Efsanenin başlangıç hikayesi Arkham Asylum’un soğuk mermerlerine adımını attığı ilk andan itibaren ihtişamını gözler önüne seren, Arkham City’nin karanlık sokaklarında terör estiren düşmanların tetiği çekmeden önce iki kez düşünmelerine neden olan Batman’in her zaman böyle olduğunu zannetmiyordunuz değil mi? Her hikayenin bir başlangıca ihtiyacı var. Oyunların temel sıkıntısı, bu başlangıç hikayesini anlatmaları gerektiğini sonradan fark ediyor olmaları. Çoğu zaman; “Seri güzel iş yaptı, biz buna bir de başlangıç yapalım ve paraya para demeyelim” tadında hazırlanan bu başlangıç öyküleri, sık sık yüzeysel ve isme ihanet eder konumda yer alarak karşımıza çıkıyor. Ancak söz konusu Batman serisi olunca, Arkham Origins’in bu şekilde bir hayal kırıklığı yaratacağı korkusunu yaşadığımız pek söylenemez. Tek endişemiz, serinin Batman ismini video oyun alanında da zirve noktasına taşımayı başarmış Rocksteady’nin elinden alınarak Warner Bros. Games Montreal’e emanet edilmiş olmasıydı. Bir yandan Arkham serisi ile yaratılmış olan muazzam oyun yapısı nedeniyle ümitlenirken, öte yandan Rocksteady’nin yokluğu nedeniyle endişelenerek oturuyoruz Arkham Origins’in başına. Batman: Arkham Origins ► GİRİŞ ► KELLE AVCILIĞI ► ZAMAN KARMAŞASI ► DETAYLAR ► PUANLAMA KELLE AVCILIĞI Dedik ya, her hikayenin bir başlangıca ihtiyacı var. Arkham Origins, Bruce Wayne’in Kara Şövalye kimliğini kazanmasından iki yıl sonrasını anlatıyor. Karşımızda önceki oyunlardan aşina olduğumuz yapıda bir Batman yok. Gotham City henüz ismimizi çok fazla duymuş değil, kulaktan kulağa fısıldanan bir söylenti mertebesindeyiz en fazla. Emniyet güçleri yanımızda mı yoksa karşımızda mı durmaları gerektiğini bilmiyor çünkü hayatımızda bir James Gordon yok. Suçlular Batman ismini duyduklarında tir tir titremiyor çünkü daha Joker’le bile karşılaşmış değiliz. İşte bu nedenle, arada sırada kulağımızda çınlayan sesiyle yanımızda olduğunu belli eden Alfred dışında destek olacak kimsemiz bulunmuyor oyunda. Arkham Origins, serinin yalnızlığı hissettirebilmeyi başarmış en iyi yapımı olmuş kesinlikle. Ancak herkes tanımıyor olsa da tanıyan birisi var ve bu kişinin tek isteği kellemizi alabilmek. Oyunun ana kötüsü olan Black Mask, Batman’i öldürmeleri amacıyla sekiz suikastçi kiralıyor ve ilk avlayana büyük bir para ödülü vadediyor. Kiralanan isimler ise öyle; “Aman bu çocuk yeni, fazla üzerine gitmeyelim” diyecek kişiler değil. Deadshot ve Deathstroke gibi iki acımasız ve gördüğünü indiren katilin yanında Bane, Killer Croc, Firefly ve isimlerini söyleyip tadınızı kaçırmak istemediğimiz pek çok düşman, bir efsanenin doğmasına izin vermemek adına kolları sıvıyor. Pek çok düşman dedik çünkü oyunda sadece bu sekiz kiralık katil bulunmuyor. Farklı motivasyonları ve amaçları bulunan isimlerle de karşılaşacak, hikayenin gittiğini yönü şaşkınlıkla izleyeceksiniz. Açık konuşmak gerekirse Arkham Origins, pek çok noktada seriyi ileriye taşıyamamış belki ama senaryo konusunda kesinlikle en başarılı işi ortaya koymuş durumda. Noel arifesinde başlayan ve zaman dilimi olarak tek bir geceyi konu alan oyun, başlangıç noktasından bitiş anına dek sürekli olarak şaşırtmayı ve ilgiyi yukarıda tutmayı başarıyor. Ancak senaryo ne kadar ince düşünülmüş ve detaylıysa, şehir de bir o kadar üstün körü geçilmiş ve yüzeysel duruyor. Gotham City, oyundaki haliyle yaşayan bir şehir değil, suçlular rahat nefes alsın diye özel olarak tasarlanmış bir havası var aksine. Sokaklarda gezinen ve gündelik hayatına devam eden bir tane insan yok etrafta, elinizi sallasanız düşmana denk geliyor. Yapımcı firma bu eksikliği; “Sokaklar çok tehlikeli, sakın evlerinizden dışarı çıkmayın” polis anonsuyla tolere etmeye çalışmış ancak olmamış. Eğer bu şehir yaşasaydı, kafamızda canlandırdığımız noel zamanı Gotham City atmosferi tam olarak hayat bulmuş olabilirdi. Nefes alan canlı sayısını göz ardı ettiğimizdeyse karşımıza enfes güzellikte bir yapı çıkıyor. Şehirde bulunan binalar, düşmanların konuşlandığı özel bölgeler ve oyun yapısını farklılaştıran değişkenlikte unsurlarıyla Gotham, kesinlikle oynaması ve gezilmesi keyifli bir yer olmuş. Bu noktada canımızı sıkan tek unsur, şehrin Grapnel Gun ile dolaşmaya Arkham City kadar müsaade eder bir şekilde tasarlanmamış olması oldu. Çoğu zaman havada süzülürken tutunacak bir dal arayacak ama bulamayacaksınız. Batman: Arkham Origins ► GİRİŞ ► KELLE AVCILIĞI ► ZAMAN KARMAŞASI ► DETAYLAR ► PUANLAMA ZAMAN KARMAŞASI Oyunun Batman’in başlangıç yıllarını anlatıyor olması sebebiyle oynanışı etkileyen unsurları da bulunuyor. Örneğin neyle karşılaşacağını henüz tam olarak kestiremeyen Bruce Wayne’in daha ağır ve zırh seviyesi yüksek bir kostüm tercih ettiğini görüyoruz. Bu tarz ufak detaylar yapımcı ekibin konuya önem verdiğini gösteriyor ancak öyle hatalı noktalar var ki bu detaylar birden tepetaklak oluyor. Örneğin dövüş yetenekleri henüz yolun başında olan ve üzerindeki ağır kostüm nedeniyle hareket kabiliyeti daha kısıtlı olması beklenen Batman, ilk iki oyundan çok daha akıcı ve etkili bir dövüş sistemiyle karşımıza çıkıyor. Arkham serisinin imrenilen dövüş mekaniği her ne kadar muazzam olsa da ufak kusurları da yok değildi. Örneğin iki düşman arası yumruk mesafesi bazen komik derecede uzak olmasına rağmen çok normalmiş gibi karşımıza çıkabiliyordu. WB Montreal, bu sistemi kusurları da dahil olmak üzere olduğu gibi oyununa entegre etmiş ve bu birazcık eğreti durmuş maalesef. Dövüş yeteneklerinin gelişmesi bir yana, teknik ekipman anlamında da daha zengin bir envantere sahip olmamız başka bir ironik durum. Arkham Asylum ve City’den önceki bir zaman dilimini anlatan bir oyunda, bu iki oyunda da yer almayan ekipmanları kullanmak tam anlamıyla amatörce bir hata. HİÇBİR ŞEY KAÇMAZ Bu tarz inandırıcılığı etkileyen hatalarına rağmen Arkham Origins pek çok noktada işini doğru yaparak kusurlarını gizlemeyi başarıyor. Önceki oyunlara göre daha iyi yaptığı işler de yok değil üstelik. Örneğin bazı durumlarda imdadımıza yetişen “Detective Vision” özelliği, bu oyunla birlikte tam da olması gerektiği gibi bir yapıya kavuşmuş. Artık olay mahallini incelerken sanal bir suç görüntüsü yaratıyoruz ve burada olayı ileri geri sararak detayları yakalamaya çalışıyoruz. Nasıl ki yukarıda bahsettiğimiz konular zaman akışında bozukluklara sebep oluyorsa, detektif modu da bir o kadar cuk oturuyor. Gördüğü tek bir delille olayı beyninde çözen süper detektif Batman’e giden yolda, bu tarz destek ögelerine ihtiyaç duyması oldukça anlaşılabilir bir durum. Fakat önceki oyunlardan farklılaştığı noktalara değineceksek en büyük atılımın online özelliğinin eklenmesi ile yapıldığını söylememiz gerekli. Açık konuşmak gerekirse, iki kötü (Joker ve Bane) ve bir iyi (Batman) ekibinden oluşan üç takımın mücadelesini konu alan multiplayer özelliğinin çok radikal bir gelişim olduğunu söylemek güç. Sırf eklemiş olmak için eklendiği her halinden belli oluyor. DAHA İYİSİNİ GÖRDÜK Görsel ve ses ögelerine fazla değinmek istemedik çünkü önceki oyunlardan çok da farklı bir yapıda değil. Sadece Batman ve Joker’i seslendiren kişilerin değiştiğini ancak ortaya koyulan işin yine de başarılı olduğunu belirtelim. Batman: Arkham Origins, serinin zaman diliminde olduğu gibi kalitesinde de bir adım geriye giden ama yine de oldukça kaliteli bir yapım olarak karşımızda duruyor. Batman: Arkham Origins ► GİRİŞ ► KELLE AVCILIĞI ► ZAMAN KARMAŞASI ► DETAYLAR ► PUANLAMA Oyunda pek çok düşmanla karşılaşacaksınız ama hiçbiri Deathstroke’un karizmasıyla yarışamayacak. Batman, sorgulama teknikleri konusunda her zaman olması gerektiği kadar soğukkanlı değil. Yakın dövüş sistemi alıştığımız şekilde aynen karşımızda. Yine çok zevkli, yine çok gaza getirici. Batman: Arkham Origins de oyun boyunca karşınıza Anarky gibi farklı amaçları olan düşmanlar da çıkacak. Batman: Arkham Origins ► GİRİŞ ► KELLE AVCILIĞI ► ZAMAN KARMAŞASI ► DETAYLAR ► PUANLAMA PUANLAMA OYNANABİLİRLİK -8PUAN- GRAFİK -8PUAN- EĞLENCE -9PUAN- SES – MÜZİK -7PUAN- 8,0 YAPIMCI - DAĞITICI • WARNER BROS.GAMES • WARNER BROS.ENTERTAINMENT PLATFORM • PC, PS3, XBOX 360, WiiU Batman: Arkham Origins ► GİRİŞ ► KELLE AVCILIĞI ► ZAMAN KARMAŞASI ► DETAYLAR ► PUANLAMA