Aracınızı oyunda sık sık, hatta gereğinden fazla sık kullanacaksınız. Yeri gelecek sadece uzaktaki bir göreve daha hızlı ulaşmak, yeri gelecek karşınıza çıkan zırhlı araçları ortadan kaldırmak için kullanacaksınız. Bazen sadece doğru zamanda kendinizi fırlatarak gökyüzünden olay yerine süzülmek için geçeceksiniz direksiyonun başına ve bazen de siz istemeseniz de oyun sizi zorladığı için. Ancak o veya bu şekilde kendinizi bu araçla çok fazla zaman geçirirken bulacaksınız ve bu bir Arkham oyununa yapılabilecek en büyük kötülük.
Gizlenmek, bir heykelin tepesinde karşınızdaki görüntüyü inceleyerek plan yapmak hala oyunun bir parçası ama devamlı bölünen ve tadı hiçbir zaman tam anlamıyla çıkarılamayan parçalar.
Oysa oyunun o kadar güzel bir senaryosu var ki… Korkularımızı kullanarak serinin en yaratıcı düşmanı olmayı başarmış Scarecrow ve kimliği tam bir muamma olan Arkham Knight’ın ortaklaşa üstlendiği ana kötü rolleri, Joker pompalanmış hikayelerden sonra derin bir nefes almamızı sağlıyor. Batman’in azılı diğer düşmanları da sayısız yan görev hikayelerinde kendilerini göstererek enfes bir bütünlük oluşturuyor. Ancak tüm bunlar, seriye en az yakışan oynanış stiliyle önümüze sunularak hiç edilmemeliydi.