Yeni iPad Pro; LiDAR tarayıcı, yüksek performans ve trackpad’li Magic Keyboard ile rekabeti bambaşka bir seviyeye taşıyor. Tek rakibi kendisi!
Gelenek değişmedi; her yıl olduğu gibi iPad Pro zirvedeki yerini daha da güçlenerek korumaya devam ediyor. Ancak bu yıl bir fark var; iPad Pro artık –neredeyse– bir bilgisayar! Uzun yıllardır dizüstü bilgisayar yerine iPad Pro kullanma fikri akılları karıştırıyordu. Zira dizüstü bilgisayarlar alışkanlıklarını terkedemeyenlerin her zaman tamamen iPad Pro’ya geç(e)memek için geçerli bir sebebi vardı. Apple bu geçerli sebepleri duymuş olacak ki yeni Magic Keyboard ile iPad Pro’yu hiç olmadığı kadar bir dizüstü bilgisayara yaklaştırdı. Apple’ın donanımsal olarak attığı adımların ardından kusursuz bir dizüstü bilgisayar deneyimi için sıra uygulama geliştiricilere geldi. Hatta geldi de geçiyor… Sebeplerine incelememizin ilerleyen kısımlarına değineceğiz. İsterseniz tasarımdan başlayarak yeni iPad Pro ve merakla beklenen Magic Keyboard bizlere neler sunuyor yakından bakalım.
Yeni iPad Pro, çok beğenilmiş olacak ki bir önceki nesilden aşina olduğumuz tasarımla geliyor. Hatta yan yana koyduğunuzda arkasını çevirmediğiniz üzere aradaki tasarım farkını anlamak neredeyse imkansız. Son iki nesil arasındaki en büyük fark arka yüzde kamera tasarımında. Uzay grisi ve gümüş renk seçenekleriyle satışa sunulan yeni iPad Pro, iPhone 12 için de hayalini kurduğumuz düz kenarlara sahip. Bu yıl geçtiğimiz yıldan farklı olarak gümüş renkli olan modeli inceledik. Ancak itiraf etmek gerekiyor ki uzay grisi renk özellikle Magic Keyboard ile bir araya geldiğinde çok daha şık ve etkileyici gözüküyor. Malum piyasada fazlasıyla gümüş renkli tablet var…
Yeni iPad Pro, A12Z Bionic çipiyle birçok Windows dizüstü bilgisayardan daha güçlü. Bir dizüstü bilgisayar ile performans karşılaştırması yapıldığında birçok noktada daha üstün yetenekler sergiliyor. Ancak iPad Pro’ya bir dizüstü bilgisayar hala demek için temkinliyiz. Apple da bizimle aynı fikirde olacak ki yeni iPad Pro’yu pazarlarken “Bir sonraki bilgisayarınız bir bilgisayar olmayabilir.” diyor. Cümle kendi içerisinde bir döngüye giriyor; durum bundan daha iyi özetlenemezdi… iPad Pro kullanırken tasarımdan, donanıma kişisel ihtiyaçlarınıza göre farklı şikayetleriniz olabilir. Ancak şikayetçi olamayacağınız belki de tek nokta iPad Pro’nun performansı.
İster oyun oynayın, ister 4K video işleyin, isterseniz 3D modelleme yapın; iPad Pro asla sizi yarı yolda bırakmıyor. A12Z Bionic çip, sekiz çekirdekli GPU ve iPadOS ile harikalar yaratmaya devam ediyor. Sekiz çekirdekli işlemci ve Neural Engine birlikte uygulama geliştiricilere inanılmaz bir kabiliyet alanı sunulmuş. Ancak yazının başında da bahsettiğimiz gibi uygulama geliştiricilerin iPad Pro donanımını zorlamak için daha cesur olması gerekiyor. Bırakın iPad Pro’yu herhangi bir iPad için uygulama geliştirmeyenler, geliştirdikleri uygulamaları dev ekranlı bir telefon gibi tasarlayanlar iPad Pro’nun bir dizüstü bilgisayar olmasının önündeki en büyük engel. Neden böyle söylediğimizi iPad Pro’ya Adobe Photoshop kurarak çok daha iyi anlayabilirsiniz. Tam bir felaket…
iPad Pro, 10 saate varan bir pil ömrüne sahip. Pil ömrü konusu tamamen kullanıma göre değiştiği için yanıltıcı bir yorum yapmak istemeyiz ancak hiçbir zaman yarı yolda kalmadığımızı gönül rahatlığıyla söyleyebiliriz. Pil ve şarjla ilgili söylenebilecek en güzel şey artık iPad Pro’nun klavyesi üzerinden de şarj edilebiliyor olması. Direkt olarak tablet üzerinden şarj, bildiğiniz gibi iPad Pro üzerindeki tek USB Type-C girişini devre dışı bırakırken kablo karmaşasıyla estetik olarak da klavyeli kullanımlarda çirkin bir görünüm oluşturuyordu. Artık bir dizüstü bilgisayar gibi kablo karmaşasından kurtularak ve en önemlisi tablet üzerindeki USB Type-C girişini boşa çıkartarak iPad Pro’yu şarj etmek mümkün.
iPad Pro, 11 ve 12,9 inç olmak üzere iki farklı ekran boyutuyla geliyor. Mobiliteden bu kadar çok bahsetmişken 11 inçin daha ideal bir boyut olduğunu söyleyebiliriz. 12,9 inç her ne kadar dizüstü bilgisayar deneyimine yakın olsa da bir tablet için fazlasıyla büyük. Liquid Retina ekran her türlü multimedya için oldukça iyi performans sağlıyor. P3 geniş renk yelpazesi desteğiyle ayrıntılarda farkı çok iyi anlıyorsunuz. Ek olarak iPad Pro’da yer alan ProMotion teknolojisiyle ekran yenileme hızı otomatik olarak 120 Hz’e kadar otomatik ayarlanıyor.
Evet, iPad Pro artık iki kamerayla geliyor. Günlük kullanımda tabletle fotoğraf çekme fikri hala aklımıza pek yatmasa da yaratıcı projelerde kameraların önemi artıyor. Özellikle yeni iPad Pro ile birlikte eklenen LiDAR tarayıcı iPad kameralarını atıl olmaktan kurtarıyor. Kameraların yeteneklerine bakacak olursak; ilk dikkati çeken 4K video çekebilen 12 MP çözünürlüklü geniş açılı kamera oluyor. İkinci kamera ise ultra geniş çekimler yapabilen 10 MP çözünürlüklü kamera. Elimizde tuttuğumuz cihazın bir tablet olduğu düşünüldüğünde her iki kamera da tablet standartlarının üzerinde performans sağladığını söyleyebiliriz.
Gelelim LiDAR tarayıcıya! Apple, artırılmış gerçeklik uygulamalarına uzun zamandır büyük önem veriyor. LiDAR tarayıcı ile birlikte AR deneyimi farklı bir seviyeye taşınıyor. LiDAR tarayıcı nano saniye hızında işlem yeteneğine sahip ve foton düzeyinde çalışabiliyor. Hızlı işlem ve gelişmiş derinlik algılama yeteneğiyle nesnelerin mesafesini LiDAR tarayıcı ile ölçmek mümkün. Bu noktada kameralar ve sensörler de devreye giriyor. LiDAR tarayıcının sağladığı derinlik verisi, kamera ve sensörlerden gelen verilerle işlenerek AR deneyimini kusursuz yaşatıyor. Bu eşsiz AR deneyimini yaşayabileceğiniz birçok uygulama ve oyun App Store’da mevcut.
iPad denilince akla gelen ilk şey her zaman yaratıcılık oluyor. iPad Pro donanımı yaratıcı multimedya uygulamaları için profesyonel çözümler sunuyor. Beş adet mikrofon ve dörtlü hoparlör sistemi iPad Pro’yu özellikle video ve müzikle uğraşanlar için eşsiz kılıyor. Öyle ki; gerçek anlamda iPad Pro’yu bir mobil stüdyo olarak kullanmak mümkün. Ve geldik en çok merak edilen bölüme; Magic Keyboard! Bildiğiniz gibi iPadOS artık trackpad desteğine sahip. Trackpad desteği Magic Keyboard ile iPad deneyimini hiç olmadığı kadar zenginleştiriyor. Magic Keyboard en az MacBook modellerinde olduğu kadar başarılı. Hatta imleç animasyonlarıyla daha keyifli bir kullanım sunduğunu da söyleyebiliriz. Magic Keyboard’un trackpad sonrasında en çok beğendiğimiz diğer özellikleri arasında klavye üzerinden şarj, arkadan aydınlatmalı tuş takımı ve farklı kullanım senaryoları için ayarlanabilir menteşe tasarımı oluyor. Apple, Magic Keyboard ile iPad Pro’yu dizüstü bilgisayar gibi kullanma fikrine fazlasıyla tutunmuş olacak ki bir önceki nesil klavyeden farklı olarak bir Macbook gibi klavyenin arkasına Apple logosu da eklemiş.
Menteşe sistemi iPad Pro’yu havada askıya alarak tableti yerden yükseltiyor. Bu sayede dokunmatik ekranlı dizüstü bilgisayarlardaki trackpad ve ekran arasındaki mesafe sorunu da ortadan kalkıyor. Karma işlemlerde trackpad ve dokunmatik ekran kullanımı, kısalan mesafe ile büyük bir avantaj sağlıyor.
iPad uzun yıllardır her nesilde gönül rahatlığıyla önerdiğimiz eşsiz bir cihaz. Bu yıl da sonuç değişmiyor ve yeni iPad Pro’yu gönül rahatlığıyla öneriyoruz. Ancak bu noktada önemli bir parantez açmak gerekiyor. Yeni iPad Pro 6.399 TL’den başlayan fiyatlarla satışa sunulsa da; ekran boyutunu büyütüp mobil stüdyo hayalinize; SIM kart desteği, 1 TB depolama alanı, Magic Keyboard ve Apple Pencil eklendiğinde tüm paket fiyatı 16.647 TL seviyesine çıkıyor. Bu noktada ihtiyaçlarınızı belirleyip, bütçenize bakmak size düşüyor…