İçten yanmalı motorlar ve otomobil dünyasının geleceği
Enerji piyasası uzmanı Cüneyt Kazokoğlu, elektrikli otomobiller ve petrole olan ilgi üzerine uzun dönemi kapsayan önemli bilgileri paylaştı.
Sıkı LOG takipçilerinin de bildiği üzere özellikle elektrikli otomobil haberlerimizde son yıllarda bu segmente olan ilginin önemli oranda arttığına sürekli vurgu yapıyoruz. Tesla ile birlikte sınırlarının nerelere dayanabileceğinin ilk sinyallerini veren elektrikli otomobiller artık BMW ve Mercedes başta olmak üzere birçok küresel markanın da somut hamleleri şeklinde karşımıza çıktı. Küresel ısınmanın geldiği kritik oranla paralel oranda kullanıcıların da yavaş yavaş ilgisinin yoğunlaştığı bu segmentle ilgili gerek bireysel gerekse kurumsal olarak önemli analizler yapıldı ve yapılmaya da devam ediliyor. KPMG‘nin ocak ayında yayınladığı otomobil endüstrisinin önemli markalarında görev yapan 1.000 kişilik yönetici kadrosu arasında yaptığı anket sonuçları üretici cephesinde görev yapan kişilerin en güncel bakış açılarını anlamamızda önemli rol üstlendi. Uluslararası enerji danışmanlık şirketi FGE‘de enerji piyasası uzmanlığı görevini yürüten Cüneyt Kazokoğlu‘nun elektrikli otomobiller ve petrol talebi üzerine yayınladığı makalede uzun vadeli beklentiler açısından çarpıcı noktalar yer alıyor.
Geride bıraktığımız 2-3 yıl içerisinde elektrikli otomobillere olan üretici bazındaki ilgilinin artması son dönemde kimilerinde “İçten yanmalı motorların sonu geldi.” düşüncesini yarattı. Özellikle çoğu otomobil üreticisinin 2020 yılı ve sonrası için açıkladığı kısa vadeli planlarda elektrikli modellerde bir patlama yaşanacağının sinyallerini vermesiyle bu düşüncenin iyice alevlendiğini söylemek çok yanlış olmaz. Kazokoğlu’na göre bu düşünceye kapılmak için henüz çok erken çünkü içten yanmalı motorlara ve petrol piyasasına olan talep üzerinde 20 yıl daha büyük bir etkiyi gözlemlemek mümkün gözükmüyor. Bu süreçteki kilit rollerden birisini vergilendirme politikalarıyla yerel yönetimler üstleniyor. Ülkelerin kullanıcıları elektrikli otomobillere teşvik etme konusunda adımlar atması gerektiğini belirten Kazokoğlu, elektrikli otomobil satışlarının geçtiğimiz yıllara oranla önemli oranda azaldığının altını çiziyor. Devlet politikalarının yanı sıra batarya teknolojilerinin de bu süreçte önemli rol üstlendiğini belirten Kazokoğlu, bataryaların geliştiğini lakin bu gelişimin beklenenden yavaş gerçekleştiğinin vurgusunu yaptı. Petrol piyasasında baş gösteren indirimlerin de kullanıcıların benzinli veya dizel araçları satın almak konusunda daha avantajlı görmesinde etken olacağı belirtilirken en az 10 yıl daha bu furyanın devam etmesinin beklendiği ifade ediliyor.
Elektrikli otomobillere geçiş sürecinde kritik noktalardan birisi de şüphesiz üretim kapasiteleri. Bu segmetin yaygınlaşmasıyla birlikte Tesla’nın yanı sıra NIO, Faraday Future ve Lucid Air gibi birçok yeni marka ile tanıştık. Bu oluşumlar yeni olduğu için haliyle üretim kapasiteleri de oldukça sınırlı düzeyde. Bu süreçte Tesla’nın devasa fabrikalar ve üretim tesisleri planları adım adım ilerlediğini ek olarak belirtmekte fayda var. Makalesinde üretim kapasitesiyle ilgili de çarpıcı teknik verileri paylaşan Kazokoğlu, segmentteki büyümeye rağmen 2016 yılında 500.000‘in altında elektrikli otomobil üretildiğini ve bunun 70 milyonun üzerinde olan hafif araç üretimiyle kıyaslandığında çok geride kaldığını belirtiyor. Bu değerleri dünyanın en çok satan elektrikli otomobili olan Nissan Leaf üzerinden de değerlendiren Kazokoğlu, altı yıllık bir süreci geride bırakan Leaf’in 250.000 civarında bir satış rakamı yakalarken grubun sadece geçtiğimiz yıl neredeyse 10 milyon araç sattığını ve elektrikli versiyonların bu rakamın yüzde 1‘in altında kaldığını ifade etti. Tüm bu değerler göz önüne alındığında elektrikli otomobillerin petrolun kaderinde uzun bir dönem daha doğrudan etki yaratamayabileceğinin ön görüldüğünü belirten Kazokoğlu önemli bir atılım yaşanmazsa bu ve buna benzer senaryoların 20 yılı aşkın süreçte de devam edebileceğinin altını çizdi.
Cüneyt Kazokoğlu’nun rakamsal parametrelerin ardından aklımıza Mercedes CEO‘su Dieter Zetsche‘nin Paris Otomobil Fuarı kapsamında yaptığı açıklamaları getirmeden edemiyoruz. Elektrikli bir otomobilin tanıtımında yaptığı “Mercedes olarak dizel ve benzinli motorların önümüzdeki en az 20 yıl aktif bir şekilde üretilip kullanılacağına inanıyoruz, bunu yok saymak tamamıyla aptallık olur” açıklamayla bazı çevrelerce eleştirilen Zetsche’nin düşüncelerinin Kazokoğlu’nun analizleriyle örtüştüğünü görürken belki de Mercedes gibi birçok üreticinin bu düşünceye sahip olduğunu da varsayabiliriz. İklim değişikli ve küresel ısınma ve hava kirliliği her geçen gün adım adım ilerlerken küresel güçlerin atacağı adımlar şüphesiz bizler gibi bizden sonra gelecek olan nesillerin hayatını da doğrudan etkileyecek. Bekleyip göreceğiz…