Westworld 1. Sezon 6. Bölüm “The Adversary” incelemesi
Bir ölünün gölgesinde, bir dostun hediyesiyle ve hayaletlerle geçen 34 yıl. Tüm sırları da içinde barındıran, sabırla bekleyen 34 yılın sonunda mezarından gelen eski bir dostla karşılaşmaya hazır mıyız? Ancak “Eğer ölüyse, artık kimseye zarar veremez” öyle değil mi?
Geçtiğimiz bölümü ara bölüm olarak nitelendirmiş ve artık altıncı bölümden itibaren sorulardan çok cevaplara ihtiyacımız olduğundan bahsetmiştik. Altıncı bölümü izlerken pek çok sahnede gülümsemekten kendimizi alamadık, zira şu ana kadar yaptığımız incelemelerde değindiğimiz noktaların altıncı bölümde artık kendini yavaş da olsa gösteriyor olması diziden daha çok keyif almamızı sağladı. Yazı içinde diğer incelemelere vereceğimiz linklerle hangi düşüncelerimizin gerçekleştiğini anlatacak ve bu bölümün neden Westworld için önemli bölümlerden biri olduğuna değineceğiz.
UYANIŞ
Dolores, William, Logan üçlüsünü göremediğimiz bu bölümde hikayenin arka kapısında olan olaylara şahit olduk. Maeve’in uyanışı, bir şeyleri algılamaya çalışması, “aydınlanması” izleyici ve karakter arasındaki empati açısından ince ince işlenmişti. Beşinci bölüm incelemesinde “Kaybedecek bir şey yok” başlığı altında Maeve’in kendini defalarca öldürterek etrafı dinleyip en uygun kişiyi bulmaya çalıştığından emin olduğumuzu belirtmiştik. Nitekim bu bölümde haklı olduğumuzu gördük. Sessiz sessiz karakterleri dinleyen Maeve, konuşacak doğru kişinin Felix olduğunu anlamış ancak bununla kalmamıştı. Diğer insanları da dinleyerek kiminle nasıl konuşması gerektiğini çözmüş ve hafızasının bir kenarına atmıştı.
İnsanları duruşları ve davranışlarına göre okuyabilecek şekilde programlanan Maeve, bunu büyük uyanışı için kullandı.
Her bölüm alışık olduğumuz Dolores’li açılış yerine Maeve ile uyandık. Artık bulunduğu dünyanın nasıl bir yer olduğunu çözen Maeve’in etrafa tepkileri de değişmiş durumda. Örneğin Westworld’de gelen hemen her ziyaretçinin kasabada yürürken omzuna çarptığı devasa adama bu bölümdeki ziyaretçilerden birinin tepkisi silahını çıkararak ateş etmek oldu. Normal koşullarda sakin bir güne uyanan Maeve’in arkasını dönüp neler olduğuna bakması gerekirken, sakince yoluna devam etti. Zira artık onun için ölüm bir şey ifade etmiyordu.
Defalarca ölüp aynı güne uyansanız, yine ölümden korkar mısınız?
Altıncı bölüm Maeve’in içine düştüğü durumla nasıl baş ettiğini de açıklığa kavuşturan bölüm oldu. Küçük bir deney yaptığından bahsettiğimiz Maeve’in bunu nasıl gerçekleştirdiğini bu bölüm görmüş olduk. Ziyaretçilere karşı yazılı olan senaryoya göre vermesi gereken cevaplardan ziyade daha doğaçlama cevaplarla onları sinirlendirecek şekilde hareket eden Maeve, kendini bir şekilde her defasında öldürtmeyi başarıyor. Laboratuvarda uyandığında ise yüzünde küçük bir tebessüm beliriyor zira olmak isteği yer tam olarak burası.
Maeve ve Felix arasındaki diyaloglar ise özellikle teori kısmında değineceğimiz dizinin “zaman” karmaşasına yönelik ipuçları içeriyor. Ancak önce biraz yapay zekanın durumu sorgulama ve anlama çabasından bahsedelim. Zira Maeve ve Felix arasındaki sahneler öyle güzel yazılmış ki, yapay zekanın varoluş çabasını net olarak gözlemlemek mümkün. Tabii bu bölüm Thandie Newton‘ın oyunculuğunun da övülmesi gerektiğini belirtelim.
YARATILIŞ
Felix’in Maeve’e aslında bir yapay zeka olduğunu ve söyleyeceği her şeyin önceden kurgulandığını açıklaması ardından Maeve’in itirazının dahi programlamanın bir parçası olduğunu söylemesi, karakterde derin bir sarsıntı yaratıyor. Maeve’in Felix’in ellerine dokunması ve “Nasıl biliyorsun?” diye sorması ise dizinin yapay zeka açısından en görkemli sahneleriden. “Ben doğdum, sen ise yapıldın” cevabı Maeve için yeterli değil elbette. Yeni nesil robotların insanlarla neredeyse hemen hemen aynı olduğunu belirten Felix, aradaki en büyük farkın robotların kontrol edilebiliyor olması olduğunu söylüyor. Robotlara herhangi bir şey unutturulabilir, yeni bir hikaye yazılabilir ya da tamamen sistemleri kapatılıp rafa kaldırılabilir. Maeve’in konuşmalarının bir programın parçası olduğunu kabullenmesi içinse programı bizzat görmesi gerekiyor. Sonrasında gerçekleştirmeye çalıştığı doğaçlamaların işlemcisinde yaptığı fazla yüklenme ise robotun hata vererek kapanmasına sebep oluyor. Ancak bir kez tüm bunları anlayıp işledikten sonra bir daha bu tarz bir şey olacağını düşünmüyoruz.
Maeve insanları memnun etmek için yaratılmış, gerçeğin ucuz ama etkili bir replikası olduğunu anlıyor.
Maeve’in sahnelerinde Felix’le yalnızken giyinik olduğuna dikkat çekmek gerek. Felix’in yapay zekaya duyduğu hayranlık ve saygı ise “human error” dediğimiz probleme sebep oluyor. Felix, Maeve’e karşı duygusal yaklaşıyor çünkü bir adım sonrasını görmek istiyor. İş arkadaşının da belirttiği gibi her ne kadar Delos’taki görevi “kasaplık” olsa da Felix’in bu teknolojiye karşı açlığı ve merakı mantıklı düşünmesine engel oluyor. İnsanları yönlendirmek ve kontrol etmek üzerine programlanan Maeve için Felix’i ikna etmek ise çocuk oyuncağı. Nitekim kendi işini riske atan Felix, Maeve’i Delos’ta küçük bir tura çıkarıyor.
Maeve’in şirket içindeki küçük yolcuğu modern mezbaha ile başlıyor. Kasabadaki insanların istiflenip yıkandığı, yeniden giydirildiği, yeniden programlandığı, hareketlerinin incelendiği dev bir yapım alanı. Kasabalının kendi arasındaki diyaloglardan kasabadaki hayvanlara kadar yaşadığı yaşayamadığı her şeyin bir yalan olduğunu görüyor. Bu noktada kasabada sadece sineklerin gerçek sinek olduğunu hatırlatalım. Onun dışındaki tüm hayvanlar, laboratuvar ortamında üretilip kasabaya yerleştirilmiş robotlardan ibaret. Zira ilk bölümde Dolores, öldürmemesi gereken bir canlı olarak sineği öldürüp değiştiğinin sinyallerini vermişti.
Delos’taki bu mini gezide bizi en çok heyecanlandıran bölümün Maeve’in tasarım bölümünedeki birkaç saniyelik sahnesi oldu. Dizinin o küçücük zaman dilimine sıkıştırdığı derinlik gerçekten inanılmaz. Tasarım bölümünden bahsederken biraz mitolojiye gireceğiz, zira yazının devamı için de önem taşıyor. Pek çok inanışa göre insanoğlu çamurdan yaratılıyor. Dizinin göndermeler yapmayı çok sevdiğini bildiğimizden bu birkaç saniyelik sahneyi deşmek istedik. Elleriyle kile şekil veren bir insanı gördüğümüz bu sahne Maeve’in şu ana kadar bildiği tüm yaratılış hikayelerini yerle bir ediyor. Burada çamura şekil verip insanı yaratan bir tanrı değil, bir insan. Yunan Mitolojisinde efsanelerden birine göre Prometheus insanoğlunu çamur ve sudan yaratıyor, Athena’da içine ateş üfleyerek ona hayat veriyor. Burada ise insanlar (robotlar) insanlar tarafından şekillendirilip içlerine kan (ateş) pompalanıyor. Bir başka harika sahne de burada beliriyor zaten. Yeni nesil robotlara kanın pompalanması ve derinin o soluk kireç renginden çıkıp kanla hayat bulması… İnsanlar robotlara yaşamı bahşediyor.
Maeve tanrı diye bir şeyin olmadığını, her şeyin insanların elinden çıkmış koca bir tiyatro olduğunu anlıyor.
Felix’in vizyonsuz iş arkadaşının işe dahil olmasıyla Maeve’in bir başka yönünü görüyoruz. Normalde insanlara zarar verememesi gereken Maeve işleri tatlı bir tehditle hallediyor ve baştan yaratılmak istediğini söylüyor. Acı eşiğinin yükseltilmesini isteyen Maeve, sadakatinin de düşürülmesini istiyor. İnsanların bunu “kötüye” kullandıklarını ima ediyor. Westworld’deki en zeki robotlardan biri olan Maeve’in algısının tamamen açılmasını istemesi ise bizim için tehlike çanlarının yavaş yavaş çaldığını gösteriyor. Felix’in bu noktada Maeve’in istediği her şeyi yapmasını hem Maeve’in ikna ediciliğine (bunun için programlanmış bir robot) hem de daha önce söylediğimiz gibi Felix’in bu teknoloji karşısındaki koşulsuz hayranlığına bağlıyoruz. Ancak mevcut zeka seviyesiyle dahi bir şeyleri rahatlıkla çözebilen Maeve’in birden böyle bir güce kavuşması, robotların ayaklanmasına kadar gidecektir.
HAYALETLER
Altıncı bölüm Doktor Ford ve Arnold arasındaki arkadaşlığa dair daha detaylı bilgi edinmemizi sağladı. Sektör 17‘de gizlenmiş küçük bir ev Arnold’ın Doktor Ford’a hediyesiydi. Doktor Ford’un çocukluğuna dair tek mutlu anıyı ölümsüzleştiren Arnold, Robert Ford’a altından kalkması zor bir hediye hazırlamış. İlk seri robotlardan olan Ford ailesi geçtiğimiz bölüm Siyahlı Adam’ın belirttiği gibi tamamen mekanik bir tasarımdan oluşuyor. Mevcut Delos çalışanlarından sadece Ford’un sesine tepki veren bu robotlar, herhangi bir kontrol mekanizmasının da dışında, sessizce o devasa dünyada yaşamlarını sürdürüyor. İkinci bölümde küçük çocuğun Doktor Ford’un küçüklüğü olduğuna dair teorimizi doğrulayan bölümde Bernard’ın bu evi keşfi onu korkutuyor. Zira sistemden bağımsız robotlar ziyaretçilere ve çalışanlara zarar verebilir. Ancak Ford, bu robotların o bir yere yollamadan herhangi bir şekilde evi terk etmediğini belirtiyor. Bu durumda Robert Ford’un çocukluğu aynı zamanda onun park içindeki gözü kulağı oluyor.
Babasına karakteristik özellikler verdiğini belirten Ford’un babasıyla sorunları olduğu görülüyor. Belli ki tek bir sözle dahi kolayca sinirlenebilen bir adam olan babası aynı zamanda alkol konusunda da zaaflara sahip. Doktor Ford’un ailesinin hayaletlerine ve bu etkileyici hediyeye duyduğu bağlılık ise Bernard’ı şaşırtıyor. Ancak Robert Ford bizim üçüncü bölüm incelemesinin teori ve tartışma bölümünde Bernard için sorduğumuz soruyu dillendiriyor: “Oğlunu tekrar görme şansın olsaydı…”
Doktor Ford’un kendi çocukluğuyla olan konuşması ise bölümün yine kilit noktalarındandı. Geçtiğimiz bölüm anlattığı tazı hikayesinden sonra, bölüm sonunda tazı ile oynamaya çıkan Doktor Ford, çocukluğuna tazının yerini soruyor. Tazının öldüğünü görünce ise soluğu sorgu odasında alıyoruz. Bu noktada Doktor Ford’un kıyafetleriyle sorguya çektiği tek robotun kendi çocukluğu olduğunu belirtelim. Ona ne kadar değer verdiği de buradan belli oluyor. Zira daha önce üçüncü bölümde çalışanları robotların gerçek olmadığı ile ilgili defalarca azarlayan Ford için belli ki kendi ailesi farklı bir noktada.
Kimsenin bilmemesi gereken bir mesajı en yakın arkadaşınıza nasıl iletirsiniz?
Kendi çocukluğunun Doktor Ford’a yalan söylemesi ve tazıyı öldürmesi, Ford’u biraz şaşırtıyor. Bicameral Mind ile Arnold’ın kendisiyle konuştuğunu söyleyen Robert, köpeğin acısına son vermek istediğini belirtiyor. Arnold’ın ona bu davranışın köpeğin suçu olmadığını, öyle yaratıldığını belirtmesi ve ölürse artık başka bir şeye zarar veremeyeceğini söylemesi sanki tazıyı öldürerek Ford’a bir mesaj vermeye çalışıyormuş gibi görünüyor. Belki bir tehdit, belki bir uyarı ancak Arnold ya da Arnold’ı kullanan her kimse Ford’a bir şeyler anlatmaya çalışıyor.
ZİNCİRE VURULMUŞ PROMETHEUS
Labirent sembolünü ilk gördüğümüzden beri anlamı hakkında düşünüyoruz. Dizinin posterinde de olduğu gibi yuvarlak içinde insan resmini anımsatsa da anlamını bir türlü çözemediğimiz bu bilmecenin bazı parçaları bu bölümde Teddy tarafından açıklanıyor. Doktor Ford’un Las Mudas sınırına kadar uzanan yeni projesinde, Las Mudas’ı gezerken gördüğü sembolle şaşırması ise labirent hakkında bilmediği şeyler olduğunu gösteriyor. Zira Dolores’in de detaylı çizimlerinin bulunduğu ve Arnold’a ait olduğunu düşündüğümüz defterde benzer sembolün yer alması, bu sembolü doğrudan Arnold’la ilişkilendirmemize sebep oldu. Detaylarını açıklamadan önce Teddy’nin bu sembol ile ilgili söylediklerini hatırlayalım.
Labirentin eski bir yerli efsanesi olduğunu söyleyen Teddy, insan hayatını özetlediğini belirtiyor. Yaptığı seçimler, sahip olduğu hayaller ve tam merkezinde de sayısız kere öldüğü halde hayata dönüş yolunu bulmuş efsanevi bir adam olduğundan bahsediyor. Son dönüşünde zalimlerin dinmek bilmeyen hiddetine maruz kalan bu adamın labirentin merkezine bir ev inşa ettiği ve evin etrafına da yalnızca kendisinin çözebileceği karışık bir labirent yaptığını söylüyor.
“Büyük sanatçılar işlerine her zaman kendilerinden bir parça katarlar.”
İlk bölüm incelemesinde Robert Ford için modern Prometheus benzetmesi yapmıştık. Ancak o zamanki bilgilerimiz bize Arnold gibi bir karakterden bahsetmiyordu. Teddy’nin bu hikayesini irdelediğimizde Prometheus rolü için fazla mı aceleci davrandık diye düşündük. Tanrılardan ateşi çalıp insanlara veren Prometheus, sonsuz bir cezaya çarptırılır. Kazbek Dağı’nda zincirlere vurulan Prometheus’un her gün karaciğeri bir kartal tarafından yenilir ve her gece ciğeri yeniden oluşur. Bu sonsuz döngüde Prometheus’un ölümsüzlüğü onun laneti olur. Labirenti Arnold ile ilişkilendirince belki de modern Prometheus’umuz Ford değil de Arnold’dır.
KÖSTEBEK
Doktor Ford’un kafası gördüğü sembolle karışadursun Bernard ve Elise’in yeni keşfi Delos’u daha büyük bir kaosa sürükleyecek gibi görünüyor. Dördüncü bölüm incelemesinde de değindiğimiz gibi Elsie Hughes robotlardaki anormallikler konusunda işin peşini bırakmayınca dev bir casusluk keşfetmişti. Bu bölüm işi biraz daha ilerleten Elsie, oduncu robotun Therese Cullen‘ın kontrolünde olduğunu ortaya çıkardı. Aynı bölüm içinde iki kez ihanete uğramış gibi hisseden Bernard’ın Cullen’a duyduğu aşk mı yoksa Ford’a duyduğu sadakat mi ağır basacak emin değiliz ancak Elsie’nin bulduğu tek şey Cullen’ın bazı robotlara Bicameral Mind ile istediğini yaptırması değildi. Cullen dışında bir kişinin daha benzer bir şeyi yaptığını belirten Elsie, bunun Arnold olduğundan şüphelenirken bölüm onun “susturulmasıyla” tamamlandı.
Robotlarda çeşitli değişimlerin yapıldığı, döngülerinden çıkarıldığını öğrendiğimiz bölümde aynı zamanda bu evrende ilk nesilden 82 tane robot bulunduğu da belirtildi. 47 tanesi Arnold tarafından yapılan bu robotlardan bildiklerimiz şimdilik Dolores ve Ford ailesiyle sınırlı. Cullen’ın Ford’dan nefret ediyor olması ve Sizemore’u bir türlü dize getirememesi pozisyonu için tehlike oluştururken kuruldan yollanan temsilciyle de işlerin biraz karışacağı ortada. Bu noktada temsilcilerin William ve Logan olduğuna yönelik tahminlerimizin de yanlış olduğunu öğrendik. Onu da eklemeden geçmeyelim.
TEORİ VE TARTIŞMA
Bu bölümle beraber en çok tartışılan teorilerden birine değinelim istedik. Dizinin en popüler teorilerinden biri William ve Siyahlı Adam’ın aynı kişi olduğu ve dizinin iki farklı zaman diliminde geçtiği. Ancak biz pek de öyle düşünmüyoruz. Bu bölümün de ışığında biraz bu teoriyi ayrıntılarıyla işleyelim.
Öncelikle elimizdeki verilere bakalım. Parkın ilk nesil robotları tamamen mekanik. Bu bölümdeki gibi “insanla hemen hemen aynı” değil. İçine kan pompalanmamış tamamen mekanik detaylardan oluşan robotlar. Yeni nesil ise 3D yazıcılarla şekillenmiş, insandan ayırt edilemeyecek kadar incelikle işlenmiş, içlerine kan pompalanarak hayat verilmiş robotlar. Felix’in söylediği gibi neredeyse aynı ancak robotlar yapay zekadan güç alıyor. Bu durumda parkın daha gerçekçi his vermesi için robotların olabildiğince insansılaştırıldığını biliyoruz. Geçtiğimiz bölüm Siyahlı Adam ve Teddy arasındaki konuşma da bunu işaret ediyor. Bu durumda eski robotlar vuruluyor ancak kanamıyor. Günümüzdeki yeni nesil robotlar ise vurulduğunda kanıyor. Hem Siyahlı Adam’ın hem de William’ın ateş ettiği robotlar kanadığına göre William ve Siyahlı Adam’ın iki farklı kişi olduğuna inanıyoruz.
Peki o zaman ikili arasındaki zaman nasıl işliyor? Siyahlı Adam’ın geçtiğimiz bölüm Lawrence ile işi bittiğinde Lawrence oyuna El Lazo olarak kendi döngüsünde yeniden döndü. Bu sırada Dolores, William ve Logan El Lazo ile görüşmek için Pariah’a yola çıkmıştı. Bu bölüm Teddy ve Siyahlı Adam’a yolda rastladıkları köylüler Pariah’ta bir takım sorunlar olduğunu askerlerin yolu kapadığını söylüyor. Bu durumda Dolores ve William’ın geçtiğimiz bölüm gerçekleşen Pariah sahnesi şu an Siyahlı Adam ve Teddy için geçerli durumda. Haritada Dolores ve William’ın konumundan daha gerideler ancak onların hikaye akışının ilerlemesini sağlayan Siyahlı Adam’ın Lawrence’ı öldürmesi oldu.
Gelelim Teddy’nin soğuk kanlı katil tavırlarına. Bu bölüm üçüncü bir kişi tarafından robotlarda oynama yapıldığını öğrendik. Bunlardan biri Maeve’di. Paranoyası artırılmıştı ki bir şeyleri anlamasına da bu yardımcı oldu zaten. Aynı şekilde Teddy’de de ciddi karakter değişiklikleri var. Her ne kadar Ford tarafından yeni bir arka hikayeye sahip olsa da Teddy giderek daha soğuk kanlı bir katile dönüşüyor. Öyle ki bu Wyatt hikayesine yabancı olan ancak Teddy’yi tanıyan Siyahlı Adam bile bu haline şaşırıyor.
Gelecek bölümü heyecanla beklediğimiz Westworld bizi yine pek çok soruyla başbaşa bıraktı. Yeni bölümle beraber Doktor Ford’un oldukça sinirli olacağını tahmin etmekle beraber Delos’un içinde de ciddi karmaşalar çıkmasını bekliyoruz. Ancak asıl merak ettiğimiz tabii ki Arnold’dan başkası değil. Açıkçası beşinci bölümden daha başarılı bulduğumuz altıncı bölümle hikayenin ufak ufak toplanmaya başlamasına da sevinmedik desek yalan olur. Son dört bölüme girerken Westworld bu sezonun efsane dizisi olacağını çoktan ispatladı.
TÜM İNCELEMELER
– Westworld 1. Sezon 1. Bölüm “The Original” incelemesi
– Westworld 1. Sezon 2. Bölüm “Chestnut” incelemesi
– Westworld 1. Sezon 3. Bölüm “The Stray” incelemesi
– Westworld 1. Sezon 4. Bölüm “Dissonance Theory” incelemesi
– Westworld 1. Sezon 5. Bölüm “Contrapasso” incelemesi
– Westworld 1. Sezon 6. Bölüm “The Adversary” incelemesi
– Westworld 1. Sezon 7. Bölüm “Trompe L’Oeil” incelemesi
– Westworld 1. Sezon 8. Bölüm “Trace Decay” incelemesi
– Westworld 1. Sezon 9. Bölüm “The Well-Tempered Clavier” incelemesi
– Westworld 1. Sezon 10. Bölüm “The Bicameral Mind” incelemesi