POST-APOKALİPTİK ESİNTİLER
Borderlands, Vault’un keşfedilmesinden yaklaşık 200 yıl sonra başlıyor. Bu yere Vault denmesinin sebebiyse kapısının sadece her 200 yılda bir açılıyor olması. Haliyle her taraftan ödül avcıları, haydutlar, hırsızlar Pandora gezegenine hücum ediyorlar. Canlandırdığımız karakter de bu kalabalığın arasında elbette ki… Borderlands bir FPS oyunu ancak genel FPS türünden ayrılan birçok özelliği var. Yapımcı ekip Gearbox, oyunun türüne RPG-Shooter diyor. Haksız da sayılmazlar çünkü oyunda yoğun bir şekilde karakter geliştirme elementleri uygulanıyor. Oyunun başında dört karakterden birini seçiyoruz. Her birinin kendine özel yetenekleri ve silahları bulunuyor. Bu karakterler, Soldier, Hunter, Siren, Berserker gibi sınıflardan oluşuyor. Berserker, adından da anlaşılabileceği üzere kaba kuvvet kullanmayı seven bir karakter. Siren daha çok sessiz takılmayı seven ve arka planında hüzünlü bir hikayesi olan bir karakter. Çok ciddi güçlere de sahip aynı zamanda. Hunter ise avcı… Daha çok nişancı tüfekleriyle takılan karakter yakın dövüşte pek etkili değil. Soldier ise tam bir arazi adamı. Askeri taktikleri en iyi uygulayan ortalama bir karakter. Karakterinizi seçtikten sonra oyun tam anlamıyla bir RPG oyununa dönüşüyor ve yolculuğunuz üzerinde karşılaştığınız karakterlerden görevler alarak ilerlemeye başlıyorsunuz. Görevleri yaptıkça da tecrübe puanları kazanıyorsunuz. Ana görevler dışında bazı yan görevler de bulunuyor. Bunları yapmak da epey eğlenceli… Belli silah tipleriyle düşmanları öldürmek ya da bir mesafeyi belli bir zamanda almak gibi görevler de bolca tecrübe puanı kazandırıyor. Her karakter geliştirme oyununda olduğu gibi tecrübe puanlarınızı daha çok yetenek kazanmak için kullanıyorsunuz. Her bir karakterin özel bir yetenek ağacı bulunuyor. Bu yetenek ağaçlarıysa karakterlerin ait oldukları sınıf içinde kendilerine özel yeteneklerinin gelişmesini sağlamakta. Örneğin, Sniper daha iyi nişan alabilir hale geliyor ve yakın dövüşte çok daha etkili olabiliyor. Oyuna ilk başladığınızda sadece iki silah kullanabiliyor olsanız da, ilerledikçe dört silaha kadar çıkabiliyorsunuz. Silahları slotlara koyduğunuz için slot sayınızı artırmanız gerekiyor. Diğer taraftan topladığınız eşyaları kullanmamış olmak koşuluyla tüccarlara satıp para da kazanabiliyorsunuz. Oyunun ilgi çekici özelliklerinden biriyse düşmanlardan düşen silahların ve eşyaların rastgele modelleniyor olması. Oyunun ‘İçerik Yaratım Sistemi’ daha önce pek denk gelmediğimiz bir yöntem ve gerçekten iyi çalışıyor. Bu sistem sayesinde bulduğunuz eşyaların ve silahların özellikleri rastgele ayarlanıyor. Sistem 17 milyonun üzerinden varyasyon uygulayabiliyor. Varın oyun içindeki çeşitliliği siz düşünün.
İÇERİK ÜRETİM SİSTEMİ
Aslına bakarsanız yüzleşeceğiniz düşmanların tipine ve özelliklerine de bu sistem karar veriyor. Düşmanlarınızın size nasıl saldıracağı, hangi konularda güçlü olacakları gibi oyun için çeşitliliği sağlayan konular yine aynı sistem tarafından hazırlanıyor. Oyunun diğer bir ilginç kısmı ise ölüm sistemi… Eğer Bioshock oynamışsanız neyle karşılaşacağınızı daha rahat anlatabilirim sanırım. Ölmek üzere olduğunuz zaman bir düşman öldürebilirseniz ikinci bir şansla ayağa kalkabiliyorsunuz. Aksi takdirde en son geçmiş olduğunuz bir “New-U” istasyonunda tekrar diriliyorsunuz. Elbette paranızın bir kısmını yitirmiş olarak…
HAYATTA KALMAK…
Oyunu tek başınıza oynayabileceğiniz gibi bir arkadaşınızla birlikte yan yana, omuz omuza da oynayabiliyorsunuz. Şayet Ağ üzerinden oynarsanız bu sayı dörde kadar çıkabiliyor. Farklı sınıflardan karakterlerle oynamak inanılmaz derecede keyifli. Oyunun az önce bahsettiğimiz içerik üretim sistemi de oyunun kaç kişi tarafından ve hangi sınıflarla oynandığını algılayarak içeriğin hangi zorlukta hazırlanacağına karar veriyor. Kısacası oyunu nasıl oynarsanız oynayın mutlaka keyif alıyorsunuz.
SEÇİN
GELİŞİN
ARAYIN
OYNAYIN
DÖVÜŞÜN
OYNANABİLİRLİK
-4YILDIZ-
GRAFİK
-4YILDIZ-
EĞLENCE
-4YILDIZ-
SES – MÜZİK
-4YILDIZ-
YAPIMCI
GEARBOX SOFTWARE
DAĞITICI
2K GAMES
PLATFORM
PS3, XBOX 360, PC