Assassin’s Creed: Origins incelemesi
KANI DELİ AKAN BAYEK
Bir Assassin’s Creed oyununun iyi olmasında, ana karakterin yapısı kritik bir önem taşır. Bayek; halka karşı sevecen, dost canlısı ve özellikle çocuklarla çok iyi anlaşabilen bir karakter. Ancak konu intikam almaya geldiği zaman, serinin belki de gözünü en kan bürümüş ismi aynı zamanda. Serinin o karizmatik sözlerle süslü suikastları gitmiş, yerine kafaları taşlara vurarak failleri Mısır mitolojisinin yer altı dünyası Duat’a uğurlayan ölümleri gelmiş. Bu yönüyle farklı bir suikastçı profili çizen Bayek, her anlamda sevilebilir ve hareketleri anlaşılabilir bir isim olmuş. Düşmanlarımızın yalnızca bize yaptıkları değil, tüm Mısır halkına çektirdikleri düşünülünce Bayek’i eleştirmek pek mümkün değil.
Başına buyruk hallerini de henüz Assassin kurallarının yazılmamış ve Kardeşlik Birliği’nin kurulmamış olmasına da rahatlıkla yorabiliriz. En az ana karakterimiz kadar, düşmanlarımızın da iyi yazıldığını belirtelim. Tek sıkıntımız; Leonardo Da Vinci gibi dikkat çekici seviyede yardımcı bir tarihi figürün oyunda yer almaması oldu. Bu eksikliği daha ziyade en az bizim kadar maharetli eşimiz Aya dolduruyor.
DOLU DOLU İÇERİK
Origins, bugüne dek yapılmış en zengin içeriğe sahip Assassin’s Creed oyunu. Bu zenginliği sağlayan en önemli etmen ise çok iyi planlanmış olan haritası. Fazlasıyla büyük olan harita, farklı farklı şehirlerden ve coğrafik bölgelerden oluşan bölümlere ayrılmış durumda. Ancak bu bölümler, yalnızca haritaya yukarıdan baktığınızda çizgilerle kendisini belli ediyor. Yoksa istediğiniz zaman, istediğiniz noktaya gitmekte özgürsünüz. Ha gitmemenizde fayda var tabii çünkü her bölgenin belirli bir seviyesi var ve olur da vaktinden önce bir yere giderseniz, dövüşler sizin için oldukça kısa ve acılı sonlanıyor.
Oyunun seviye sistemi genel anlamda başarılı olmakla birlikte, mantığa oturtmaya çalıştığınızda bir komik durduğunu da söylemeliyiz. Örneğin bir gölün doğu yakasındaki timsahlar seviye 12 iken, batı yakasındakiler 25 olabiliyor. Bunları neyle beslemişler diye düşünmeden edemiyorsunuz haliyle. Ancak bunun dışında bağımlılık yapıcı bir seviye sistemi var oyunun. Oynayış tarzınıza uygun şekilde yükseltebileceğiniz farklı seçeneklere bölünmüş detaylı yetenek ağacı sayesinde, sürekli olarak bir üst seviyeye çıkabilme gayreti içinde buluyorsunuz kendinizi. Ha keza silahlarınız da benzer bir seviye sistemine sahip. Yüksek seviyeli silahlar doğal olarak daha güçlü olurken, Rare ve Legendary gibi sınıfları sayesinde de yan özellikler kazanıyorlar. Eşya toplamayı sevenler için Origins tam bir cennet olmuş kısacası.