Celeste’yi muadillerinden ayıran bir diğer önemli özelliği de, tamamen acımasızlıktan beslenen aksiyon dolu bölümlere sahip bir platform oyunu olmakla birlikte, aynı zamanda hiç de yabana atılmayacak bir senaryoyu bünyesinde barındırması diyebiliriz. Ana karakterimiz Madeline, gündelik hayatın keşmekeşi içinde depresyon ve gelecek kaygısı yaşayan bir hanım kızımız. Toplumca normalleştirilmiş bu kaotik ortamdan kaçmak için Celeste Dağı’na doğru bir nevi kendini bulma, sorunlarıyla yüzleşme yolculuğuna çıkıyor. Bu yolculuk sırasında da hem pek çok engelle hem de farklı sebeplerle orada bulunan diğer karakterlerle karşılaşıyor. Oyunun hikayesi tabii ki merkezde yer almıyor ancak yapımcı ekip bu herkes tarafından kolayca empati kurulabilecek ciddi konuyu son derece ustalıkla ele almayı başarmış. Bölümler arası diyaloglarla yansıtılan Madeline’in içsel mücadelesi son derece akıcı bir şekilde oyuncuya aktarılabilmiş. Daha da güzeli ise; Celeste Dağı’nda karşımıza çıkan her bir bölümün aslında Madeline’in kaçmaya çalıştığı sorunların metaforları şeklinde bir yansımaya sahip olması. Kolayca anlaşılmayan bu metaforları eğer biraz kendinizi oyunun hikayesine kaptırırsanız sizler de rahatlıkla yakalayabilirsiniz.