Özel bir etkinlik kapsamında İstanbul’da bir araya geldiğimizi Alfa Romeo Yöneticisi Gregory Fiorio, önemli mesajlar verdi.
Peugeot’daki başarılı sürecin ardından yeni dönemde Alfa Romeo’yu bambaşka bir noktaya taşımaktan sorumlu olan Jean-Philippe Imparato, geride bıraktığımız son birkaç yılda ortaya çıkarılan modellerle artık geleceğe daha umutlu bakıyor. Özellikle Alfa için ilk niteliği taşıyan Tonale’nin kompakt premium SUV segmentinde aldığı pay, gerek küresel gerekse Türkiye çapında beklentileri tam anlamıyla param parça etti. Geride bıraktığımız 2022’de Avrupa pazarında yüzde 22’lik artış bildiren Alfa, Türkiye’de ise rekor kırdı. 2023 yılı rakamlarında da bu başarısını katlayacağının mesajını veren İtalyan üretici, bu yılın ilk beş ayında şimdiden 2022’nin tamamını geride bırakmış durumda. Alfa için yıl sonu beklentileri ise 2022’ye oranla yine 4 katlık bir büyüme beklentisini ortaya koyuyor.
Türkiye pazarında yaşanan bu başarıyla birlikte artık Alfa’nın üst seviye yöneticilerini da Türkiye’de daha fazla görmeye başlıyoruz. Türk kullanıcısının ilgisinden fazlasıyla memnun olan marka, bu ilgiye paralel olarak pazar kotasını da kademeli olarak yukarıya taşıma mesajları veriyor. Geride bıraktığımız gün özel bir etkinlik kapsamında İstanbul Park’ta bir araya geldiğimiz Alfa Marka Sorumlusu Gregory Fiorio, yönelttiğimiz sorulara içtenlikle yanıt verdi. Yakın gelecekteki ürün hazırlıklarından da belli çerçevede bahseden Fiorio’ya özellikle “Quadrifoglio Verde” için 100. yıla özel olarak geliştirilen Stelvio ve Giula versiyonları üzerine gelen eleştirileri de sormayı ihmal etmedik.
Sevgili Gregory, bizimle böyle özel bir ortamda Türkiye’de bir araya geldiğiniz için teşekkür ederiz. Sohbetimize öncelikle gelecekten ziyade günümüz hakkında birkaç konu üzerine başlamak isterim. 2023, Alfa Romeo tarihinin en önemli parçalarından birisi olan Quadrifoglio Verde (Dört Yapraklı Yonca) için 100. yaş kutlaması demek. Nitekim siz de bu rozete özel olarak geçtiğimiz nisan ayında Giulia ve Stelvio merkezli sınırlı üretim versiyonları tanıttınız. Bu bir kesimi memnun etse de, söz konusu Alfa olduğu için çok daha tutkulu bir kesimi pek de memnun etmedi. Böylesine önemli bir rozetin 100. yılı için başlı başına özel bir model beklentisinin çok yüksek olduğunu söyleyebiliriz. İtiraf etmek gerekirse bunlardan birisi de bendim. Bu eleştirilere bakış açınızı öğrenebilir miyim? Alfa Romeo neden böylesine ikonik bir rozet için çok daha özel bir proje tercihine gitmedi?
Öncelikle ben de Türkiye’de ve özellikle İstanbul Park gibi markamıza uyan bir yerde sizlerle olmaktan çok mutluyum. Türkiye’deki kullanıcıların Alfa Romeo’ya olan ilgisi hepimizi mutlu ve gururlu hissettiriyor. Sorunuzu, eleştirileri ve beklentileri bu noktada çok iyi anlıyorum. QV rozetinin bizim için önemi tartışılmaz. Bu rozetin 100. yılı için Giulia ve Stelvio temelli sınırlı üretim otomobiller tercih etmemiz aslında bakarsanız tam da söylenenin aksine rozeti ön plana çıkartmak için. Eğer QV rozeti için başlı başına bir özel otomobil üzerine çalışsaydık, bu rozetin geride kalmasına ve kullanıcıların doğrudan modelin kendisine odaklanmasına sebep olabilirdi. Biz bu otomobillerde QV’yi taçlandırmak için QV’ye özel dokunuşların konuşulmasını istedik. Aslında temel felsefe bu yönde. Bildiğimiz gibi bu araçlar kendi içerisinde performans ve gövde niteliklerindeki dokunuşlarla biraz daha ayrışıyor. Her iki modelden 100’er adet üretileceği için de doğrudan koleksiyon değerindeler. Dünya geneli limitli olan araçlardan birer tane de Türkiye’de olacak.
Evet, konu hakkında böylesine önemli bir soruya cevap verdiğiniz için teşekkür ederim. Bu şekilde de markanın yaklaşımı konusunda net bir cevaba ulaşmış olduk lakin yine de ortada farklı bir beklenti olduğu aşikar. Bu kesinlikle üst düzey performans odağında bir beklenti.
Israrınızı elbette anlıyorum. Buradan başlı başına performans odaklı yeni bir model bekleyenler için de önemli mesaj vermek isterim. Beklentiler bir hayal kırıklığına dönüşmeyecek. Şimdilik sizlerle çok fazla detay paylaşamam ama yakın dönemde Alfa Romeo’ya yakışacak çok önemli bir spor otomobili kullanıcılarla buluşturuyor olacağız. Bahsettiğiniz bu beklentiler işte tam olarak bu otomobille karşılık bulacaktır.
Sizin de bahsettiğiniz gibi Alfa Romeo’da konuştuğumuz için işin içerisine kaçınılmaz şekilde duygularımızı da katıyoruz. Yeni dönemde ve özellikle elektrikli otomobillerle birlikte markaların çok köklü modellerine vedaları karşımıza çıkıyor. Bu dönemli rozetlerin yerini ise içerisinde numara ve kod harfi içeren isim tercihleri veya ürün grupları alıyor. Alfa Romeo’nun geleceğinde karşımıza çıkarılacak modellerinin isim tercihlerinde de böylesine bir yönelim olacak mı?
Evet, bahsettiğiniz yeni dönemdeki eğilimleri bizler de takip ediyoruz. Size buradan şunun garantisini verebilirim. Alfa Romeo demek, İtalyan ruhunun ve kültürünün yansımalarını temsil etmek demek. Biz gerek kısa gerekse uzun vadede yollara çıkartacağımız modellerde köklerimiz ve coğrafyamızdan ilham almaya devam edeceğiz. Önümüzdeki birkaç yıl içerisinde kullanıcılarla buluşturacağımız yeni B SUV modelimiz için de bu geçerli olacak. Tamamen elektrikli versiyonun yanında içten yanmalı motor seçeneğiyle de tercih edilebilecek olan bu modelde de isim tercihimiz ilhamını İtalya’dan alacak.
Düzenlenen organizasyonda bir araya geldiğimiz isimler arasında Alfa Romeo Global Pazarlama ve İletişim Başkanı Eligio Catarinella da vardı. Türkiye’nin Alfa Romeo için Avrupa Bölgesi dışındaki en büyük ikinci Pazar olduğunun altını çizen Catarinella; “Türkiye 2022 yılında Alfa Romeo’nun Dünya’da yüzde 300 ile en hızlı büyüyen Pazarı oldu. Ayrıca Türkiye, Alfa Romeo dünyasında Satıştan memnuniyette en yüksek müşteri memnuniyetine ulaştı. Markamız karbon nötr olma yolunda otomobil endüstrisinin en hızlı markası olmayı hedefliyor. 2025’te Alfa Romeo’nun ilk tamamen elektrikli modeli tanıtılacak ve Türkiye pazarında da satışa sunulacak. 2027 yılından itibaren ise Alfa Romeo ürün gamının tamamı elektrikli olacak ve 0 emisyon hedefimize ulaşacağız.” ifadelerine yer verdi.