Bir dahiye veda; İtalyan efsanelerinin yaratıcısı Giotto Bizzarrini hayatını kaybetti
“Her zaman bir şeyin neden yanlış olduğunu anlama açlığım vardı. Böylece çözümü de icat edebilirdim.” – Giotto Bizzarrini.
“Ölüm sadece başka bir yoldur. Hepimizin aşması gereken…”
Kendi yarattığı evrende sayısız kişiye ilham veren J. R. R. Tolkien, “Yüzüklerin Efendisi” serisinde ölümü çok anlamlı şekilde tanımlar. Sürece bu pencereden bakanlarla birlikte, bugün otomobil meraklılarını üzecek gelişmeye paralel olarak bir efsanenin arkasında bıraktığı mirasa kısa bir yolculuk yapacağız. İtalyan otomotiv endüstrisine damga vurmuş dahilerden birisi Giotto Bizzarri’nin kısa süre önce paylaşılan bilgiler ışığında 96 yaşında hayatını kaybettiğini öğrendik. Tolkien’in penceresinde yeni bir macera için yola çıkan Bizzarini, geride bıraktıklarıyla şüphesiz zihinlerden asla silinmeyecek. Genç yaşında Alfa Romeo’da başlayan kariyeri, mühendis olarak Ferrari’de devam eden Giotto Bizzarrini’nin süreç içerisinde Lamborghini’ye olan yardımları da bugün birer ikon olarak sokaklardaki varlığını sürdürüyor. Bu yazıda, Bizzarri’nin hayatından satır başlarına odaklanıyoruz.
Giotto Bizzarrini; limitleri artırma arayışı ve Ferrari 250 GTO
1926 yılında Toskana içerisinde yer alan Quercianella’da dünyaya gelen Bizzarrini, eğitimini mühendislik üzerine tamamladı. Öğrencilik yıllarından itibaren otomobillere olan ilgisi ağır basan Bizzarri’nin bitirme tezini Fiat Topolino’nun geliştirilmesi üzerine yapmış olması da bunu ortaya koyuyor. Otomobillerin sınırlarını zorlama merakı, Pisa Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra yolunu Alfa Romeo ile kesiştirdi. 1910 yılında kurulan Alfa’nın kendi içerisinden Enzo Ferrari gibi bir ismi çıkartması ve motor sporlarına verdiği önem, Bizzarrini’yi şüphesiz yepyeni bir okula dahil ediyordu. Alfa ekibine dahil oluş sürecini kendisi; “Matematiksel prensiplere sıkı sıkıya bağlı bir mühendis olarak burada tesadüfen bir test pilotu görevini üstlendim. Her zaman bir şeyin neden yanlış olduğunu anlama açlığım vardı. Böylece çözümü de icat edebilirdim.” cümleleriyle anlatır. Bizzarrini’nin Alfa’daki ilk işlerinden birisi de Giulietta’nın geliştirilme süreci olarak kayıtlardaki yerini koruyor.
Alfa’da ortaya koyduğu başarılar ve sorun çözme yeteneğiyle Enzo’nun dikkatini çekmesi de uzun sürmüyor. 1957 yılında Ferrari ekibine dahil olan Giotto Bizzarrini, burada kaldığı beş yıllık süreç içerisinde otomobil tarihine damga vuracağını belkide kendisi de bilmiyordu. Bugün Ferrari tarihinin en değerli serilerinden biri olan 250 ailesinde imzası olan Bizzarrini, aynı zamanda en pahalılarından olan 250 GTO’nun da arkasındaki isimlerin başında geliyor. Kimileri için V12 motorun en iyi kombinasyonu olan 3.0 litrelik makinenin önde konumlandığı 250 GTO, pistlerde de dönemini adeta paramparça ediyor. Gövdeye entegre spoiler tasarımının ilk kez uygulandığı otomobil olan GTO ile birlikte aslında Bizzarrini’nin GT otomobillerine olan düşkünlüğü ve ilgisi de somut bir başarıyla taçlanmış oluyor da diyebiliriz. Otomobilin ortaya çıkış sürecinde temel alınan 250 SWB’nin gövdesi, aslında Bizzarrini’nin okul yıllarında düşkün olduğu bir ürünü daha iyi noktaya getirip sınırları zorlama hayalinin de hiç eksilmediğini gösteriyor.
Kaderin cilvesi
Enzo ile yaşadığı anlaşmazlıkların ardından kendisi için yeni bir yol ayrımına gelen Bizzarini’nin kaçış rotasında başka bir efsane ile kesişme adeta kaderin bir cilvesi. Nitekim burada da karşımıza Ferruccio Lamborghini çıkıyor. Bir traktör üreticisi olmasına rağmen spor otomobillere müthiş bir merakı olan Lamborghini’nin, Enzo Ferrari ile olan efsane diyalogu pek çoğumuzun zihnindedir. Sahibi olduğu bir modelde yaşadığı aktarma organı sorununu çözebilmek adına Enzo’ya götürdüğü teklifi alaycı bir şekilde geri çevrilen Ferruccio, bugün bizlere dünyanın en özel rekabetlerinden birini sunuyor. O dönem Ferrari ile Maserati arasında daha genel kullanıcılara hitap edecek nitelikte GT otomobili boşluğu olduğunu çok iyi bilen Ferruccio Lamborghini için Enzo’nun sağ kollarından biri olan Bizzarrini adeta biçilmiş bir kaftan. Biraz önce bahsettiğimiz gibi aslında buna kaderin bir cilvesi demek de yanlış olmayacak.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Lamborghini’nin kendi adıyla hayata geçireceği spor otomobil markasının ilk modeli için kolları sıvayan Bizzarrini, markanın ilk modeli olan 350 GT ile aslında Enzo’ya da kendi dehasıyla cüretkar bir şekilde cevap veriyor. Enzo ve Ferruccio arasındaki ateşli anlaşmazlığın bu motorun üretim sürecine yansımaları da kaçınılmazdır. Ferruccio Lamborghini’nin, karşısına aldığı Bizzarrini’ye mesajı çok nettir; “Ferrari V12 motorunun ürettiği gücün üzerine çıktığı her beygirde sana ekstra prim!”
İtalyan üreticinin on iki silindir efsanesinin temel taşı olan Bizzarini imzalı motorun DNA’sını sonraki süreçte Miura, Diablo ve hatta milenyumda Murcielago’ya kadar uzanan geniş bir bantta görürüz. Nitekim bu makine, Miura’da ilk kez ortadan motorlu bir İtalyan otomobilini karşımıza çıkartarak tarihe geçiyor. Bizzarrini’nin bu kadar kısa dönemde gerisinde bıraktığı macerada, Alfa Romeo, Ferrari ve Lamborghini olması, pek çok mühendisin belkide hayal bir edemeyeceği sınırların da çizilmesine vesile oluyor.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Yeni bir yol
Lamborghini ile olan bağlarla birlikte kendi içerisinde daha özgür bir oyun alanı arayı içerisinde olan Bizzarrini, Societa Autostar adı altında kurduğu markada başka üreticiler için de çalışmalar gerçekleştirdi. Bugün bu ortaklıkların sonuçlarını Iso Rivolta ve Iso Grifo üzerinden hala sokaklarda görebiliyoruz. Sonraki süreçte doğrudan kendi adıyla yoluna devam eden Giotto, sadece İtalya değil tüm otomobil endüstrisine damga vurmuş bir isim olan Giorgetto Giugiaro ile uzun süren bir arkadaşlık ve iş birliği yürüttü. Nitekim bu iki dehanın bir araya gelmesiyle de ortaya başka bir GT otomobili Bizzarrini 5300GT çıktı. Kayıtlarda 133 adet üretildiğini gördüğümüz 5300GT, 5,4 litrelik V8 Chevrolet motoruyla 1965 yılı LeMans yarışlarında kendi klasmanının da şampiyonu olmayı başarıyor.
Otomobil = GT
Samoa’nın derinliklerinde var olan Tiavea kabilesinin şefi Tuiavii, Avrupa kıtasına olan yolculuğunda ilk kez modern dünya ile tanışma şansına erişir. Kendi yaşamında ilkel ve bir o kadar doğal olan şartlardan ve bir anlamda kabuğundan sıyrılan Tuiavii, adeta başka bir evrene geçmiş gibidir. İnsanoğlunun Ay’a keşfini akıllara getiren bu macerada, Tuiavii’nin gözünden bizlerin alışık olduğu dünyanın ne kadar farklı olduğunu görürüz. Ayakkabıları bir kanoya benzeten Tuiavii için modern insan giysileri ise bedeni örten kılıftan ibarettir. 96 yıllık yaşamında otomobil dünyasına unutulmaz hikayeler bırakan Giotto Bizzarrini için de otomobil demek bir anlamda GT demekti. Kendisinin bir öğrenciyken başlayan tutkusu, onun perspektifinin sonucu olarak bugün bizlerin penceresinde unutulmaz GT otomobillerini yansıtıyor. İlhamını aldığı efsanelerin yolundan, ilham veren bir efsaneye dönüşen Bizzarini’ye saygılarımızla…