Uncharted 4: Bir Hırsızın Sonu incelemesi
PlayStation hanedanlığının tartışmasız en başarılı konsola özel firmalarından olan Naughty Dog’un, kataloğunda yer alan belki de en iyi oyunla olan maceramızın sonuna gelmiş bulunuyoruz. Bir Hırsızın Sonu; Uncharted’ın efsane başlayan yolculuğuna, aynı güzellikle bir son nokta koymayı rahatlıkla başarıyor
Uncharted serisi, aksiyon oyunlarının önemli bir eşiği aşmasında kritik bir rol oynamıştı. “Film gibi” yakıştırmasını Uncharted’a hunharca iliştiriyor olsak bile, burada bahsettiğimiz Telltale oyunlarının izlediği yoldan tamamen farklı aslında. Bu serinin yaptığı belki de en mühim şey, film tadını sonuna kadar yakalarken, bunu oturup izlenen bir yapıdan sıyırıp gerçekten parçası olunabilen bir serüvene dönüştürebilmiş olması diyebiliriz. Bir aksiyon macera oyununda bunu yapmanın ne kadar zor olduğunu anlamak zorundasınız.
Senaryo bazlı bir oyunda, ara sahneleri kullanarak bunu rahatlıkla elde edebilirsiniz (Evet, sana söylüyoruz MGS). Ancak hızın hiç düşmediği bir oynanışta elde edilen bu başarı, Uncharted’ı türün diğer tüm oyunlarından farklı bir noktaya konumlandırıyor. Bir Hırsızın Sonu; yalnızca güzel bir serinin sonu değil, aynı zamanda seri boyunca yapılmak istenen her şeyin mükemmelleştirildiği bir ustalık eseri aynı zamanda.