BMW i8’in iç tasarımına bakıldığında, dış tasarımda etkisini gösteren yenilikçi tasarım çizgisinin devam ettiğini görüyoruz. Kabini çevreleyen LED aydınlatma, elektrik mavisi emniyet kemerleri, 2 büyük ekran, head-up display, dokunmatik özellikteki iDrive butonu ve sportif koltuklar, iç tasarımda en çok dikkat çeken detaylar arasında yer alıyor. Koltuklar oldukça rahat bir oturma konforu sunuyor. Fakat bu konfora ulaşmak hiç de kolay değil. BMW i8’in belki de en büyük dezavantajı, içine girip çıkarken yaşanan zorluk. Öyle ki bir süre sonra i8’e girip çıkarken kendi stilinizi geliştiriyorsunuz. Anlayacağınız bir mücadele söz konusu. İnip binmek yerine gerçek anlamıyla i8’e girip çıkıyorsunuz. Önce koltuğa oturup daha sonra ayaklarını içeri alabilmek için belinden yana doğru dönenler çoğunlukta.
Özellikle etek giyen bir kadının veya ortalamanın üzerinde kilosu bulunan bir sürücünün BMW i8’e inip binmesi fazlasıyla zahmetli.
Her ne kadar, araçta dört koltuk bulunsa da; küçük bir çocuk için ideal diz mesafesine sahip arka koltuklar, daha çok bagaj görevi görüyor. Şoför arkası koltuğa ise oturmak neredeyse imkansız. Elbette BMW i8 gibi bir otomobilden de, yolcuları için aile arabası konforu beklememek gerekiyor. Özetle; BMW i8’in dış tasarımındaki kışkırtıcı etkinin, iç tasarımda kaybolduğunu söyleyebiliriz.