Otomotiv tarihini değiştiren W16 efsanesinin son üyesi olacak Bugatti W16 Mistral, önemli revizyonlarla ailenin diğer üyelerinden ayrılacak.
Günümüzde elektrifikasyon sürecine kaçınılmaz bir şekilde giren markalarla birlikte, sokaklarda görmeye alışık olduğumuz pek çok şeye veda etme zorunluluğu önümüzde duruyor. Bu kimi zaman, oluşturulan yeni ürün gamı odağında doğrudan model bazlı olarak karşımıza çıkarken kimi zaman da kaputun altındaki motorlar üzerinde gündeme geliyor. Yakın dönemde V12 ve atmosferik motorlar üzerinden örneklerini gördüğümüz bu vedalara bu kez Bugatti üzerinden W16 dahil oldu. Amerika’da düzenlenen Monterey Week kapsamında tanıtımı gerçekleştirilen Bugatti W16 Mistral, 2005 yılından beridir hayatımızda olan kült motor mimarisinin kullanıldığı son otomobil olarak kayıtlara geçecek.
Veyron ile birlikte sokağa çıktığı ilk günden itibaren otomotiv dünyasındaki dengeleri değiştiren W16, süreç içerisinde ürünler değişse de hep merkezde karşımıza çıktı. Dört adet turbo desteğiyle gelen 8 litrelik makine Veyron ürün gamında Super Sport ile 1.185 beygirlik güç ve 1.250 Nm tork sınırlarını görmüştü. Bu değerlerle 431 km/s’lik hız değerlerini gören Bugatti, rekorları adeta altüst etti. Veyron sonrası tacı devralan Chiron ile birlikte 1.479 beygir güç ve 1.600 Nm tork değerlerini üretir seviyeye getirilen W16 motor, Chiron Super Sport ile 1.600 PS’lik zirvesini gördü. Bugatti bu kez 440 km/s gibi hayal gücünü zorlayan hız değerleriyle adını ilklerle tarihe yazdırdı.
Bu noktada otomobilde yağ soğutma girişlerinin, motor soğutma girişleriyle doğrudan ayrı yapıda tasarlanması da kesinlikle dikkat çekici. Aerodinamik değişimlerin yanında tasarım detayları da çok önemli mesajlar taşıyor. Bu kapsamda ana ışıklandırma grubundaki dörtlü şerit modülü, motordaki dört adet turboya ve aracın dört tekerlekten güç aktarım yeteneğine vurgu yapıyor. Arka tarafta “X” formlu gelen ışıklandırma grubu da, yan bölümdeki havalandırma kanalları ile radyatörler arasındaki işlevsellik için tamamlayıcı bir tasarım formu niteliğinde. Sürücü ve yolcu koltuğunun baş hizasında konumlanan girişlerin de otomobilin geliştirme sürecinin ilk anından itibaren güvenlik tarafındaki işlevsellik önceliğiyle tasarlandığını görüyoruz. Karbon fiber alaşım malzemeden üretilen ve arkaya doğru uzanan bu yapı, olası bir taklalı kazada aracın tüm ağırlığını taşıyabilmesiyle dikkat çekiyor. Kokpitte tercih edilen sarı-siyah renk kombinasyonu ise Ettore Bugatti’nin kendi kişisel araçlarında da tercih ettiği döneme gönderme niteliğinde. Toplamda sadece 99 adet üretileceği açıklanan Bugatti Mistral ile bir araya gelebilmek için için 5 milyon euroluk bir “aşk bedeli” ödenmesi gerekiyor. Araçların tamamının şimdiden satılmış olması ise en az teknik veriler kadar dikkat çekici. Mistral’in ilk örneklerini 2024 yılında sokaklarda göreceğiz.