Ama sen çok güzelsin! Ubisoft belki büyük oyunlarıyla devamlı gözümüze çarpıyor olabilir. Her sene kafamıza bir AssassIn’s Creed atarken, bir yandan da Watch_Dogs gibi dev oyunlara yönelebiliyor. Ancak onu güzel kılan, tüm bunların arasında Child of Light gibi minimal başyapıtlara da zaman ayırabiliyor olması
Büyük bütçeli, üzerinde yüzlerce kişinin çalıştığı oyunların arasından sıyrılıp koca seneye damgasını vuran mütevazı oyunlara bayılıyoruz. En son 2012 yılında Journey bunu gerçekleştirmişti.
Elbette bu seviyeye yaklaşan çok oyun gördük yakın zamanda. Braid, Hotline Miami, Bastion vb. yapımlar, büyük abilerinin yanında fazla ses çıkarmadan isimlerinden oldukça söz ettirmeyi başarmışlardı. Ancak Journey bunu bir tık öteye taşıdı. Sadece beğenilmedi, pek çok otorite tarafından yılın oyunu olarak gösterildi. Basitlik ve sadeliğin dibe vurduğu, oldukça sıradan görünen bir oyunun Dishonored, Borderlands 2, Diablo 3, The Walking Dead gibi oyunların çıktığı bir senede bu payeyi alması elbette şaşırtıcıydı. Ancak bu romantik bir yaklaşım değil, en iyi olabilmek için illa ki çok büyük olmanın gerekmediğini gösteren bir gerçekti. Tıpkı Child of Light’ın şu an benzer bir gerçekliği ortaya koyması gibi.
Child of Light
► GİRİŞ
► TABLODAN FIRLAMIŞCASINA
► HEPSİNDEN BİRAZ
► DETAYLAR
► PUANLAMA