Christiaan Van Heijst, bir pilot ama aynı zamanda profesyonel bir fotoğrafçı. Kokpitten çektiği gökyüzü fotoğraflarıyla kendine hayran bırakan Heijst, fotoğrafçılık merakı olanlara bildiklerini anlatıyor.
Heijst için her şey 2006’da başlamış. Pilotu olduğu uçağıyla ülke ülke gezerken özellikle gece yolculuklarında gördükleri karşısında çok etkilenen Heijst, kendi gözünden deneyimlediği manzaraları kokpitten kadrajın içine sığdırarak ölümsüzleştirmeye karar vermiş. O zamanlar bir hobi olan fotoğrafçılık, 2011 yılının gelmesiyle birlikte daha da ciddi bir hal almaya başlamış. Fotoğrafçılığa ilk başladığı zamanki kamerasını da bir üst segment modelle değiştiren Heijst, uçmaya ve kokpitten gördüklerini fotoğraflayarak takipçileriyle paylaşmaya devam ediyor. Heijst’in fotoğrafçılık merakı olanların sordukları sorulara birkaç öğretici yanıtı var:
Öncelikle saatte 950 kilometre giden bir taşıtın içinden gördüklerini nasıl net çektiği soruluyor. Heijst, gökyüzü fotoğraflarına şehir ışıkları dahil olduğunda 3 ve 30 saniye arasında değişen shutter süresinden dolayı ışıkların bulanıklaştığını söylüyor. Ancak gökyüzü ve yıldızların hareketli çıkamayacak kadar uzakta olduklarını ekliyor. Fotoğraflardaki bariz netlik farkı bundan dolayı yaşanıyor. Heijst, ayrıca en büyük zorluğu türbülans esnasında ve cama yansıyan kokpit görüntüsü probleminde yaşadığını anlatıyor. Türbülans esnasında yapılabilecek en mantıklı şeyin fotoğraf çekmemek olduğunu söylerken yansımalar için de doğru ışık ve doğru kamera açısı detaylarına dikkat ettiğini belirtiyor.
Şu an Nikon D850 model kamera kullanan fotoğrafçı, kamerayla birlikte üç tane de lens tercih ediyor. Bunlardan biri Nikon 10.5mm f/2.8 fisheye lens, biri geniş açılı Nikon 14-24mm f/2.8 ve sonuncusu da Nikon 24-70mm f/2.8. Heijst’i buraya tıklayarak Instagram’dan takip edebilirsiniz.
Nesli tükenmekte olan hayvanları fotoğraflayan National Geographic fotoğrafçısı Joel Sartore