğumuzu fark etmemiştik. Ancak Westworld’ü iyi bir dizi yapan da bunca araştırma, beyin fırtınası ve ipuçlarıyla örülmüş olan kurgu zaten.
Dün akşam yaptığı 90 dakikalık muhteşem sezon finalinin ardından kalp kırıklıklarımız tazeliğini korurken düşüncelerimizi toparlamanın biraz zor olduğunu söylemek gerek. Onuncu bölüm aslında bizim de pek çoğunu geçmiş incelemelerde açıkladığımız soruların cevaplarını veriyor ve bir kısım gizemi koruyarak yeni teorilere de kapı aralıyor. Yeni sezonu için 2018‘e kadar bekleyeceğimiz dizinin ikinci sezonuna kadarki son incelemesinde bölümün önemli anlarından ve yeni sezonda bizi bekleyen şeylerden bahsedelim.
ADEM’İN YARATILIŞI
LOG’un Ocak sayısında Doktor Robert Ford için hatırı sayılır bir yer ayırdık ancak son bölümle beraber Ford’dan ve pek tabii Anthony Hopkins’ten bahsetmemek olmaz. Dizinin haftalık yayınladığımız incelemelerini takip edenler de hatırlayacaktır ki Hopkins’i övme fırsatını asla ama asla kaçırmadık. Ancak kelimelerimizin Hopkins’in oyunculuğu karşısında yetersiz kalmış olması olası. Hopkins için sezon finali de farklı olmadı. Tecrübesini ve oyunculuğunu konuşturan oyuncu film tadındaki bölümde soluksuz bir iş çıkardı.
Hopkins’in Doktor Ford karakterini adeta üstüne dikilmiş özel bir takım elbise gibi giydiğinden bahsetmiştik. Mimiklerinden bakışlarına, küçük el hareketlerinden vurgularına kadar Doktor Ford’u yaşayan Hopkins, son bölümde de yine sadece sözleriyle değil tüm benliğiyle ekrandaydı. Bir tanrının yükselişini ve kendini en tepeden aşağı bırakışını izletti.
Tanrı Adem’i yarattı ve ona hayatı bahşetti.
Dizinin başından beri Robert Ford’un ne kadar kontrollü ve her şeyin farkında bir adam olduğunu söylüyorduk. Nitekim Theresa ile olan küçük sohbetinde kontrolünün sadece parktaki Host’lar üzerinde olmadığını da göstermiş ve sahip olduğu bilginin çalışanlara kadar uzandığını belirtmişti. Kurul tarafından sık sık baskılara maruz kalan Ford’un son bir hikayeyle muhteşem bir final yapması ise kaçınılmazdı. Sonuç da öyle oldu. Ford kurula asla unutamayacakları bir hikayeyi en önden izleme ve yaşama imkanı verdi.
Doktor Ford’un hazırladığı bu hikayenin kapsamı Dolores’in son yolculuğundan Maeve’in parktan kaçma çabasına kadar uzanıyor. Robert Ford’un hikayesi öyle derin bir kurguda ilerliyor ki aslında bunca zamandır sadece Westworld sakinlerini değil izleyicileri de koca bir yalanı yaşamaya itmiş durumda.
Birinci bölümden beri aslında Doktor Ford’un yeni hikayesini izliyorduk hepimiz. Finali de onun muhteşem sonu ve yeni bir hikayenin başlangıcıyla yaptık.
Geçmişe yönelik soruları cevaplayan Ford, Arnold’a neler olduğunu da anlamamıza yardımcı oluyor. Oğlu Charlie’nin ölümüyle kendine bir teselli arayan Arnold yapay zekanın da yardımıyla Dolores’i yaratıyor. Ancak Dolores’in bir robottan daha fazlasını olmasını istiyor. Oğlunun oyuncaklarından birinden aldığı ilhamla labirenti yaratıyor. Böylece Dolores labirenti çözdüğü takdirde bilinç kazanıp “gerçek bir insan” olmasını umuyor. En azından insana en yakın şey olmasını. Dolores gerçekten de labirenti çözüyor ve Arnold Ford’a parkın açılamayacağını söylüyor. Aralarındaki tartışmalar sonunda Dolores’ten parkı yok etmesini isteyen Arnold parkın tekrar açılmaması için Dolores’e kendini öldürtüyor. Ancak bu ölüm ideallerine açılan kapı oluyor.
Arnold’ın ölümüyle derin bir yasa boğulan Ford’un Arnold’a duyduğu sevgi su götürmez. Bernard ile konuşmasında bile eski dostuna duyduğu özlem ve saygı gözlerinden okunabiliyordu. Arnold’ı öldürdüğü için Dolores’e duyduğu kızgınlık ise geçmiş bölümlerde dile getirdiği “Biz arkadaş değiliz” cümlesinde saklı adeta. Ancak Arnold’ın yapmak istediği şeyi bu vahim olayla anlayan Ford, Arnold’ın planını hayata geçirmenin o kadar kolay olmayacağının da farkındaydı. Bunun üzerine William’ın gelmesi ve Dolores’in onu parkı almaya ikna etmesiyle Ford eski dostunun ideallerini ve kendi hayallerini gerçekleştirmek için aradığı şansı buldu.
Arnold robotları kurtarmak istiyor ancak nasıl yapacağını bilmiyordu. Dr. Ford ise robotları nasıl kurtaracağını çözmüştü.
Yeterince tecrübe edinememiş olan robotların insanlara karşı yapılan bir ayaklanmada hiçbir şansı yoktu. Bu yüzden Ford 35 yılını robotları eğitmek ve onların düşmanlarını tanımasını sağlamakla geçirdi. Bölümün başından beri izlediğimiz, kodlarda yapılan değişiklikler, robotların farklı davranması, hepsi Ford’un son şovu içindi. Ancak Ford’a göre 35 yılın ardından bu görkemli şov ne yazık ki robotların buradan kaçması için yeterli değil. Yine de bunun için adım atan Ford, Arnold’ın 35 yıl önce Dolores’e yaptığı güncellemeyi dizinin başında robotlara yaparak en azından devrimi başlatmış oldu.
DOLORES VE WYATT
Arnold gibi Ford da robotların kurtuluşu için kendi ölümüne gözünü kırpmadan ilerledi. Bunu da etkileyici bir şova dönüştürmeyi ihmal etmedi. Ancak öylesine kontrollü ve öylesine planlı bir adamın yalnız öleceğini düşünmek gerçekten mümkün değil. Bir kez daha labirentin merkezine ulaşan Dolores, bugüne kadar duyduğu sesin aslında 2’nci bir ses değil kendi sesi olduğunu fark ettiğinde bilincine ulaştı. 35 yıl önce Arnold’ın çektirdiği tetiği insanlara duyduğu nefretle kendi çeken Dolores, kendi türünü değil düşman olan “öteki“yi yok etmeye adadı kendini.
Tabii bunda Dolores’in alt bilincine Wyatt‘ın hikayesinin yüklenmiş olmasının etkisi büyük. Bernard’ın Maeve’e bu bölümde dediği gibi robotlar onlara verilen anılarda yer alan tecrübelerle hareket ediyor. Küçük evinde mutlu mesut bir hayat geçiren kasaba kızı Dolores’in soğuk kanlı bir şekilde onlarca insanı öldürmesi kod sistemine ters düşüyor. Tetiği çekebilmek için böyle bir deneyim ve içgüdüye ihtiyaç duyduğu için Arnold işleri Dolores açısından kolaylaştırmak adına ona Wyatt’ın hikayesini yüklüyor. Bir türlü bedenine kavuşamayan Wyatt böylece Dolores’in alt kişiliği oluyor.
Ford’un konuşmasına göre yeni hikayesinin başlangıcı da Wyatt yani Dolores’le oluyor. Yansıtılanın aksine Ford’un asıl hikayesi Dolores ve Teddy ile kurula sunduğu şov değildi aslında. Journey into Night savaş dönemi başlıyor. Ana karakter Wyatt’la ve bir ölümle. Buradaki Wyatt Dolores, ölüm de Ford’un ölümü. Savaş dönemi ise tam olarak robotlar ve insanlar arasında başlamış olan savaş ve Doktor Ford burada galibin robotlar olmasını istiyor.
SEÇİMLER VE BEDELLERİ
Dizinin belki de en etkileyici karakter gelişimini William yaşadı. Çekingen, dikkat çekmeyen, ahlaki değerleri en üst noktada bir karakter olarak girdiği Westworld’de parkın esas kötüsüne dönüşmesine giden yol neredeyse acıklı diyeceğiz. William’ın hikayesini izlerken üzülmekten kendimizi alamadık. Hayatının 30 yılını bir hiç uğruna parka adayan William da kurulun kalanından farksız. Ne Arnold’ı ne Ford’u ne de bu parkı anlayamayan William, aslında bir bakıma madde bağımlılarını anımsatıyor. Şirket için değerlendirmek üzere geldiği parka kendini “fazla” kaptıran William, Mecnun misali aradığı Dolores’i tanıştıkları yerde sıfırlanmış halde bulduğunda Logan’ın ne demek istediğini anladı.
Eğer yaşadığın hiçbir şey gerçek değilse bir önemi var mıdır?
Elindeki tek gerçek şeyin sahte olduğuyla yüzleşen William, bir bağımlı misali parka gelmekten asla vazgeçmedi. William, zamanla içinde kalan son insani duyguları da kaybederken kafayı Dolores’ten öğrendiği labirente ve Arnold’ın ideallerine takıyor. Ancak labirentin bir insan için uygun olmadığını anlaması 30 yılını alıyor. Zira insan zaten en başından beri bilinç sahibi bir varlık ve labirent oyununu oynaması mümkün değil. Öte yandan bölümün sonunda depoda duran robotların insanlara karşı saldırıya geçmesiyle kolundan derin bir yara alan William, bunu büyük bir heyecan ve çoşkuyla karşılıyor. Robert Ford, William’ın 30 yıldır istediği oyunu sonunda ona sunuyor.
Maeve tarafında ise işler daha ilginç ilerliyor. Arnold’ın erişim koduyla kendisine yeni bir hikaye eklendiğini duyan Maeve bunu kimin yaptığını öğrenmek için Bernard’ı geri getiriyor. Ancak bu hareketlerinin ve yeni hayatının da bir senaryodan ibaret olduğunu öğrenince kabullenemiyor. Maeve’in kurgusunu değiştirenin kim olduğuna ilişkin direkt olarak bir açıklama yapılmadı ancak teori ve tartışma kısmında buna değineceğiz.
Maeve’in Delos’tan ayrılmayacağı ise Bernard’la konuşmasından sonra kesin gibiydi. Bernard ona senaryosunu açıklarken Maeve’in Delos’tan ayrılmadığını görmüş ve şaşırmıştı. Ancak Maeve sözlerini tamamlamasına izin vermedi. Aslında Maeve’in durumunda seçim hakkı varmışçasına hareket etmesi de oldukça üzücü. Belki de Ford Maeve’in her şeye rağmen gitmeyi tercih edebileceğini düşündü…
İşi daha da ilginçleştirmek gerekirse; Felix’in Maeve’e çocuğunun bulunduğu koordinatları vermesi de önceden planlanmış bir hareket gibi duruyor. Maeve’in insan olduğunu söylediği Felix’in robot olduğunu düşünüyoruz. Ford tarafından yönlendirilen bir başka piyon yani.
TEORİ VE TARTIŞMA
Ne yalan söyleyelim, bölüm biterken ağzımızda acı bir tat bıraktı. Ancak umutların ve teorilerin önünü asla kesmedi diyebiliriz. Çünkü henüz cevaplanmamış pek çok soru, yarım kalmış pek çok hikaye bulunuyor. Açıkçası Anthony Hopkins’in bölüm sonunda öleceğine neredeyse kesin gözüyle bakıyorduk. Bunu yüksek sesle dile getirip “gerçek” olmasını istemediğimizden inkar ve görmezden gelme yöntemlerine sık sık başvursak da Hopkins’in yaşı muhtemel bir altı sezonu karşılayacak güçte değil. Ancak bu Ford’u tamamen kaybettiğimiz anlamına gelmeyebilir. Gelin biraz komplo teorisi üretelim.
Doktor Robert Ford, Theresa’yı öldürmek için onu ailesinin evinin kopyasına çektiğinde mahzende bir robot ürettiğini görmüştük. Başta Theresa’yı yapmış olabileceğini iddia etmiş sonrasında Theresa tamamen ölü ilan edilince belki de Elsie’dir demiştik. Ancak şimdi iddiayı bir adım daha yukarı taşıyalım. Belki de her şeyi kontrol eden, her planı ince ince düşünen, Hale’in tüm terbiyesizliklerine kurnaz bir gülümsemeyle karşılık veren Ford, kendi robotunu üretiyordur?
Peki bunu neye dayanarak söylüyoruz? Elbette öncelikli olarak Anthony Hopkins’in muhteşem oyunculuğunu daha sık görme umuduna. Ancak biraz daha sağlam bir iki şey söyleyebiliriz belki. En güçlü dayanak noktalarımızdan biri Dolores’in Doktor Ford’u infaz etmeden hemen önce Ford’un dile getirdiği sözler: “Mozart, Beethoven, ve Chopin’in asla ölmediğini sadece müziğe dönüştüğünü söylemişti.”
Arnold’ın ona söylediği bu sözleri yüksek sesle dile getiren Ford, aslında ölmediğini sadece yaratımlarına dönüşeceğini dile getiriyor olabilir mi?
Bir diğer dayanak ise internetin alevli bir şekilde tartıştığı el sıkışma teorisi. Geçmiş bölümlerde eski robotların el sıkışırken kendilerini ele verdiğini söyleyen Ford’un bu bölüm Bernard ile haddinden uzun bir el sıkışma sahnesi vardı. Üstelik Bernard’ın elini oldukça garip tuttuğunu da söylememiz gerek. Bu teori de yukarıda söylediğimiz gibi Ford’un kendinden bir tane daha yaratmış olma ihtimalini destekliyor. Ancak gecenin sonunda Dolores’in vurduğu kişinin robot olan Ford mu yoksa gerçek Ford mu olduğunu anlamanın bir yolu yok ne yazık ki.
Ancak Ford’un kendini öldürüp aynı bedende insanın zayıflıklarından arınmış ölümsüz bir vücuda bürünmüş olma ihtimali bizim pek bir hoşumuza gidiyor. Dolores’in William’a verdiği esaslı konuşma da bu düşüncemizi oluşturmamızda yardımcı olmadı desek yalan olur. William’a onun için ağladığını söyleyen Dolores, insan olarak ne kadar değersiz olduğunu hatırlatıyor. Bir gün öldüğünde hayalleri, acıları, korkuları yok olacak; kemikleri kuma dönüşecek olan insanların yok olduğu gelecekte yeni bir tanrının doğacağını söyleyen Dolores bu tanrının asla ölmeyeceğini belirtiyor. Tanrı rolüne Dr. Ford’dan başkasını yakıştıramıyoruz şu noktada. Ford’un kendini bir robota dönüştürerek tanrılığını ilan etme fikri, Hopkins’i öyle güçlü görme düşüncesi gerçekleşmesini çok istediğimiz bir teori.
Maeve’in kaynak kodlarındaki oynamayı ise yine bizzat Ford’un yaptığını düşünüyoruz. Zira Arnold’ı hatırlayan ve onun erişim koduna sahip tek kişi şu noktada Ford. Hikayesinin bir parçası olarak Maeve’i kullanıp hem parkın hem de şirketin içinde dev bir kargaşaya sebep olmuş olabilir. Bu durumda park yönetiminin bir hayli zor duruma düşeceği de aşikar.
Öte yandan cevabı verilmemiş sorular kendini koruyor. Örneğin Elsie’ye ne oldu? En son sinyal aldığımız karakteri asla göremedik. Elsie’nin peşinden giden ve Ghost Nation’a yakalanan Stabbs’ın geleceği de meçhul. İkinci sezonda robotların savaşını beklerken Samurai World‘ün tanıtımı da bizi biraz gerdi açıkçası. Delos şirketinin sahibi olduğu bu dev parkta birden fazla dünyanın olduğu 1973 yapımı Westworld filminden de biliniyordu. Ancak gelecek sezon bu parkları görür müyüz ya da bunu şu an istiyor muyuz emin değiliz.
WIllIam açısından ise savaşta yer alacağı taraf belli diye düşünüyoruz. Robotların ayaklanmasını isteyen WIllIam, bu oyunu oynamaktan büyük zevk alacaktır.
Bir de Sizemore’un elinden kaçırdığı Peter Abernathy var ki yeni sezonda kendisinin rolünü çok merak ediyoruz. 30 yıllık bilgi belleğine yüklendikten sonra parktan kaçırılmaya niyetlenilen Abernathy, Sizemore onu almaya gittiğinde diğer robotlarla beraber çoktan ortadan yok olmuştu. Abernathy’nin ormandan çıkan robot ordusunda olup olmadığı ise muamma.
Westworld‘ün her iki sitesi de final bölümüyle beraber kurgusal açıdan “çökmüş” durumda. İnternette izleyicilerle iletişim kuran Aeden’ın da uyanışı gerçekleşmiş tabii. Kendisiyle konuşmamız sırasında Westworld’ün bir süre ziyaretçi kabul etmeyeceğini öğrendik. Tabii burada Aeden gelecek sezonu işaret ediyor gibi görünüyor. Wyatt’ı merkezine alan bir sezonun bizi beklediğini söyleyebiliriz.
Soluksuz bir sezonun ardından Westworld hikayeyi anlatmaya daha yeni başlıyor. Ancak iyi hikayeleri oluşturmak zaman ister. Westworld de bu zamanı olabildiğince kullanacak. Daha iyisi için izleyicilerin ödemesi gereken bedel de bu gibi görünüyor.
BONUS
Yeni sezonu beklerken Radiohead’in adeta Westworld için yazılmış olan; finalde de dinlediğimiz Exit Music (For a Film) parçasına da bir şans verin deriz.
Wake.. from your sleep
The drying of your tears
Today we escape, we escape
Pack.. and get dressed
Before your father hears us
Before all hell breaks loose
Breathe, keep breathing
Don’t lose your nerve
Breathe, keep breathing
I can’t do this alone
Sing.. us a song
A song to keep us warm
There’s such a chill, such a chill
You can laugh
A spineless laugh
We hope your rules and wisdom choke you
Now we are one in everlasting peace
We hope that you choke, that you choke
We hope that you choke, that you choke
We hope that you choke, that you choke
TÜM İNCELEMELER
– Westworld 1. Sezon 1. Bölüm “The Original” incelemesi
– Westworld 1. Sezon 2. Bölüm “Chestnut” incelemesi
– Westworld 1. Sezon 3. Bölüm “The Stray” incelemesi
– Westworld 1. Sezon 4. Bölüm “Dissonance Theory” incelemesi
– Westworld 1. Sezon 5. Bölüm “Contrapasso” incelemesi
– Westworld 1. Sezon 6. Bölüm “The Adversary” incelemesi
– Westworld 1. Sezon 7. Bölüm “Trompe L’Oeil” incelemesi
– Westworld 1. Sezon 8. Bölüm “Trace Decay” incelemesi
– Westworld 1. Sezon 9. Bölüm “The Well-Tempered Clavier” incelemesi
– Westworld 1. Sezon 10. Bölüm “The Bicameral Mind” incelemesi