reklamı kapat

POPÜLER

Seri katil karındeşen Jack

130 yıl sonra Karındeşen Jack gizemini çözdüğü iddia edilen yeni kanıt

1888 İngiltere’sinde en az 5 kadını vahşice öldüren ve kimliği asla tespit edilemeyen seri katil Karındeşen Jack gizemi nihayet çözülüyor olabilir.

1800’lü yılların çözülememiş en popüler gizemlerinden biri seri katil Karındeşen Jack‘in kimliği. Döneminde en az 5 kadını vahşice öldüren Karındeşen Jack, ortada pek çok şüpheli olmasına karşın mevcut teknoloji ve imkansızlıklar sebebiyle asla yakalanamamıştı. Günümüze kadar ilerleyen süreçte Karındeşen Jack’in kimliğini araştıran bilimsel makalelerden oyunlara, kurgu kitaplardan dizilere kadar bu seri katil pek çok farklı alanda karşımıza çıktı. Şimdi ise Liverpool John Moores Üniversitesi’nden Dr. Jari Louhelainen ve Leeds Üniversitesinden Dr. David Miller, katilin kim olabileceğine ilişkin yeni veriler sunabileceklerini kaydediyor.

130 yıllık gizem

Araştırmacılar, Karındeşen Jack’in en ünlü kurbanlarından birine ait, olay yerinden kurtarılan tek fiziksel kanıt üzerinde çalışıyor. Catherine Eddowes‘un kanlı şalını inceleyen araştırmacılar elde ettikleri testler sonucu şaldaki DNA’yı o dönem Londra’da yaşayan 23 yaşındaki Polonyalı berber Aaron Kosminski‘ye bağlıyor. Kosminski’nin bu olaylar sırasında şüpheli listesinde yer aldığını da belirtelim. Ancak yetersiz kanıt sebebiyle kendisiyle ilgili herhangi bir işlem yapılamamış.

Şaldan elde edilen DNA’yı fenotipik analizle incelediklerini belirten araştırmacılar elde ettikleri mitokondrial DNA profillerini ellerinde bulunan referans örnekleri kullanarak hem kurbanla hem de şüpheliyle eşleştirmeyi başarmış. Aaron Kosminski’nin şüpheli listesine girişi bir tanığın konuşması sonrası olmuş ancak tanık Kosminski’ye karşı şahitlik yapmaktan vazgeçmişti.

Genetik testler Aaron Kosminski’yi işaret etse de bilim insanları bunun davayı kapatmaya yeterli olmayacağı görüşünce. Mitokondrial DNA konusundaki uzman isimlerden Hansi Weissensteiner, mitokondrial DNA ile şüphelilerin aklanabileceği ancak olaya dahil edilemeyeceğini belirtiyor. Yani elde edilen kanıtın gerçekten Kosminski’ye ait olabileceği gibi, başka birine de ait olma ihtimali de var. Mitokondrial DNA’nın kişilerin birbirinin akrabası olmadığı yönünde bilgi verebileceği belirtiliyor. Bazı araştırmacılar ise elde edilen fiziksel kanıtın yıllar içinde “kirletilmiş” olabileceği görüşünde. Science’ın yayınladığı tam rapora buradan ulaşabilirsiniz.

İlginizi çekebilir

Evrenin kaydedilen “sesi”

İLGİLİ HABERLER