2016 yılı şimdiye kadar sizin adınıza nasıl geçiyor bilmiyoruz ancak, yılın ilk yarısı oyunlar açısından hiç de fena geçmedi aslında. Bir süre oyunsuz kalacağımız yaz dönemine girerken, DOOM gibi üzerinde oyalanabileceğimiz bir yapımın çıkagelmiş olması oldukça sevindirici
Eğer dinozor dediğimiz kalibrede bir oyuncu iseniz, yalnızca ismiyle bile sizi heyecanlandıracak pek çok oyun bulabiliriz. Duke Nukem veya Quake kelimelerini bir kutunun üzerinde gördüğünde, nasıl olduğunu dahi araştırmadan satın alacak milyonlarca kişi bulabiliriz mesela. İşte DOOM da bu özelliğe sahip oyunlardan bir tanesi, hatta belki de en önemlisi. Zira üç boyutlu FPS çılgınlığını başlatan ve devrim yaratan isim Wolfenstein olsa da, bunu milyonlara yayarak en sevilen türlerden biri haline gelmesini sağlayan DOOM olmuştu. 1993 yılında ilk kez hayatımıza girdiğinde bu denli büyük bir yaygara koparmasında pek çok etken vardı elbette. Ancak en önemlisi; bırakın senaryoyu, hikayeyi falan ve önünüze gelen her iblise sıkarak eğlenmenize bakın demiş olmasıydı. DOOM adrenalin demekti, aksiyon demekti, onu bunu düşünmeksizin stres atmak demekti ve pek çok oyuncu için bu bulunmaz bir nimetti açıkçası. Günümüzde bunu yapabilen kaç oyun var ki sonuçta?