Akıllı saatler teknolojik cihaz çılgınlığındaki en yeni moda gibi görünse de, akıllı saat fikri aslında hiç de yeni değil. Microsoft 2004’te SPOT (Smart Personal Object Technology) ile ilk girişimleri yapmıştı, ama bundan çok daha öncesinde sıradan saatleri zeka küpüne çeviren başka teknolojiler bulunuyordu.
Örneğin Seiko‘nun 1984 tarihli UC-2000 modeli, tek başına sıradan bir dijital saat gibi görünürken, iki farklı modülle bir araya geldiğinde zamanının en akıllı saati olup çıkıyormuş. Tabii bir de boyutunu ayarlayabilselermiş çok iyi olurmuş.
50×28 çözünürlükte LCD ekranla gelen bu kronometreli ve alarmlı saati Seiko UC-2100 modülüyle birleştirdiğinizde modülün klavyesinde çeşitli notlar girip bu notları saatin belleğinde saklayabiliyorsunuz. UC-2100’den de büyük boyutlardaki UC-2200 modülünde daha geniş bir klavyenin yanı sıra termal yazıcı bulunuyor. 26 Kb’lık ROM’a sahip olan modülde saati yerleştirmek için özel bir bölme de yer alıyor. Alın size ufak bir tablet!
Şaka bir yana, Seiko’nun yazıcı dahi içeren bu modüllerini küçümsememek gerek. Zira ikinci modülde şaşırtıcı bir şekilde BASIC dilinde programlama kapasitesi sunulmuş. Üç adet pille veya doğrudan prize takarak çalıştırılabilen modüle minik bir yarış oyunu da dahil edilmiş.
Seiko’nun 1984’te Wrist Information System (Bilek Üzeri Bilgi Sistemi) olarak pazarladığı bu cihaz, bugünün fiyatıyla 675 dolara satılıyormuş. Artık komik bir antika gibi görünse de, akıllı saatlerin atası niteliğindeki bu modelin teknoloji meraklılarında hayranlık uyandırdığına şüphe yok.