Assassin’s Creed Odyssey incelemesi
HAYAL ETTİĞİNİZ GİBİ BİR SUİKASTÇI
Bu diyalog seçim imkanı gerçekten çok önemli bir eşiğin atlanmasına neden olmuş. 10 yılı aşkın süredir her oyunda iyiliğin timsali, garibanın koruyucusu, acımasızların baş düşmanı olmaktan çok yorulmuştuk biz çünkü. Odyssey ile birlikte gerektiğinde, halka zulmeden bir adamın karşısına dikilip; “Beni ilgilendirmez, ne haliniz varsa görün” deyip arkanızı dönüp gidebiliyorsunuz. İsteyenin hak savunucusu, isteyenin acımasız, isteyenin Casanova olabildiği böylesi bir Assassin’s Creed deneyimi bizim inanılmaz hoşumuza gitti açıkçası. Tam bir rol yapma oyununa dönüştüren yegane unsur diyaloglar değil tabii ki. Hemen her şeyi kişiselleştirebiliyor olmanız, görev yapıları, harita keşif imkanı gibi pek çok detay ile seri Odyssey ile birlikte başka sulara yelken açıyor. “Exploration mode” gibi bir güzellik sayesinde, artık gitmeniz gereken yerler haritada işaretlenmiyor mesela. Diyaloglardan öğrendiğiniz bilgiler sayesinde, göreviniz için gitmeniz gereken yeri sizin bulmanız gerekiyor. Oynarken gözümüzden küçük mutluluk gözyaşları damladı adeta…
DENİZLERİN TEK HAKİMİ!
Oyun, Antik Yunan’da yaşanan Peloponez Savaşı döneminde geçiyor. Atina ve Sparta birlikleri arasında yaşanan bu savaş oyuna harika bir şekilde entegre edilmiş. Haritada yer alan her bir bölge, Atina veya Sparta birliklerince kontrol altında tutuluyor ve siz de istediğiniz tarafta yer alarak rakip birliklere darbe vurabiliyorsunuz. Bir birliği, hakimiyet kurduğu bölgede yeterince zayıflattığınızda 200-300 askerin yer aldığı meydan savaşlarında toprağı kana bulayabiliyorsunuz. Bir bölgedeki düşman üslerine sızma, mallarına zarar verme ve önemli isimlerini öldürme mantığını çok daha elle tutulur bir sebebe dayandırabilmişler bu sayede. Tabii her şey karada gerçekleşmiyor, bu işin bir de deniz tarafı var. Oyunun haritası tam 130 km² ve Origins’in haritasından yüzde 62 daha büyük. Bu devasa haritanın büyük kısmını da denizler oluşturuyor elbette. Black Flag’den bu yana ilk kez bu denli oyunun merkezinde deniz savaşları ve çok daha oturaklı işlenmiş diğer her alanda olduğu gibi. Savaş mekanikleri alıştığımızdan çok farklı olmasa da, özellikle gemi mürettebatı sistemi çok hoşumuza gitti. Tıpkı MGS 5’te olduğu gibi, haritada karşınıza çıkan düşmanları öldürmek yerine geminize gönderebiliyorsunuz. Güçlü teğmenler bularak mürettebatınızı güçlendirmek çok keyifli olmuş.