Bölüm ön incelemeleri ve sezon değerlendirmesi ardından Black Mirror 4. sezon maratonunun sonuna geldik. Daha önce ipuçlarını paylaştığımız üzere; maratonu baş yapımcı Charlie Brooker ve Annabel Jones‘la yaptığımız LOG özel röportajıyla noktalıyoruz.
Teknoloji meraklılarının ve distopya severlerin ortak buluşma noktası Black Mirror, 4. sezon bölümleriyle nihayet izleyiciyle buluştu. Bu süre zarfında önceden izleme şansına erişmiş olduğumuz dizinin her bölümü için spoilerlardan arınmış ön inceleme yazıları hazırlayıp sizlerle paylaşmıştık. Bu yazıların tam listesine ve spoilerlı ana incelemeye haberin sonundan ulaşabilirsiniz. Ancak elbette sürprizlerimiz burada bitmedi. Zira dizinin yaratıcısı ve baş yapımcısı Charlie Brooker ve bir diğer baş yapımcı Annabel Jones ile röportaj yapmak için valizimizi topladık ve soluğu İngiltere’de aldık. Brooker ve Jones’la gerçekleştirdiğimiz keyifli sohbetin tadı ise damağımızda kaldı desek yanılmış olmayız. Zira röportaj için kısıtlı olan süremiz, daha ısınma sorunlarındayken doldu. Ağır topları soramadık anlayacağınız. Ancak Brooker ve Jones’u biraz daha yakından tanımak adına keyifli bir sohbet gerçekleştirdiğimizi söyleyebiliriz.
Röportaja esaslı hayranların aslında çoktan bildiği ancak genel kitlenin merak edebileceği bir soruyla başladık. Black Mirror’ın isminin ne anlama geldiğini sorduğumuzda Brooker oldukça basit bir açıklama yapıyor. Bu tercihin iki ana sebebi olduğunu belirten Brooker, ilk sebep olarak teknolojik aletlerin kapalı ekranlarını gösteriyor. Siyah bir ayna gibi duran bu ekranlar ilham kaynağı olmuş. Bir diğer sebep ise ismin kulağa çok havalı gelmesi ki bu konuda ona hak vermeden duramıyoruz. Zira dizinin ismi için sunulan bir diğer alternatif Spooky Time (Ürkütücü Zaman) olmuş. Büyük hatadan çabuk dönülmüş neyse ki. Jones ise “Daha gösterişli bir biçimde ifade edersek, topluma ayna tutmak, modern dünyayı veya geleceği yansıtmak olarak tanımlayabiliriz.” diyor.
Böylesine bir dizinin hem yazarı hem de baş yapımcısını karşımızda bulunca kaçınılmaz soru da dilimizden dökülüveriyor. Kişisel hayatlarındaki teknoloji kullanımını oldukça merak ettiğimiz ikiliye üçüncü sezondaki sosyal medya bağımlılığı bölümüne atıfta bulunarak sosyal medya alışkanlıklarını soruyoruz. Jones da bu konuda sosyal medyayla dikkatli bir ilişki kurduğunu söylüyor. “Sosyal medyanın çirkin ve sapkın yüzünü ele alıyoruz” diyen Jones, aynı zamanda platformu zekice ya da merak uyandıracak bir şeyler paylaşılması gereken bir performans alanı olarak gördüğünü belirtiyor. Brooker da pek farklı sayılmaz. Sosyal medyayı sigara benzeri bir bağımlılık olarak nitelendiren yazar, çok fazla dikkatini dağıttığından ve odaklanması gereken işlerden onu uzaklaştırdığından dert yanıyor. Bilinçli olarak tüm sosyal medya uygulamalarını aynı klasörde toplayarak başlığına “Dikkat Dağıtıcılar” yazan Brooker, sosyal medyayı aynı zamanda sevdiğini de itiraf ediyor. “Ben biraz ‘Geek’ bir insanım. Bilgisayar oyunlarını da severim” diyor.
Bir diğer sorumuz ise popüler gelecek distopyaları üzerineydi. Dünyanın sonunu uzaylılar mı yoksa yapay zeka mı getirecek diye sorduğumuzda Brooker oyunu yapay zekadan yana kullanıyor. Bu ihtimali daha yüksek bulsa da uzaylı ihtimalinin daha heyecan verici olduğunu itiraf etmeden de geri duramıyor. “Eğer Dünya’ya saldırıp yok etmeye başlasalardı, haber kuşağı muhteşem olurdu. Büyük ihtimalle yapay zeka bunu öngöremez ve bir öğleden sonra her şey olup biterdi” diyor. Konu tabii dönüp dolaşıp Black Mirror teknolojilerine geliyor. Bu sefer günümüzdeki hangi teknolojinin Black Mirror teknolojisi gibi olduğunu düşündüklerini soruyoruz. Brooker bu konuda net. “Hemen her şey” diyor sorunun cevabı olarak. İnsanların sürekli e-posta atıp “Şuna bak, adeta Black Mirror’dan fırlamış gibi” yazdığını da iletiyor. Aslında bu çok şaşırtıcı değil, incelemelerde de Black Mirror’ın zaten çoğu zaman günümüz teknolojilerinin fütüristik eleştirileri olduğundan dem vurmuştuk.
Kendilerini gelecekten korumak için ne yaptıklarını sorduğumuzda ise Jones soruyu esprili bir dille alaşağı ediyor ve yüz kremi kullandığını belirtiyor. Öte yandan Brooker kendini kapalı mekanlarla sınırlandırmış. Ancak bir yapay zeka ya da uzaylı istilasına karşı kapalı mekanlarda kalmanın işe yaramayacağını da itiraf ediyor. Bu önlemin onları kandıramayacağını düşünüyor. İkilinin Black Mirror’dan koparıp günümüze getirmek istediği teknoloji ise San Junipero. “90’lar Kaliforniyasında sonuçlarına katlanmak zorunda olmadan fütursuzca takılmak eğlenceli olurdu.” diyen Brooker’ı Jones da onaylıyor. Aynı zamanda farklı zaman dilimleri arasında gezinmenin de çok keyifli olacağını ekliyor.
Kaçınılmaz bir diğer soruysa dizinin yapımcılarının boş zamanlarında ne izlediğiydi. Açıkcası sosyal medyayla arasına mesafe koymaya çalışan Brooker’ın televizyonla fazlasıyla haşır neşir olduğunu duyunca biraz şaşırdık. Komedi izlemeyi daha çok tercih ettiğini belirten Brooker, “Catastrophe“un çok eğlenceli bir dizi olduğunu söylüyor. Son zamanlarda Stranger Things furyasına kendini kaptırmadan duramayan Brooker, Better Call Saul, Mind Hunter, Line of Duty diye dizileri inci gibi sıralıyor. Jones’un da fazlasıyla dizi izlediğini söyleyen Brooker, Game of Thrones ve Narcos gibi popüler televizyon şovlarının da adını anmadan soruyu sonlandırmıyor.
Röportajı ise dizinin teknolojileri üzerine sorduğumuz bir soruyla noktalamak durumunda kalıyoruz. Teknoloji ve cihaz tasarımlarından ağırlıklı olarak Brooker ve Jones’un ilgilendiğini öğrendiğimiz röportajda Brooker, “İşimizin yarısı bu tasarımları yapmak” diyor. Teknoloji firmalarından danışmanlık almadıklarını da ekleyen Brooker, “Hayır tamamen kendi aramızda bir araya gelerek tasarlıyoruz. Tasarımlarımızın gördüğünüz şekilde çalışacağı hissini vermeye çalışıyoruz. Bir bakıma çoğunlukla sadeleştirmekle uğraşıyoruz.” diyor.
Brooker ve Jones ile keyifli sohbetimizi noktaladıktan sonra soramadıklarımız da aklımızda kalmadı değil. Örneğin Black Mirror izledikten sonra insanların etkilenerek “web cam üstünü örtme” gibi çeşitli önlemler aldığı ya da artırılmış gerçekliğe karşı bir tedirginliklerinin oluştuğuna dair duyumlar alıyorduk. Teknoloji şirketlerinden olumsuz bir geri dönüş olup olmadığı merakımızı cezbeden konular arasındaydı. Bir de tabii tüm bu hikayelerin onlara musallat olup olmayacağını düşündükleri de merak ettiklerimizden. Çünkü bazı hikayeler ziyadesiyle korkutucu. Bir de bölüm sıralamaları var. Türkiye’de ve dünya genelinde izleyicilerin 1. sezon 1. bölüme karşı büyük bir önyargı beslediği düşünülünce imkan olsa sezonda yayınlanan bölümlerin sıralamasını değiştirirler miydi merak konusu.
Ancak bu keyifli sohbet sonucu Brooker ve Jones’u daha yakından tanımamızı sağlayan bu özel röportajın videosuna haberin devamından ulaşabilirsiniz.
– Black Mirror 4. sezon incelemesi
– Black Mirror 4. sezon 1. bölüm “U.S.S. Callister” ön incelemesi
– Black Mirror 4. sezon 2. bölüm “Arkangel” ön incelemesi
– Black Mirror 4. sezon 3. bölüm “Crocodile” ön incelemesi
– Black Mirror 4. sezon 4. bölüm “Hang the DJ” ön incelemesi
– Black Mirror 4. sezon 5. bölüm “Metalhead” ön incelemesi
– Black Mirror 4. sezon 6. bölüm “Black Museum” ön incelemesi