5 milyar TL’den fazla etki; Sahte yedek parça otomotiv sektörünü ve kullanıcıları tehdit ediyor
Özellikle düşük gelirli ülkelerdeki taleple büyük bir tehdit haline gelen sahte yedek parça tedariği, geniş çapta negatif etki yaratıyor.
Otomotiv yedek parça sektöründe dünya çapında bilinen 130’dan fazla üreticinin distribütörlüğünü yapan Motor AŞİN, sektörün en büyük problemlerinden birisi haline gelen sahtecilikle ilgili dikkat çekici bilgiler paylaştı. Araçlarda kısa ve uzun vadede çok büyük problemlere sebep olarak ülke ekonomisine de büyük zararları olan taklit yedek parçalar, trafikte can ve mal güvenliğini de tehlikeye atıyor. Sahteciliğin bir etik sorun olmakla beraber ekonomik sebeplerle de ortaya çıktığını vurgulayan Motor AŞİN Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Genel Müdürü Saim Aşçı, yüksek adetli taklit yedek parça taleplerine karşı bazı üreticilerin karşı duramadığına ve konunun etik ve milli boyutlarının incelenmesi gerektiğini belirtiyor.
Sahte yedek parçalar çoğu zaman test sürecinden geçmiyor
Dünya çapında kalitesiyle kendisini ispatlamış markalarla kutulanan taklit yedek parçaların, herhangi bir AR-GE ve test sürecinden geçmediği için çok daha düşük maliyetlerle üretildiği biliniyor. Buna paralel olarak kaçak üretim gerçekleştirenlere kar marjı ürüne ve pazara göre yüzde 200’leri aşan bir faaliyet dikkat çekiyor. Konuyla ilgili önemli açıklamalarda bulunan Aşçı; “Sahte parçayı tedarik edenler de üretip satanlar da çoğu kez bu gerçeğin bilincinde olarak ticaret yapıyor. Ortadoğu, Afrika ve Balkan ülkeleri, içinde bulundukları ekonomik şartları nedeniyle, yüksek adetli siparişle ülkemizden sahte yedek parça ithal ediyor ve maalesef bu sahte parçaların bir kısmı da yerel pazar ağına dahil oluyor. Yüksek adetli siparişler, bazı üreticilerin iştahını kabarttığı için karşı duramıyor. Bu, etik bir problem. Sahteciliğin ülkemize faturası yılda ortalama 5 milyar TL’den fazla.” dedi.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Taklit yedek parça probleminin uzun vadede Türkiye otomotiv sanayisinin prestijine de olumsuz etki ettiğini söyleyen Aşçı; “Otomotiv yedek parça sektörü özelinde ülke olarak global piyasalarda maliyet liderliği modeliyle rekabet etme şansımız çok fazla olmayabilir. Nitekim Uzak Doğu maliyetler noktasında çok agresif fiyatlar veriyor; fiyatla rekabet şansımızı zorlaştırıyor. Ancak bizlerin farklılaşma stratejisiyle global pazarda ürün, hizmet ve teslimat üstünlüğü modeliyle öne çıkmamız gerekiyor. Bu da taklit malı revaca vererek değil, ancak teknik altyapısı ve teknik özellikleri eşdeğer parça standartlarında olan, özgün markalaşma stratejisi ile olabilir. Global bir marka haline gelmek ve bunu sürdürülebilir kılmak zahmetli ve uzun soluklu bir maraton. Bununla birlikte Türkiye satış sonrası alanında çok güçlü bir konumda ve sektörel anlamda yılda 4 milyar Euro’dan fazla ihracat yapan bir kapasiteye sahip.” şeklinde
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Sahte parçalar sonraki süreçte çok daha ciddi masraflara yol açıyor
Dolaşıma giren sahte yedek parçalar, araçların teknik yapısına tam uyum sağlamadığı ve kalitesiz malzeme ile ömrü az olduğu için yüz binlerce TL’yi bulan onarım masraflarına yol açıyor. Araç sahiplerinin bakım ve onarımlarda kullanılan parçanın sahte bir parça olmadığını ilk bakışta tespit etmesinin zor olduğunu da belirten Aşçı; “Otomotiv satış sonrası hizmetlerinde en önemli unsur güven. Güvendiğiniz tedarikçi, güvendiğiniz usta, güvendiğiniz servis ve güvendiğiniz marka, günümüzde maliyetten çok daha kıymetli hale geldi. Hedefi kalitede güvenin adresi olarak koymak gerekirken, maalesef sahte parça gerçeğinde günün sonunda mağdur, yine süreçten habersiz tüketiciler oluyor. Bu sebeple araç sahiplerinin, bildikleri, güvendikleri marka ve servisleri tercih etmesini öneriyoruz.” dedi.
İlgili Video
Yerli otomobil tanıtımı