“Bedük – Get Wrecked feat. Deniz Taşar” müzik klibi tamamen iPhone 13 Pro Max kullanılarak çekildi. Bu projenin nasıl hayat bulduğunu Berat Tunç’a sorduk.
Apple’ın yeni iPhone 13 ailesi, özellikle de üst seviye iPhone 13 Pro ve iPhone 13 Pro Max modelleri, video çekme konusunda çıtayı oldukça yükseltmiş durumda. Makro kameraları ve yeni gelen sinematik mod özellikleriyle 13 Pro ile 13 Pro Max ile artık profesyonel çekim yapmak hiç olmadığı kadar kolay.
iPhone’ların video gücü hep yüksek olduğundan şimdiye kadar iPhone’lar ile birçok profesyonel çekim yapıldı. Bu çekimlerden birisine de kısa süre önce Türkiye’de imza atıldı. Bedük – Get Wrecked feat. Deniz Taşar müzik klibi, yönetmen Berat Tunç tarafından tamamen iPhone 13 Pro Max kullanılarak kayıt altına alındı.
Peki bu proje nasıl hayat buldu? Çekimde neden 13 Pro Max kullanıldı? Süreçte yaşanan zorluklar nelerdi? Bu ve birçok başka sorunun cevabını bizzat yönetmen Berat Tunç cevapladı.
Aslında iki farklı projenin doğru zamanda doğru ekipmanla buluşması diyebiliriz bu projeye. Uzun yıllardır Kapalı Çarşı’da pırlantanın yolculuğunu çekmek istiyordum. Bir yandan da Bedük’le Get Wrecked şarkısına bir şeyler yapmayı istiyorduk. Bunun için pırlantayı ve ona emek verenleri, hızlı ama görsel olarak da taviz vermemem gereken bir şekilde çekmem gerekiyordu.
Şu an iPhone 13 Pro Max dışında başka bir ekipmanla bunu gerçekleştirmemiz mümkün değil. Bu yüzden görüntü yönetmeni arkadaşım Muratcan Gökçe ile testlerimizi yapıp gönül rahatlığıyla kameramızı seçmiş olduk. Mini bir belgesel gibi başlayan süreçte bunu canım dostlarım Bedük’ün ve Muratcan Gökçe’nin katkılarıyla bir müzik videosuna dönüştürdük.
Aslında bu proje bir meydan okumanın hayata geçmesi oldu. Cebimdeki cihazla hiçbir ekipman kullanmadan çekiminden montajına kadar bir film çıkarabilir miyim? Bu meydan okumayı gerçekleştirebilmek adına iPhone 13 Pro Max’i sadece kamera olarak değil, tam anlamıyla bir prodüksiyon ekipmanı olarak değerlendirmem gerekti.
Ön hazırlık için Kapalı Çarşı’da çalışırken Muratcan’la nerede sinematik, nerede makro, nerede geniş açı kullanacağımızı önceden belirlemiş olduk. O yüzden çekim gününde bütün kamera özelliklerini, doğru bir şekilde kadrajlayarak kullanmaya çalıştık ve sonuç gayet güzel görünüyor.
Benim deneyimimden öte, her gün o küçücük pırlantaları işleyen ustaların makro çekimlerde tırnaklarının ucundaki pırlantaları gördüklerindeki tepkilerini sette görmeniz lazımdı. Makro çekimlerde sonuç nefis! Bazı çektiğimiz yerlerin karanlık olmasına rağmen, çok ama çok küçük ışık müdahalesiyle yine güzel sonuçlar aldık.
Tabi ekipmansız çekmek istemenin yarattığı bir zorluk olarak, çok yakın bir kadrajda minik el titremelerimiz oluyordu. Ama ortaya çıkardığımız filmin görsel diline yakıştığı için bu zorluk bizim için bir sorun değil çözüm oldu.
Her şey net! Doğru aydınlığı ve karanlığı tutturmak ve bunu bu kadar net görebilmek müthiş! Özellikle montajı ve renklendirmeyi de iPhone 13 Pro Max ile yaptığımdan, post aşamasındaki sonucu görmek çok heyecanlandırdı bizi.
Geniş dinamik aralık ile loş ışıkta çektiğimiz görüntülerde gerçek siyahı yakaladık. Çarşının çatılarındaki planlardaysa hem bulutlar hem derinlikteki şehir detaylarını görmek ve bu kadar kolay renk müdahalesi yapabilmek işimizi çok kolaylaştırdı.
Hiçbir donanım kullanılmadı, her şeyi elde çektik… Işık konusundaysa ışık şefi Emrah Toz’un bir iki planda hazırladığı küçük ışıklandırmalar dışında tamamen ortam ışığında çekildi.
iPhone’un kendi kamera uygulamasını kullandık. Çekimde yardımcı bir uygulama ihtiyacı hissetmedik.
Hayır. Çünkü iki sebebi var; birincisi tamamen iPhone 13 Pro Max ile çekilen ve montajlanan bir süreçte isteğimiz her şeyi hızlı ve HDR çıkarmaktı. Pro Res bu konuda bizi yavaşlatacaktı. İkincisi de sinematik mod Pro Res desteklemiyor henüz. Ama Pro Res testi de yaptık ve onunla ilgili başka bir projemiz olabilir.
Montajı Lumafusion’da gerçekleştirdim. iPhone ekranında öyle bir timeline görmek enteresan gerçekten. Color correction için Lumafusion’ında çok küçük dengelemeler dışında Darkroom uygulamasını kullandık. Grenli, kirli, film etkisini en iyi yakalayabildiğimiz uygulama Darkroom oldu.
Çocukluk arkadaşım ve videonun da baş rolündeki Bekir Kaymak Kapalı Çarşı’da pırlanta konusunda uzman bir isim. Çektiğimiz ustaların hepsi de Bekir’in desteğiyle projede oynamaya gönüllü oldular. Ama tabii ki çarşıda yoğunluk bitmiyor ve kimsenin işini aksatmadan çekimleri gerçekleştirmemiz gerekiyordu.
O yüzden yaratıcı süreçte hikâye akışını oradaki gerçekliği bozmadan kurmak istedim. Elinde bilmem kaç karatlık pırlantayı keserken bir ustaya “abi tekrar çekmek istiyoruz” demek biraz zor. O yüzden çok iyi hazırlanıp birçok yakın planı tek seferde çekmemiz gerekti.
Post aşamasındaysa sinematik modda 1080, diğer bütün modlarda 4K ve tamamen HDR çektiğimiz için büyük bir veri ağırlığı oluştu. İlk başta korktum açıkçası. Bu kadar küçük bir ekranda böyle bir şeye kalkışmak delilik gibi… Ama Final Cut konusundaki tecrübemin etkisiyle belki de, Lumafusion’ı çok hızlı bir şekilde çözdüm ve üç dört gün gibi kısa bir sürede bitirdim montajı.
Kahvemden aldığım iki üç yudum süresi kadar bir render süresi aldığını da ekleyeyim. Ama asıl sorun HDR çıkış almak, onu renklendirmek yine HDR bir sonuca dönüştürmek vs. biraz yorucu oldu. Çünkü telefonda kayıtlı renk gamutuyla Youtube ve Vimeo gibi uygulamaların desteklediği renk gamutu uyumluluğu açısından sorun yaşadık ama o sorunu da çözmeyi başardık.
En önemlisi zaman oldu. Böyle bir hikâyeyi Kapalı Çarşı’daki kalabalıkta ve yoğunlukta iPhone 13 Pro Max dışında hiçbir kamerayla çekmemiz mümkün değildi. Üç kişinin zor girdiği atölyeler ya da bir ustanın parmağının ucundaki pırlantayı çekmek için başka bir alternatif gelmedi aklımıza.
Makro çekimler ve özellikle geniş açı kamerayla en geniş plandan hızla ustaların tezgahına, ellerine yaklaşmak görsel olarak hikâyeye çok büyük katkıda bulundu.
Oyuncularla değil, Kapalı Çarşı’daki gerçek ustalarla çalıştık ve çekim için büyük ekipmanlarla geleceğimizi düşünüyorlardı sanırım o yüzden başta ciddiye alınmadık tabii ki. Bir yandan da Kapalı Çarşı’nın içinde büyük bir ekip ve ekipmanla gitseydik, tek bir kare çekim için bile izin vermezlerdi. Garip bir ikilem tabi bu ama daha önce dediğim gibi çektiğimiz görüntüleri görünce herkes çok şaşırdı.
Evet, tam anlamıyla gerilla prodüksiyondu bu. Kapalı Çarşı’nın içinde turistler de dahil olmak üzere vitrinlerin önünde DSLR makina ile bile çekim yapmaya pek izin vermiyor esnaf. Bu yüzden iPhone 13 Pro Max ile çok rahat ettik. Yine de kızanlar oldu tabi.
Sorularımıza verdiği detaylı ve samimi cevaplar nedeniyle yönetmen Berat Tunç’a tekrardan teşekkür ediyoruz ve ortaya çıkan sonucu bir kez daha görmeniz için aşağıya Get Wrecked video klibini bir kez daha bırakıyoruz.