Death Stranding incelemesi
ZAMANINDA GELEN KARGO
Eğer hala bilmiyorsanız evet, Death Stranding bir kargoculuk güzellemesi. Uzun süre insanlar bunu şaka olarak dile getirdiler ancak oyunun tamamında yaptığınız şey bu. Karakterimiz A noktasından siparişleri alan ve zorlu engellere göğüs gererek B noktasına ulaştırmaya çalışan bir taşıyıcı. Ve ister inanın ister inanmayın, oyunda “neredeyse” başka hiçbir şey yapmıyorsunuz. Bu denli tekdüze görünen bir yapıyı uzun uzun oynatabilmek için yepyeni bir yaklaşım getirmek gerekiyor tabii oynanışa. Bunu sağlamak için de zorluk ve mücadele mikro ölçeğe indirilerek sadeleştirilmiş. Bu oyundaki en büyük mücadeleniz yürüyebilmek olacak! Kojima, o kargoyu nasıl taşıyacağınızı ve nasıl götüreceğinizi inanılmaz detaylı bir yapı içine yerleştirmiş. Her kargonun sahip olduğu bir ağırlık ve kapladığı bir alan var. Bu paketleri sırtınıza, omuz ve bacaklarınızdaki bölmelere ve ceplere yerleştiriyorsunuz. Karakterinizin taşıyabileceği ağırlık sınırlı ancak gideceğiniz mesafeler de uzun. Ne kadarını alacaksınız? Nasıl yerleştireceksiniz? Nelerden fedakarlık edeceksiniz? Tüm bunlar oyundaki temel kaygılarınız olacak. Nasıl ki MGS 5’te görev öncesi planlama yapıyor ve finalde puanlama alıyorduysanız, burada da kargolarınız için bir planlama yapacak ve görev sonunda sürat, kargo durumu ve içeriği kapsamında puan elde edeceksiniz.
YÜRÜYELİM ARKADAŞLAR
Yürüyeceksin sevgili oyuncu, hem de çok fazla yürüyeceksin. Dağ, bayır, nehir demeden yürüyeceksin. Hatta Amerika’nın bir ucundan diğer ucuna yürüyeceksin. Ve bunca engeli aşmak için bazı ekipmanlara ihtiyaç duyacaksın. Yeri gelecek bir nehri aşmak için iki taş arasına merdiven yerleştirmen, yeri gelecek yol inşa etmek için kilolarca yapı malzemesini sırtlanmak gerekecek. Yürüdükçe botların yıpranacak, yanında yedek bir bot taşıman gerekecek. Yağan yağmurlar kargona zarar verecek, koruyucu sprey taşıman gerekecek. Buradaki mikro yönetimi görebiliyor musunuz? İhtiyacınız olan çok şey ve götürmeniz gereken paketler var, bir şeyleri feda etmek zorundasınız. Ya da çok çok çok fazla yürümek durumundasınız (Alternatif ulaşım yolları açılacak zaman içinde ama bu yürümenize engel olmayacak). Başlarda tüm bu yaratıcı fikirlere çok coşacaksınız ancak 20 saat yürüdükten sonra içiniz sıkılmaya başlayacak. Çünkü burası ölü bir dünya ve yürüdüğünüz yollarda keşfedecek bir şey de yok. Bizler oyunu oynarken Kojima’nın yaratıcı fikirlerine büyük saygı duyduk ancak bir yerden sonra da çok sıkıldık. Neyse ki oyundaki manzaralar o kadar iyi ki, yani o kadar iyi ki, en sıkıldığınız anda bile içinizi ısıtmayı başarıyor…
DUYGULARIMIZ ALLAK BULLAK OLDU
Oyunun çevrim içi özellikleri kullanım şekli de çok dahiyane. Paketleri taşıdığınız her bölgeyi bir “ağa” bağlıyorsunuz ve ağa bağlanınca diğer taşıyıcıların bıraktığı yapıları da görünür kılıyorsunuz. Başka bir oyuncunun inşa ettiği köprüden geçerken beğeni bırakmayı unutmayın deriz. Ne yazık ki iki sayfada anlatılması çok zor bir oyun Death Stranding ancak fikrimiz büyük ölçüde anlaşılmıştır sanıyoruz ki. Çok yaratıcı fikirleri olan, sık sık şaşırtan, müzikleriyle kalpleri ısıtan ve sonuçta hayal kırıklığı hissettiren bir eser yaratmış Kojima üstat bizler için…