KISA VE ÖZ
Arkham VR hikayesiyle yaklaşık bir saatlik oyun deneyimi sunuyor. Kulağa çok kısa gelebilir ancak bir sanal gerçeklik oyunu olduğu göz önüne alınınca bir saat kabul edilebilir boyutlarda diyebiliriz. Ancak bu yine de tek oturuşta oyunun ana hikayesini bitirebildiğiniz gerçeğini değiştirmiyor. Biraz daha uzun olsa oynar mıydık? Belki tek seferde bitiremezdik ancak kesinlikle oynardık. Oyun bittiğinde ise karşımıza bir kez daha Riddler çıkıyor ve sağa sola yerleştirdiği bulmacaları bulup çözmenizi istiyor. Açıkçası bunu oyuna yerleştirmeleri çok sevindirici çünkü oyunun süresini artıran bir unsur olmuş.
Oyun boyunca geçtiğiniz mekanları ayıran Riddler oralara “ışınlanıp” o kısmı baştan oynayarak bu sefer gizemlere odaklanmanızı sağlıyor. Riddler’ın bulmacalarıyla beraber oyun süresi de böylelikle bir saatin üstüne çıkıyor. Oldukça akıllıca bir tercih.
Oyun deneyimi ise beğenimizi kazanan bir diğer detay. Birkaç pürüzden bahsedeceğiz ancak önce spoilerlardan kaçınarak bize Batman gibi hissettiren küçük detaylardan söz edelim. Oyunda Batcave’e inerken kostümümüzü kuşandığımız sekans bize silahları ve kontrolleri tanıtıyor. Daha çok dedektiflik yapacağımız için bir adet klasik “olay yeri inceleme” cihazımız, bir yere tırmanmamız gerekirse –ki pek gerekmiyor– silah formunda tırmanma çengelimiz ve tabii ki Batarang’imizle silahları kuşanıyoruz. Birinci şahıs bakış açısı ve sanal gerçeklik gözlüğünün de etkisiyle bu ana kadar gerçekten silahları biz ateşliyor gibi görünsek de asıl vurucu olay aynaya baktığımızda oluyor. Karşımızda duran Batman bizle beraber hareket ediyor. Çok ama çok küçük bir detay ancak gerçekten Batman gibi hissetmemizi de sağlayan bir ayrıntı aynı zamanda.