Mikro robot denildiği zaman akla ilk Harvard Üniversitesi araştırmacıları tarafından geliştirilen mikro robot RoboBee geliyor. Ancak bilim insanları bu konsepti çok daha iyi hale getirme konusunda kararlı. Karşınızda fark yaratan detaylarıyla RoboFly.
Washington Üniversitesi araştırmacıları tarafından geliştirilen RoboFly, aslında tam olarak RoboBee‘den çok uzakta değil. RoboBee’yi geliştiren ekibin yardım ettiği mikro robot, farkını bağımsız olarak uçabiliyor olmasıyla koyuyor. Diğer robotun uçabilmek için bir enerji bağlantısına ihtiyacı bulunurken, RoboFly kablosuz olarak görev yapıyor. Üzerinde çok ufak bir fotovoltaik hücre yer alan hava aracı, buraya yansıtılan lazer ile güç alabiliyor. Söylendiği kadarıyla bu fotovoltaik hücre gelen lazeri 7 volt elektriğe dönüştürüyor, dahili devre ise bunu 240 volta dönüştürerek kanatların hareket etmesine imkan tanıyor. Şimdilik uzun süre havada kalamayan robot, böyle kablosuz bir çözüme yapısı gereği mutlaka ihtiyaç duyuyor. Bünyesine bir pil koyulamayacak kadar ufak ve bir pili kaldıramayacak kadar güçsüz olan mikro robot, geliştirme sürecine hızlı olarak devam ediyor. Şu an lazerin fotovoltaik hücreyi sürekli olarak takip edebileceği bir altyapı kuruluyor. Bu sayede robotun daha uzun uçabilmesi hedefleniyor.
Harvard Üniversitesi tarafından 2013 yılından bu yana geliştirilen RoboBee, suyun içinde yüzebiliyor ve daha sonra havalanarak dışa çıkabiliyor. Robotun 220 – 300 hertz kanat çırpma hızıyla uçabildiği, 9 – 13 hertz hızında ise yüzebildiği söyleniyor. Verilen bilgiye göre robot yüzerken suyu bir yüzme odasına topluyor. Oda içindeki bir elektrolitik plaka suyun oksihidrojene dönüştürmesini sağlarken, bu da robotun kanatlarının suyun dışına çıkmasına yetecek kadar kuvvet sağlıyor. Daha sonraysa odadaki bir ateşleyici yanıcı oksihidrojeni tutuşturarak robota havaya fırlayabilmesi için gereken gücü veriyor. Bu kombinasyonla sudan etkilenmeyen ufacık bir teknoloji harikası yaratan Harvard, proje üzerinde aktif olarak çalışmaya devam ediyor.