Özel bir etkinlik kapsamında tanışma fırsatına eriştiğimiz BMW i4, markası için yeni nesil elektrik döneminde öncü isimlerden.
Bugün tüm markaların gündeminde olan elektrifikasyon dönüşümü, BMW cephesinde sekiz yıllık bir temelde modern tarafta karşılık buluyor. i3 ile elektrik hamlesinin yanında dış ve iç tasarım yaklaşımıyla da döneminin ötesine geçecek bir girişim yapan marka için geride bıraktığımız 2021 de önemli bir eşik konumunda. “i” rozetine eklediği iki yeni modelle bu alandaki son teknolojiyi ve gelecek vizyonunu sokaklara yansıtan BMW, yenilikçi yaklaşımını korumak istiyor. Bu noktada dünyanın en önemli sinema kompozitörlerinden birisi olan Hans Zimmer ile ortaklığa giden marka, araçları için özel olarak geliştirdiği yapay ses ile kullanıcılara farklı bir deneyim yaşatmak istiyor. Bu sistemle birlikte BMW tarihinin ilk M modelini beraberinde getiren i4, kısa süre önce gerçekleştirilen özel bir etkinlik kapsamında Türkiye’de lanse edildi. Bu etkinlikle birlikte “tadına bakma” fırsatına eriştiğimiz BMW i4 için teknik taraftaki ilk izlenimleri bir araya getiriyoruz.
Erişilebilir seçenek olarak lanse edilen eDrive40’a baktığımızda tek elektrik motorlu bir altyapının standart olarak sunulduğunu görüyoruz. Arka aksta konumlandırılan bu motor 335 beygir güç ve 416 Nm tork gibi gayet yeterli veriler sunabilecek niteliklerde. Tek kademeli şanzımanın kombin edildiği üniteyle birlikte i4 eDrive40’ın 0’dan 100’e hızlanmasını 5,7 saniyede tamamlayabildiğini görüyoruz. Aracın maksimum sürat değeriyse 190 km/s ile sınırlı olacak. Bu paketin performans verileri kadar menzil nitelikleri de kullanıcılar için fazlasıyla yeterli düzeyde. Standart olarak 81,5 kWh kapasiteli bir bataryaya yer veren BMW cephesi, WLTP yapılan testlerde 590 kilometreye kadar menzilin yakalanabildiğini paylaşıyor. Hızlı şarj desteği de ailenin tüm üyelerinde olduğu gibi reçeteye işlevsellik katıyor. 200 kW’a kadar hızlı şarj desteğinin sunulduğu model, bu sayede 10 dakikalık şarjla 145-150 kilometre aralığını kat edebilecek doluluk seviyesine getirilebilecek. İkinci seviye otonom sürüş desteklerinin eDrive40 ile birlikte kullanıcılara standart olarak sunulacak olması da önemli.
i4 ailesi Türkiye pazarına eDrive40’ın yanında M50 versiyonuyla giriş yapıyor. Düzenlenen etkinlik kapsamında ise şimdilik eDrive40 üzerinden deneyimleme fırsatına eriştiğimiz aileyle ilgili şu aşamada motor ve bataryanın ilk performansları ve dikkat çeken detayları sizlerle paylaşmak istiyoruz. 2.100 kilogramdan biraz daha ağır olan versiyonda sunulan tek elektrik motoru, söz konusu performans olduğunda beklentileri karşılamakta sorun yaşatmayacağını hissettiriyor. Aracı 0’dan 100’e 5,7 saniyede taşımasının yanında ara hızlanmalarda verilen tepkiler de elektrikli bir BMW için kabul edilebilir seviyede. Bununla birlikte aracın fren sistemi de fazlasıyla güven veriyor. Ani tepkilerde de aracı dizginleme konusunda problem yaratmayan sistem, rejeneratif kullanımda da tek pedal sürüşüne olanak tanıyor.
Bu segment araçlarda görmeye alışık olduğumuz kademeli rejenerasyon yönetimi i4’te var. Aracın gaza basılmadığı ve kendi ivmesiyle yola devam ettiği sürüşlerde lastikteki kinetik enerjiyi bataryaya depolayan sistem, frenlemelerde de maksimum çekim sağlıyor. i4 ile gerçekleştirdiğimiz sürüş sırasında buradaki en dikkat çeken nokta önceki nesillere göre verimliliğin ciddi oranda artırılmış olması. Batarya yönetimiyle de doğru orantılı olduğunu düşündüğümüz yeni nesil rejenerasyonda menzil kazanımı çok daha hızlı şekilde görülebiliyor. Menzil tarafında verilen 590 kilometrelik değere ise günlük kullanımda yakın bir seviyenin yakalanabileceğine dair beklentimiz oluşmuş durumda. Yukarıya çekilen verimlilikle birlikte i4’ün 500 kilometrenin üzerinde bir değeri kullanıcılarına sunma potansiyeli söz konusu.
i4 ile 60 kilometreye yaklaşan ve çok fazla uzun olarak nitelendiremeyeceğimiz bir sürüş deneyimi geçirme fırsatına eriştik. Bu kosa deneyim sırasında notlarımız arasında öne çıkartabileceğimiz bir taraf ise aracın konfor potansiyeli oldu. Rota içerisinde çokça asfalt dışı ve bozuk yollardan geçmenin verdiği “avantaj” ile birlikte i4’ün süspansiyon karakteri hakkında da fikir edinebildik. Bu tarafta aracın sportif bir şemaya sahip olmasına karşın, bağımsız süspansiyon mimarisi ve yayların bileşimindeki konfor kayda değer seviyede. Bununla birlikte i4’te yalıtım tarafına da çalışıldığı da 60 kilometrelik kısa sürüşümüzde dikkatimizi çeken noktalardan birisi oldu.
BMW IconicSounds