reklamı kapat

POPÜLER

Chernobyl

Chernobyl dizisi sonrasında Çernobil ile ilgili bilinmeyen 5 garip şey

Çernobil felaketini herkese duyuran ve duyarlılık oluşturan HBO’nun mini dizisi Chernobyl, 1986 yılında yaşanmış felaketi gözler önüne seriyor. Ancak dizi her şeyi aktarmıyor. İşte Çernobil ile ilgili bilinmeyen 5 garip şey;

Chernobyl mini dizisi, o kadar büyük yankı uyandırdı ki 5 bölümlük serisinin bitmesinin ardından mayıs ayının en çok konuşulan konusu haline geldi. IMDB’deki liderliğini ise hala koruyan dizi, bir süre daha gündemi meşgul edecek gibi duruyor. Ancak konuya dair bilmediklerimiz bu olayın ardından daha çok merak konusu oldu. Karşınızda Çernobil hakkında muhtemelen bilmediğiniz 5 garip şey.

1) Çernobil Hiroşima’ya benziyor

Hiroşima

26 Nisan 1986 tarihinde patlayan Çernobil reaktörünün yakınında yaklaşık 30 bin kişi bulunuyordu. Radyasyondan alınan dozun 45 Rem (alınan radyasyonun birimi) olduğu tahmin ediliyor. California Berkeley Üniversitesinde fizik profesörü Richard Muller konuya dair yazdığı kitabında ( Physics for Future Presidents: The Science Behind the Headlines), insanların maruz kaldığı 45 rem dozun hastalığa neden olmak için yeterli olmamakla birlikte yine de kanser riskini yüzde 1,8 oranında artırdığını yazıyor.

Genellikle radyasyon hastalıklarının 200 rem’de meydana geldiği biliniyor. Ancak yine de risk var. Çünkü bu oranlar 6 bin doğal nedenlerle olan kanserlere ek olarak yaklaşık 500 ölümlü kansere neden olabiliyor. Bununla beraber, International Atomic Energy Agency(IAEA) yani Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın 2006 yılında yaptığı tahmine göre, kanser kaynaklı ölümlerin riski çok daha yüksek hesaplanmış.

Radyasyonun boyutlarını ortaya koyan rakamlara göre, Çernobil’den yayılan radyasyon Avrupa’ya ve hatta ABD’ye kadar ulaşıyor. Çernobil bölgesinden yayılan radyasyona bakıldığında dozun yaklaşık olarak 10 milyon rem olduğu düşünülüyor. Bu ise kaza sonucu 4 bin kişinin kanser nedeniyle ölmesine neden olacak bir rakam olarak karşımıza çıkıyor.

2) Çernobil bölgesinde en büyük hasar birkaç hafta içinde yok oldu

Chernobyl

İlk patlama gerçekten hem çok büyük hem de çok etkiliydi ancak en büyük zararlarını birkaç hafta içinde gösterdi ve azalarak en düşük seviyeye geriledi. Muller, radyasyonun en şiddetli halinin patlama anında olduğunu söylüyor. Çekirdek patlama anından yaklaşık 15 dakika sonra, radyoaktivitenin başlangıç değerinin dörtte birine düştüğünü, 1 gün sonra beşte birine; 3 ay sonra ise yüzde 1’in altına düştüğünü aktarıyor. Ama o kadar güçlü bir çekirdekten bahsediyoruz ki 33 yıl geçmesine rağmen hala bir miktar radyasyonun kaldığı biliniyor.

3) Her bir itfaiyeci 1 katrilyon gamaya maruz kaldı

Chernobyl-itfaiye-calisanlari

Çernobil’de yaşanan patlama yalnızca radyasyon yaymıyordu, aynı zamanda büyük bir yangın da başlatmıştı. Hal böyle olunca bu yangını söndürmek için itfaiyeciler geldi ve bu onların sonu oldu. Çünkü ilk müdahaleyi yapan bu kişiler çok yüksek oranlarda radyasyona maruz kaldı. Onlarca itfaiye çalışanı radyasyon zehirlenmesi nedeniyle hayatını kaybetti. Her bir itfaiyeci 1 katrilyondan fazla gamaya maruz kaldı.

Bu ise çok ölümcül rakamları işaret ediyor. Şöyle ki Muller yazdığı kitapta, gama ışınlarının, nükleer silahlardan ve nükleer bombalardan ve reaktör patlamalarından kaynaklı ortaya çıkan radyasyonun ölümcül bir röntgen filmi çekilmesine eşdeğer olduğunu söylüyor. Yani her 1 radyasyon 10 trilyon gama ışınına maruz kalmak kadar ölümcüldür.

Bir insan 100 rem oranında bir radyasyon dozuna maruz kalırsa bunu muhtemelen fark etmeyecektir çünkü vücudumuz bunu onarmaya çalıştığı için sessiz sedasız iyileşiyor olacağız.  Ancak 200 rem’de bir kişide radyasyon zehirlenmesi yaşanıyor ve bu kemoterapinin yan etkileri ile benzerlik gösteren bir durum olarak karşımıza çıkıyor. 300 rem doza maruz kalan kişilerde ise tedavi görmeden kan alma işleminin yapılması gerekiyor.

4) Muhafaza binası bulunmuyordu

Çernobil’deki reaktörlerin bulunduğu yerde herhangi bir güvenlik önlemi bulunmuyordu çünkü patlayacağı ya da olumsuz bir şey olacağı asla tahmin edilmiyordu. Bu nedenle Sovyet yetkilileri bir muhafaza binasına gerek duymuyordu. Bir muhafaza binası gerekliydi çünkü bu binalar nükleer reaktörleri çevreleyen ve gaz geçirmeyen bir kabuk şeklinde tanımlanıyor. ABD Nükleer Düzenleme Komisyonuna göregenellikle kubbe şeklinde olan ve çelik takviyesi bulunan bu beton kabuk, herhangi bir kaza anında atmosfere salınabilecek nükleer gazları sınırlandırmak için inşa edilmesi şart olarak görülüyor. Muller’e göre, eğer Çernobil’de bir muhafaza binası inşa edilmiş olsaydı, muhtemelen kaza hiçbir ölüme neden olmayacaktı.

5) Vahşi yaşam kendisini geliştiriyor

Chernobyl-vahsi-yasam

Kazanın ardından tahliye edilen nükleer bölgelerin canlılardan tamamen arındırılmış olduğunu söylemek güç. Çünkü vahşi doğa kendine bu “insanlardan arındırılmış” bölgelerde gelişme alını buldu. Hal böyle olunca da vahşi yaşam geyik, karaca, alageyik ve yaban domuzu gibi hayvanlar tekrar yaşadıkları alanlara geri döndü. Hatta verilere göre, kurtların komşu popülasyonlara göre, yedi kat artığı gözleniyor. Doğanın böylesine geri dönmüş olması vahşi yaşam için iyi olduğu anlamına gelmiyor. Çünkü hayvanların çoğunın nükleer serpintilerden etkilendiği düşünülüyor.

İlginizi çekebilir

Chernobyl fragmanı

İLGİLİ HABERLER