Elini attığı her platformda başarıdan başarıya koşan Batman, daha şimdiden klasikler arasına adını yazdırmayı başarmış Arkham serisine nokta koyuyor. Karşımızda öyle bir oyun var ki; hem serinin en kaliteli, hem de bugüne kadar ki en problemli işi. Tıpkı film üçlemesinin finali gibi Batman, bağlı olduğu çizgi romanların yan kültürlerine önemli katkı yapmış bir isim. Sinema sektörü şu an tam bir çizgi roman ve süper kahraman çılgınlığı içinde iken, bu çılgınlığın merkezinde tutmuş bir formülün aksini kullanarak başarılı oldu. “Komiklikler şakalar, bol patlamalı görsel efektler ve fan servis maskaralıklar olmadan da kaliteli süper kahraman filmi çekilir!” algısını sektöre yerleştirdi. Ancak asıl etkiyi oyun sektöründe gösterdi. Bu tarafın en kallavi ön yargılarından birisi olan; “Süper kahraman oyunu tutmaz!” düsturunu yerle bir etti. Oyun tarihine baktığımızda Arkham serisi dışında New York Times tarafından; “Tam bir başyapıt!” şeklinde övgülere boğulacak bir tane bile süper kahraman oyunu bulunmuyor. Hal böyle olunca da doğal olarak Arkham Knight’tan beklentiler fezaya ulaşıyor. Ama şurası bir gerçek ki, ne kadar yükseğe çıkarsan düşüşün de o kadar sert olur. GOTHAM SEN Mİ BÜYÜKSÜN BEN Mİ? Arkham Knight serinin açık ara en büyük oyunu. İyi yaptığı her şey çok daha iyi, sahip olduğu her şey çok daha şatafatlı… Bir kere oyunun haritası serinin standartlarının çok üzerine çıkarılmış. İlk iki oyunda (Arkham Origins’i seriye dahil etmiyoruz) Arkham sınırları içindeyken, bu kez tüm Gotham’ın pelerinimizin altına serildiğini görüyoruz. Arkham City’nin getirdiği açık dünya havasını bu oyunda akciğerlerimiz patlayacakmışçasına hissediyoruz. Çok büyük bir haritanın kullanılmış olması beraberinde pek çok avantaj ve dezavantaj getiriyor. Bir kere artık kanatlarımızı açarak süzülebileceğimiz, özgürce dolaşabileceğimiz daha çok alan var. Batman’in hareket kabiliyetini artıran yeteneklerin geliştirilmiş halleri de bu yolculukları çok daha keyifli kılıyor. Büyük alan çok daha fazla görev, yan görev ve peşinde koşturulabilecek ödül anlamına da geliyor. Tüm bunlar harika ama madalyonun bir de öteki yüzü var. BORAZANLARI ÇALIN, BATMAN GELİYOR! Rocksteady haritanın büyümesiyle birlikte etraf boş gözükmesin diye her yere milyon tane düşman serpiştirmiş. Bu kadar çok düşmanı teker teker avlamanın işkenceye dönüşeceğini bildiği için de Batman’in yeteneklerini iyice güçlendirmiş. Tek seferde sizi fark etmeyen 5 düşmanı alaşağı etmek gibi fantastik hareketleriniz var mesela. “E tamam ne güzel işte?” dediğinizi duyar gibiyiz. İyi diyorsunuz güzel diyorsunuz da, Batman zaten önceki oyunlarda da düşmanlarına karşı “fazla” güçlüydü. Gücünün bu kadar artırılmış olması ortada ciddi bir dengesizlik oluşmasına ve en kalabalık grupların arasına dalarken dahi oluşabilecek endişe bulutlarının minik pembe toz zerreciklerine dönüşmesine neden olmuş. Tamam söz konusu adam Batman, ama sen oyuncunun elinden tedirginliği aldığın anda oyunun tüm heyecanını da öldürmüş oluyorsun. Tüm bunların arasında, serinin en büyük yeniliği ve çalkantının asıl sebebi olan Batmobile var. Kara Şövalye’nin imza niteliği taşıyan bu zırhlı aracı, Arkham serisinde ilk kez kullanılabilir olarak oyuna eklendi. Şehrin büyümesi nedeniyle ortaya çıkan ulaşım problemlerini toplu taşıma ağları ile çözmek yerine bireysel araçlanma teşvikiyle gidermeye çalışan Gotham Belediyesi, seçim kazandıran duble yollarıyla Batman’e yeni bir oyun alanı yaratmış. Sürati, işlevselliği ve karizmasıyla havalı gençlerin kafe masalarında anahtarıyla rahatlıkla caka satabileceği enfes bir taşıt Batmobile. Normal halindeyken peşine takılanlara toz yutturan, tank moduna geçtiğinde ise çevresine dehşet saçan durdurulamaz bir yardımcı. Tüm bunlar ne kadar da çekici ve bir o kadar da Batman’e uzak duruyor öyle değil mi? Gizlenerek ve plan yaparak ilerlediğimiz serinin tüm oyunları sonrası asfalt ağlatarak görevlere koşmak, son teknoloji silahlarla düşmanları havaya uçurmak Arkham serisi ile hiç bağdaşıyor mu? Batmobile’ı kullanması oldukça keyifli kabul ediyoruz ancak sevdiğimiz oyun tarzına hiç yakışmadığını da kabul etmek durumundayız. GOTHAM’DA BENZİN UCUZSA DEMEK... Aracınızı oyunda sık sık, hatta gereğinden fazla sık kullanacaksınız. Yeri gelecek sadece uzaktaki bir göreve daha hızlı ulaşmak, yeri gelecek karşınıza çıkan zırhlı araçları ortadan kaldırmak için kullanacaksınız. Bazen sadece doğru zamanda kendinizi fırlatarak gökyüzünden olay yerine süzülmek için geçeceksiniz direksiyonun başına ve bazen de siz istemeseniz de oyun sizi zorladığı için. Ancak o veya bu şekilde kendinizi bu araçla çok fazla zaman geçirirken bulacaksınız ve bu bir Arkham oyununa yapılabilecek en büyük kötülük. Gizlenmek, bir heykelin tepesinde karşınızdaki görüntüyü inceleyerek plan yapmak hala oyunun bir parçası ama devamlı bölünen ve tadı hiçbir zaman tam anlamıyla çıkarılamayan parçalar. Oysa oyunun o kadar güzel bir senaryosu var ki… Korkularımızı kullanarak serinin en yaratıcı düşmanı olmayı başarmış Scarecrow ve kimliği tam bir muamma olan Arkham Knight’ın ortaklaşa üstlendiği ana kötü rolleri, Joker pompalanmış hikayelerden sonra derin bir nefes almamızı sağlıyor. Batman’in azılı diğer düşmanları da sayısız yan görev hikayelerinde kendilerini göstererek enfes bir bütünlük oluşturuyor. Ancak tüm bunlar, seriye en az yakışan oynanış stiliyle önümüze sunularak hiç edilmemeliydi. PC Mİ? YOK SİZE BATMAN! Hiç edilmek demişken gelelim zurnanın zırt dediği yere… Biz oyunu PS4 platformunda oynadık ve bu sayede stabil bir oyun deneyimi sağlamayı başardık. Ancak oyuncuların büyük bölümü bu şansa sahip olamadı. Batman: Arkham Knight’ın PC sürümü, açık ara bugüne dek görmüş olduğumuz en kötü ve en rezil optimizasyona sahip oyun olarak kayıtlara geçti. Zaten gelen şikayetler durumu yeterince özetliyordu ancak bir de biz görelim diyerek PC sürümünü de inceleyelim dedik ama demez olaydık. Kendinden sabitlenmiş 30 fps görüntü kare sayısı (oyunun dosyalarıyla oynanarak 60’a çekilebiliyor) ilk şoku yaratmışken, bunun üstüne gelen tarifsiz fps düşüşleri akıl alır gibi değildi. Bazı anlarda 5-6 kare görüntü ile oynamaya çalışmaktan; BatmobIle geldi, kapı açıldı, düşmana saldırdık diye takılan bir oyundan bahsediyoruz. Tüm bunları “önerilen” sistem ihtiyaçlarının üzerinde bir makinede yaşamış olmak da cabası. Durum o kadar kötü ki, Rocksteady çalışanları çıkıp; “Önerilen sistemlerde ayarları düşük ve orta seviyeye getirip oynayın” demek zorunda kaldı. Minimumda değil bakın, önerilende kalite düşürmemizi tavsiye ettiler. Çıldırmış bunlar! DAHA İYİ BİR FİNAL BEKLERDİK Neyse ki oyun yeni nesil konsollarda gayet iyi durumda ve biz de buna göre değerlendireceğiz oyunu. Ancak PC üzerinden değerlendirseydik aşağıdaki nottan bir 3-4 puan daha rahatlıkla kırardık. Batman: Arkham Knight, sevdiğiniz her şeyin fazlasını sunan son derece kaliteli bir yapım. Ancak bazı şeyler çok fazla gelip oyunu şişirmiş ve bildiğimiz Arkham’ın güzelliğine bir tutam gölge düşürmüş maalesef… DETAYLAR Batmobile her nerede olursanız olun çağırdığınız anda yanınıza geliyor. Uzaktan kumanda ile kontrol edilebilmesi sayesinde içinde değilken bile yardım etmeye devam ediyor. Serinin en iyi yaptığı iş olan ve aksiyon türüne yeni bir soluk getirmiş dövüş sistemi yine harika olmuş. Düşmanların arasında sekerken Semih Saygıner ağlayacak adeta. Yan görevlerde pek çok tanıdık düşman karşınıza çıkacak ama bunların en dikkat çekici olanı yine Riddler olacak. Batmobile’i burada da sık sık kullanacaksınız ne yazık ki… Batman bu kez her kapışmaya tek başına gitmiyor. Robin, Catwoman ve Nightwing fırsat buldukça yardıma koşarak kombolarınıza renk katacak. PUANLAMA