Death Stranding incelemesi
BU NASIL BİR HAYAL GÜCÜ?
Oyunun hikayesi ile ilgili düşüncelerimizi en başta bir aradan çıkaralım; Death Stranding, Kojima standartlarına yakışır muazzam bir hikaye sunumuna, mükemmel oyunculardan oluşan kadrosunun (Norman Reedus, Mads Mikkelsen, Lea Seydoux, Tommie Earl Jenkins, Troy Baker ve daha niceleri) hakkını verdiği enfes karakter performanslarına ve tüm bunlara kontrast oluşturacak düzeyde hayal kırıklığı yaratan bir hikayeye sahip. Bu cümleyi kurarken bizler de büyük üzüntü yaşıyoruz ancak oyunun finalinde hikayenin bağlandığı noktayı gördüğümüzde hissettiğimiz üzüntünün yanında bu hiçbir şey. Sunumun ve karakter performanslarının mükemmel düzeyde olması durumu daha acıklı bir hale getiriyor. Çünkü oyun boyunca, Kojima’nın alışıldık gizemli anlatım teknikleriyle büyük büyük olaylara tanıklık ediyorsunuz. Tamamen kendi kurallarına sahip olarak yaratılmış distopik bir dünyanın başından geçenler hakkında son derece derin diyaloglar, kapsamlı, açıklayıcı dökümanlar ve hayal gücünün sınırlarını zorlayacak düzeyde şaşırtıcı olaylar sunuluyor. Sağlanan içerik tatmin de ediyor açıkçası. Kojima’nın ne yapmak istediğini, nasıl yapmak istediği ve ne anlatmak istediğini çok iyi bir şekilde anlıyorsunuz finale geldiğinizde. Hayal gücüne mutlak surette bir şapka da çıkarıyorsunuz ancak bu hayal gücünün ulaştığı sonuç tadınızı kaçırıyor. En azından bizim kaçırdı, bir hikayenin kalitesi ve hissettirdikleri oldukça subjektif bir durum olduğundan bunun nihai kararını verecek olan sizlersiniz. Eğer bizler gibi; “Eh ama yani bu mudur gerçekten?” demezseniz ve hikayeden zevk alırsanız finalde verdiğimiz puanı rahatlıkla 1-2 seviye yukarı çekebilirsiniz nezdinizde.
YEPYENİ BİR TÜR
Bizim hikaye ile ilgili söyleyeceklerimiz bu kadar çünkü spoiler vermeden “şu nedenden dolayı hayal kırıklığına uğradık” açıklamasını yapmamız mümkün değil. Yalnızca temasından dem vurabiliriz belki. Çoğu kişinin de bu çıkarımı çoktan yaptığı gibi Death Stranding’in öyküsünün temelinde “ölüm” yatıyor ve buradan katman katman şekilleniyor. Güzel tema, güzel yaklaşımlar, kötü sonuç… Neyse, derinlemesine konuşamayacağımız kısım için yeterince karakter harcadık. Şimdi gelin çok daha rahat konuşabileceğimiz oynanış tarafına bakalım. Bildiğiniz üzere Kojima kendi oyun türünü yaratmayı seven bir yapımcı. Ve eğer takip ettiyseniz Death Stranding ile birlikte de yeni bir tür yarattığını iddia etmekten çekinmedi. “Strand Game” adını verdiği ve kimsenin bir şey anlamadığı bu yeni türün karşılığını oyunda bulduğumuzu rahatlıkla söyleyebiliriz. Death Stranding; bugüne kadar oynadığımız hiçbir oyuna benzemiyor ama bu tamamen iyi bir şey demek değil. Bir noktada hikaye için söylediklerimizin benzerini burada da dile getireceğiz ne yazık ki.