Bulletstorm incelemesi

01 Haziran 2011 16:32


Bulletstorm’un ardında iki efsanevi ekip var. People Can Fly (Painkiller) ve Epic Games (Gears of War). Zaten Epic, People Can Fly’ı stüdyo olarak satın alıp kendi bünyesine dahil etmişti. Bu iki ekip Bulletstorm’un pazarlama kampanyalarında Call of Duty serisinin üzerine o kadar oynadı ki bir şekilde beklentilerimiz fena halde yükseldi. Elbette ki böylesi bir ekipten kötü bir oyunun geleceğini pek beklemiyorduk ama yine de açık bir kapımız vardı. Ama efsanevi Call of Duty’nin neredeyse tüm dinamikleriyle son derece başarılı bir şekilde dalgasını geçen Duty Calls’u gördükten sonra dedik ki “umarız ne yaptıklarını biliyorlardır.” Bulletstorm karşımıza yağ gibi akan, ciddi anlamda eğlenceli ve değişik bir FPS olarak çıktı. Hani, türünde yeni standartları çizmese de, değişik şeyler denediği ve korkunç eğlenceli olduğu için övgüyü hak ediyor. Oyunun tüm tanıtımlarında “Kill with Skill” diyorlardı. Bunun da hakkını sonuna kadar vermişler. Kesinlikle dümdüz giderek önünüze çıkanları öldürdüğünüz bir oyun değil Bulletstorm.

SADECE SİLAHLA BİTMİYOR
Bulletstorm tüm o karikatür hallerinin yanında bir intikam hikayesini konu alıyor. Kendi çıkar hesapları için ekibini masum sivilleri öldürmek zorunda bırakan General Sarrano’dan intikam almaya çalışan Grayson Hunt ve ekibinin maceralarını konu alıyor Bulletstorm. Ancak bu kez klasik bir FPS oyununun içine eklenmiş zekice manevralarla karşı karşıyayız. Bulletstorm hızla akan, durmayan bir yapıya sahip ve bunu sadece silahlara borçlu değil. Kahramanımızın sol kolunda düşmanları itip çekmeye yarayan kamçı benzeri mekanizma var. Bunu kullanmak oyuna büyük zenginlik katmış. Aynı zamanda düşmanlarınıza tekme de savurabiliyorsunuz. Oyunun “Kill with Skill” dediği nokta da tam olarak burada başlıyor işte. Düşmanlarınızı dümdüz öldürüp giderseniz, size yeni yetenekler ve silahlar kazandıracak puanlardan mahrum kalırsınız. Fakat tüm yeteneklerinizi ve silahlarınızı aynı anda kullanır, hele bunları bir de seriye bağlarsanız puanlar deliler gibi akmaya başlayacaktır. Düşmanları farklı yollarla öldürmenin tek motivasyonu puan kazanmak değil. Bu hareketleri yapmak inanılmaz bir tempo ve eğlence katıyor oyuna. Kamçınızla bir düşmanı havaya kaldırıp ardından pompalı ile darmadağın etmek muazzam bir keyif veriyor. Ya da uçurumun kenarında duran bir düşmana arkadan sinsice yaklaşıp tek bir mermi harcamadan bir tekmeyle aşağı düşüşünü izlemek… Bu noktada oyunun Skillshot özelliğinden bahsetmek gerek. Skillshot, oyunda ne kadar yeni şey denerseniz onlara puan veren sistem. Oyunda yapabilecekleriniz yukarıda anlattıklarımızla sınırlı değil elbette ki. Deneyebileceklerinizin neredeyse sınırı yok. Düşmanları duvarlara çarpmak, daha büyük yaratıkların ağzına atmak, kendinize çekip tekmelemek ve daha bir dolu şey… Bulletstorm çatışma dinamiklerine gerçekten yeni yorumlar getiriyor ve bunları başarıyla uyguluyor. Özellikle bunları yapmaya çalıştığınız sinematik sahnelerde kendinizden geçebiliyorsunuz. Geliştiriciler bu sahneleri yaratırken kesinlikle ellerini korkak alıştırmamışlar. Tüm bunları anlatıp oyundaki sürpriz etkisini kaçırmak istemeyiz ama bir aracın içinde giderken, yanınızdan yuvarlanan dev bir tekerleğin arasından düşmanlara kurşun yağdırmak inanılmaz bir deneyimdi. Ve bu oyunun henüz başında gerçekleşmişti. “Dakika bir, gol bir” derken oyun sizi daha başından öyle bir yakalıyor ki kolay kolay bırakamıyorsunuz. Sinematik sahne yaratımları konusunda Bulletstorm’un eline su dökebilecek pek oyun yok. En az God of War kadar başarılı olduğunu söyleyebiliriz.

TUTMAK, ÇEKMEK, FIRLATMAK
Oyunun grafikleri tek kelimeyle muhteşem. Özellikle çevre tasarımları müthiş bir etki bırakıyor. Yıkılmış, bitmiş çevre tasarımları oyunun görselliğine tavan yaptırırken, bir yandan da uygulayabileceğiniz taktikleri daha çeşitli bir hale getiriyor. Bu noktada grafik tasarımın görsel olarak olduğu kadar oyunun oynanabilirliğine de müthiş katkı sağladığını görüyoruz. Bu ikisi birleştiği zaman oyundaki çizgisellik kırılıyor ve taktiksel esneklik tavan yapıyor. Düşmanları binanın içine atıp binayı yıkmak, giden bir aracı patlatıp düşmanların arasına salmak gibi aklınıza gelebilecek her şeyi deneyebiliyorsunuz ve açıkçası oyunun en güçlü olduğu alan da bu.

GİDEN ARABADAN ATLANIR MI?
Bu noktada oyuna bir eleştiri getirmemiz gerekiyor. Bir şekilde “Duty Calls” gibi FPS klişeleriyle dalga geçen bir oyunun bunca FPS klişesine düşüyor olması da oldukça ironik. Tam da beklenen anda çıkan düşmanlar, gidilemeyen bölümler, az önce açık olan kapıların kendiliğinden kapanıyor olması, kısacası geliştiricilerin sizi sınırlandırmak için son derece kolay nedenlere başvurması oyun adına büyük bir eksi. Hani, bir şekilde FPS türüne sağlam yorumlar getirmiş Call of Duty serisiyle bu kadar dalga geçilmemiş olsaydı hoş görebilirdik ancak bu noktada Bulletstorm beklentilerimizin oldukça altında kalmış.

BUNU BİRLİKTE OYNAMAYALIM
Diğer yandan multiplayer seçeneklerse olabileceklerinin yarısı kadar bile olamamış. O denli kötü tasarlanmış haritalar ve az sayıda seçeneğe rastlıyoruz ki oyunun bir Battlefield ya da Call of Duty ile multiplayer alanında kıyaslanması mümkün değil. Bu da oyunun hanesine bir eksi olarak yazılıyor. Bulletstorm FPS hayranlarının son derece memnun kalacakları bir oyun. İnanılmaz sinematik sahneleri, esnek oyun yapısı Bulletstorm’u türünün iyi bir örneği haline getiriyor. Tek dileğimiz bir yamayla multiplayer seçeneğindeki hataların giderilmesi. Onun dışında Bulletstorm kesinlikle tavsiyemizdir.

► Detaylar ve puan tablosu sayfa 2‘de

Sayfa: 1 2

Paylaş