reklamı kapat

POPÜLER

“Başka Bir Şey” mümkün mü?

 - Güncelleme: 12 Haziran 2016 11:22

Geleceğe yatırım yapmak mı? Yoksa mevcut ana iş koluna odaklanmak mı? Peki ya her ikisini de yapmak zorundaysanız?

İster kurumsallaşmış şirket olsun isterse yeni fikirleriyle dünyayı değiştirmek isteyen girişim, tüm kurumların aklını karıştıran “inovasyon mu, mevcuda odaklanma mı?” sorusu belki de yakında tarih olacak. Aslında bu sorunun cevabı “ikisi de” oluyor ancak özellikle ekonomik dalgalanmalar sebebiyle kurumlar kaynaklarını doğru kullanmak adına iki seçenekten birini tercih etmek durumunda kalabiliyor. Tabii bir de öncelik verilen başlık ne olursa olsun kurumun dikkatini de böleceği için “inovasyon kurum içinde mi dışında mı olmalı?” diye ikinci sorun hemen kendini belli ediyor. Tüm bu kargaşa ve ikilemler devam ederken nice yeni fikirler ya ölüyor ya da başkaları tarafından hayata geçiriliyor. İşte tam bu noktada özellikle YouTube üzerinden son bir yılda yaptıkları paylaşımlar sayesinde gönüllere su serpecek “Başka Bir Şey” isimli kanalın “başka” fikirleri var.

BU İNOVASYONU NEREDE YAPMALI?
Diyelim ki şirketiniz artık büyüme evresine geldi ya da pazar payı dengelenmeye başladı ve siz de farklı bir şeyler yapmanız gerektiğiniz hissediyorsunuz. Bu noktada, sektörü değiştirecek ya da genişletecek adım atma arayışı da baş gösteriyor. Kendi kulvarında ayakları yere basan kurumlar sürdürülebilirlik için yenilikçi adımları atmak zorunda. Tabii çok farklı prensiplerle farklı amaçlar için inovasyona yönelmek mümkün. Neden bahsediyoruz? Mevcut işinizi büyütmek, çeşitlendirmek ya da yıkarak baştan yaratmak üzerine çalışabilirsiniz. Buna karar vermek oldukça zor ve bulunduğunuz sektör ile koşullara göre değişmekte. Örneğin, müzik sektöründe olan kurumun Walkman (kaset) piyasasından çıkıp MP3 (dijital müzik) dünyasına geçmesi baştan yaratmaya örnek gösterilebilir. Asıl soru ise bu karara giderken nasıl yollar izlenebilir?

Kendi laboratuvarını yaratmak şirketin mevcut kaynaklarını kullanıp kendi önceliklerini hızlı şekilde hayata geçirmek adına uygun yol olarak görünebilir. Özellikle işini büyütmek veya çeşitlendirmek isteyen kurumlar için ideal olan bu yöntemin de bazı kötü huyları yok değil. Mesela belirli doygunluğa ulaşmış sektörlerde halen o sektörü büyütmek veya çeşitlendirmek için yapılan girişimler genellikle kendini kurtaramıyor. Çünkü daha fazla gidecek yer kalmamış durumda. Üstelik mevcut insan kaynağının teknik bilgi ve uzmanlığını kullanalım derken çalışan motivasyonu da risk altına girebiliyor ve haliyle öncelik her zaman mevcut iş kolunda oluyor. Özetle şirket içi proje ekipleri kurmak bulunduğunuz konjonktüre her zaman uymayabilir. İşi bilene bırakalım diyerek sektörde yeni iş kolu haline dönüşen kuluçka merkezleri, girişim evleri ve benzeri kurumlara kendinizi teslim edebilirsiniz. Son dönemde tüm önde gelen sektör ve sektör oyuncularına yol göstermeyi hedefleyen girişim merkezleri hem gönüllülük esası ile çalışmaları hem de deneyimli isimleri toplayabilmeleri açısından önemli bir yol gösterici konumunda. Gelgelelim, sizi sizden iyi bilemezler. Bu merkezlere verdiğiniz bilgiye uygun fikirleri toplamaları, bir araya getirmeleri ve farklı bakış açılarından gelen fikirleri buluşturmaları noktasında katma değeri yüksek süreçler olsa da sonuca dönüşmesi yani işinize yeni yön vermesi bakımından uzak kalabiliyor. Özetle, fikirler güzel ama “Bize uygun mu”, sorusu akıllarda.

Spin Off”u duyanlar yaşayanlar bilir; şirket günlük hayatında hızlıca yol alırken bir anda ana iş kolunun yanında büyüyen bir çocuk daha olduğu fark edilir ve bu çocuk kendi hayatını kursa herkes için daha verimli hayatlar yaşanabilir. Neden bahsediyoruz? Aslında otomobil üreten firmanın bu araçların bakımını yapacak ikinci bir şirket kurmasından bahsediyoruz. Ya da bir mobil operatörünün bir gün mobil ödeme şirketi kurmasından. Her ne kadar büyüyen yan sektör oluşturmak iyi fikir gibi görünse de tek bir konu üzerine yatırımın tamamını kaydırmak da risk oluşturabiliyor. Özellikle yeni gelişen sektörler büyüme evresinde gerek regülasyon müdahaleleri gerekse pazar kapasitesi açısından istenilen dönüşü vermediğinde tek kurşununuz boşa gitmiş olabilir.

“BAŞKA BİR ŞEY” MÜMKÜN MÜ?
Kasım 2015’te ilk YouTube videosunu paylaşan Başka Bir Şey ekibi aslında inovasyonun nasıl yapılacağına dair farklı yollar geliştirmiş durumda. Kendilerini kamera aksesuarlarının üretimi üzerine uzmanlaşmış inovasyon şirketi olarak tanımlayan Edelkrone’un kurucuları, yaratıcılıklarını sadece bu alanda değil farklı sektörlerde de göstermeye çalışıyorlar. Edelkrone doğası gereği inovasyonu gündelik hayatına sokmuş durumda. Kamera kayıt cihaz ve aksesuarları bilindiği üzere hantal, pahalı ve kullanımı zor ürünlerdir. Edelkrone ise kendine özgü bakış açısıyla bugüne kadar mucize niteliğinde ürün ve katma değer geliştirmiş Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu girişimlerden. Ama günlük hayatı inovasyon olan bu girişim bile değişime hatta kendi kabuğunun dışında düşünmeye mahkum. Bu sebeple Ankara’da Tomorrow Office adında kurdukları ofiste dünya nereye gidiyorsa ve yaratıcılıklarını nerede konuşturabiliyorlarsa oraya odaklanıyorlar. Fikir aşamasını geçen projeler tüm ekip tarafından değerlendiriliyor ve ortak karar sonucunda projenin hayata geçirilmesine karar veriliyor. Onay alan projelere atanan insan kaynağı ve sağlanan mali desteğin boyutu da yine ekibin takdiri diyebiliriz. Haliyle çıkan işin sonucunda gelen kar da tüm çalışanların. Tüm mesajlarında amaçlarının sadece kendi işlerine odaklanmak olmadığını belirten takım kaptanları daha önce uzman olmadıkları uygulama geliştirmek, spor aletleri üretmek gibi konularda dahi kendilerini deniyor. Yeni Edelkrone’ların nereden çıkacağını bulmak için her gün düşüp tekrardan ayağa kalkıyorlar.

PEKİ “BAŞKA BİR ŞEY” NE SÖYLÜYOR?
İnovasyon belki de bilmediğiniz konularda, çıkarttığınız derslerden faydalanıp yeni dünyalar yaratarak sürdürülebilirliği sağlamaktan geçiyor. Aslında Başka Bir Şey bize, Apple gibi bilgisayar firmasının akıllı telefon pazarını ele geçirmesi, Tesla gibi alternatif girişimin Amerika’da son dönemde en çok satan otomobil olması, mobil uygulama yazabilen Spotify’ın en büyük müzik yapımcılarından fazla müzik üretmesi, hiçbir içerik üretmeden dünyanın en büyük içerik sitesine sahip Facebook gibi düşünüp kendi tecrübenizden başka dünyalar yaratmamız gerektiğini söylüyor.