Reality şovları sözde kimse izlemez ama reytinglerde hep üst sıradadırlar. O drama, olayların oyuncular tarafından değil de gerçek karakterler tarafından yaşatılıyor oluşu, insanların tamamen kendi kontrollerinde gelişen tepkileri… Dönem dönem Türkiye’de de bu tarz programlar yayınlanıyor ve başarılı da oluyor. Peki bu tarz bir program oyun üreticilerinin hayatlarını gösterecek şekilde yapılsa nasıl olurdu?
Daha önce hiç bir Game Jam’de bulundunuz mu bilmiyoruz fakat ülkemizde de gerçekleşen Global Game Jam‘e gitme fırsatı bulursanız biraz sonra anlatacağımız ortamı deneyimleme şansınız olabilir. Game Jam’ler genellikle bağımsız oyun üreticilerinin bir araya gelip iki üç gün içerisinde bir oyun ortaya çıkarması şeklinde ilerliyor. Oldukça keyifli fakat bir o kadar da gergin olan bu sürecin sonunda oyunlarınızı gelen katılımcıların beğenisine sunuyorsunuz. Buraya kadar her şey harika, hatta daha da harikası bu olay üzerine düşünülmüş bir televizyon programı.
Şimdi size harika bir fikrin muhteşem çöküşünü anlatacağız. Geçtiğimiz haftalarda San Francisco’da gerçekleşen Oyun Geliştiricileri Konferansı‘nda dahiyane bir fikir sunuldu. 11 Indie oyun (bağımsız oyun) geliştiricisiyle bir reality şov hazırlamak istiyorlardı. Game Jam ismini alacak olan bu program, hem insanların oyunun yaratılış sürecine tanık olmasını sağlayacak hem de oyun sektörünün görünmeyen yüzünü gösterecekti. Çok sevilen oyunlardan The Stanley Parable‘ın geliştiricisi Davey Wreden‘ın da dahil olması beklenen bu proje oyun geliştiricileri arasında bir heyecana da sebebiyet verdi. Kendilerini ifade etme imkanı bulan geliştiriciler, bu şekilde insanlarla da temas kurup yaptıkları işi anlatabilecekti. Kulağa çok güzel gelen fikrin sözleşmesi ise ne yazık ki o kadar güzel değildi.
Reality şovların bize gösterdiği “gerçeğin” ne kadarı gerçek ne kadarı sahte ayırmak çok zor. Ekrana yansıyan görüntü aslında yönetmenin ve yapımcı ekibin istediği görüntüden fazlası olabilir de olmayabilir de. Üstelik tek sorun bu değil. Bir reality şova dahilseniz artık yapımcı ekibe aitsiniz demektir. Bütün reality şovlar böyledir diyemeyiz belki fakat çoğu böyle. Tabii altına imza atılan sözleşmeler de buna göre düzenleniyor. Game Jam programı için hazırlanan sözleşmede de bundan azı yapılmamış. Bağımsız oyun geliştiricilerinin o kadar da bağımsız olamadığı anlaşmadaki rahatsız edici noktalara biraz bakacak olursak:
Öncelikle özel hayatları kesinlikle kalkıyor. Bu bir reality programı olduğu için yatak odası ve tuvaletler hariç tamamen gözetlenecekler. İlk bakışta makul gözükse de madde devam ediyor: Bu madde, gizli mikrofon ve kameraları da içeriyor. Bunları ortak kullanım alanları da dahil istedikleri gibi her yere yerleştirebilirler. Oluşabilecek baskı ve gerilimin katılımcılar üzerindeki etkisinin üretime de yansıyacağını düşünürsek, oldukça kısıtlayıcı ve katı bir madde bu.
Game Jam programının kabul edilemez bir başka maddesi ise; programın sizi yanlış tanıtabilme hakkını bulunduran madde. Yani eğer programın reytingi düşükse hemen bir drama kopartıp, bir kavga yaratıp sizi kötü-iyi taraflara bölerek insanların dikkatini çekebilirler. Bu madde hem kısa vadede hem de üreticilerin gelecek projelerinde büyük sıkıntılar yaşamasına sebebiyet verecek ciddiyette olmakla beraber kabul edilebilir hiçbir yanı yok.
Bir de çok komik bir seyahat zorunluluğu maddesi var. Katılımcılar her türlü reklamsal aktiviteye veya Game Jam’in gitmelerini istediği etkinliklere katılmak zorunda. Asıl komik tarafı ise etkinliğe yakın yerlerde yaşayan katılımcıların seyahat ücretlerinin karşılanmaması.
Tabii katılımcıların kesinlikle firmadan veya sponsorlardan şikayet etmesi yasak. Bu tarz ağır şartlar altında çalışmak istemeyen geliştiricilerin sebepleri de oldukça haklı. 400 bin dolar bütçesi olan programın katılımcılara sunduğu özellikler ise 300’er dolar ücret, konaklama ve uçuş masrafları. Bu noktada yanlış anlaşılma olmasın, bu tarz bir programın gerçekleştirilmemiş olmasının sebebi para değil, iyileştirilememiş kötü bir anlaşma. Para veya ün peşinde olmayan bağımsız oyun geliştiricilerinin tek arzusu kendilerini ve yaptıkları işi olabildiğince objektif yansıtmak. Böyle güzel bir fikrin reyting ve benzeri şeyler uğruna çöpe gitmesi ise çok üzücü.