Assassin’s Creed: Unity incelemesi

Unity, çıkışını gerçekleştirdiği günden bu yana serinin üzerine en fazla yaygara koparılan oyunu oldu. İyi ve kötü yönleri tamamen uçlarda gezinen bu oyun için bardağın hangi tarafından bakılacağı oldukça subjektif bir durum. Bize düşense aradaki dengeyi tutturabilmek

Hakkını yemeyelim, Unity çıkışından önce de adından oldukça söz ettirmişti. Bunun en büyük sebebi, son iki oyun sonrası dönem ve ülke olarak en ilgi çekici kararların alınmış olmasıydı. Assassin’s Creed serisi hikayesinden çok geçtiği ülkeler ile kendisine değer katan bir durumda. Tüm oyun severler bir sonraki Assassin’s Creed’in açıklanma sürecinde tamamen hangi ülkenin hangi döneminde geçeceği sorusuna kafa patlatıyor.

İşte tam da bu nedenle Unity’nin Fransa’nın devrim döneminde geçeceği açıklandığında deyim yerindeyse kıyamet koptu. Nasıl kopmasın? Uzun zaman sonra elimizde harika bir şehir ve buram buram tarih kokan bir yapı olacaktı. Üstelik seride ilk kez, tüm insanlık tarihini derinden etkileyen bir olay oyunun ana hikaye örgüsüne eşlik edecekti. Yeni neslin ilk gerçek Assassin’s Creed’i olan Unity, serinin yeniden ayağa kalkabilmesi için gerekli olan tüm enstrümanlara sahip görünüyordu.