Aynı ay içinde Sekiro ve Devil May Cry 5 gibi birbiriyle taban tabana zıt iki oyunu oynamak oldukça ilginç bir deneyim. Bir tarafta oturaklı, her dövüşü sabır ve plan gerektiren bir oyun oynarken, DMC’de ise hiçbir şeyi umursamaksızın şevkle ölüm yağdırdığınız bir kaos ortamına gireceksiniz Devil May Cry ismi 2001 yılında hayatımıza girdiğinden beri ondan ne beklememiz gerektiğini çok iyi biliyoruz. Bu o; “Acaba tüm bunları hangi amaçla yapıyoruz?” diye sorma ihtiyacı duyduğunuz yapımlardan biri değil. Çok merak ederseniz arkada kendine yetecek kadar bir hikayesi var elbette ancak günün sonunda karşınıza çıkacak her şeytani yaratığı yok etmekten fazlası umurunuzda olmayacak. Çünkü Devil May Cry bu işi o kadar iyi yapıyor ki, neredeyse öldürmeyi bir sanat formu haline getiriyor. Yaratıkların arasına daldığınızda devreye giren müzikle birlikte, ekrandaki kaosun mimarı olarak kılıç ve mermilerinizi peşi sıra devreye sokuyorsunuz. Zaten oyun da tüm bunları neden değil, nasıl yaptığınıza daha önem verdiğini ekrana eklediği kombo metresi ile belli ediyor. O yaratıkları herkes kesebilir, ancak S rank alarak paramparça edebildiniz mi önemli olan bu oluyor. Devil May Cry’da her şey imajda bitiyor… İMAJ HER ŞEYDİR Devil May Cry 5, arada çıkan ve iyi bir oyun olmasına rağmen zihnimizdeki Dante’yi çapsız bir sokak serserisine dönüştürdüğü için tatsız hatırladığımız DmC’yi yok sayarak ana seriye dönüş yapıyor. İlahi Komedya’nın buradaki yansıması olan ve seriyi sevme sebebimiz Dante ile birlikte, dördüncü oyunda hayatımıza giren asi çocuk Nero tekrardan bizlerle. Ancak bu kez yeni bir karakterimiz daha var. Arka planı gizemli ve her an sırtımızdan bıçaklayabilecek gibi duran V’nin de katılımıyla birlikte üç farklı oynanabilir karakter kataloğuna sahip oluyor oyun. Başlangıç kısmı bildiğimiz gibi; her yerde şeytani yaratıklar var. Bir tanesi gereğinden fazla büyük ve doğal olarak da oldukça güçlü. Bizler de onunla savaşmak için inine girip günü kurtarmaya çalışıyoruz. Ancak işler elbette beklenildiği gibi gitmiyor ve Dante içeride kalırken, Nero ve V kuyruklarını kıstırıp kaçmak zorunda kalıyor. Bundan sonraki her şey yaratıkları yok edip Dante’yi kurtarmak üzerine kurgulanmış durumda. Merak etmeyin, Dante ile de bol bol yaratık kesme imkanı yakalayacaksınız ama yolculuğumuza önce Nero ile başlıyoruz. Aslında burada oldukça güzel bir denge tutturmuş yapımcılar; Dante tamamen serinin eski fanatiklerini mutlu edecek dövüş stili ve özelliklerine sahip. V ise yeni eklenen bir karakter olarak, 2019 yılının yeni nesil oyunculuk alışkanlıklarını ve kültürel ögelerini bünyesinde barındırıyor. Nero ise adeta bir İstanbul, tam bir kültür mozaiği. Her iki tarafa da dokunarak, her tarz oyuncuya hitap edebiliyor. Nero’nun eski oyunda sahip olduğu Devil Bringer, yerini değiştirilebilir protez bir kol olan Devil Breakers’a bırakıyor (Bu sıralar da herkes takıp çıkarılabilen kola takmış durumda). Her ne kadar kulağa klişe gelse de, her biri farklı özelliklere sahip olan bu kollar dövüş çeşitliliğini muazzam bir seviyeye çıkarıyor. FARKLI ALTERNATİFLER Her bölüm başında, sayısı sonradan artmakla birlikte belirli adet Devil Breaker kolu seçiyorsunuz envanteriniz için. Bu kolların yapabildikleri ve etkileri büyük değişkenlik gösteriyor. Kimisi düşmanı sersemleten şok dalgası yayıyor, ötekisi önüne çıkanı yere seren güçlü bir yumruk fırlatıyor. Hatta oyunda MegaMan kolu bile bulunuyor. İşte bu seçenekleri bölüm başında, belirli bir sırada envanterinize diziyorsunuz. Bu sıra önemli çünkü bölüm içinde değiştirme imkanınız bulunmuyor. Eğer karşılaştığınız durumlar farklı bir kolu gerektiriyorsa, hazırda kullanmakta olduğunuzu patlatıp diğerine geçmek durumundasınız. Neyse ki bölüm içinde düşmanlarda da farklı kol seçenekleri düşüyor da (cümlenin saçmalığına takılmayın) onları alarak ihtiyacınıza göre sıralamayı revize edebiliyorsunuz. Ayrıca her kol fazla kullanılırsa veya darbe alırsa kırılıyor. Tüm bu önceden planlama, parçalanabilir olma ve oynanış sistemine uygunluk gibi etmenler Nero’yu kullanması oldukça eğlenceli bir karakter haline getiriyor. Ancak seçenekler arasında en iyisi olabilmesi o kadar da kolay değil. V VE GETİRDİKLERİ Seriye yeni katılan ve her an Kadıköy Rexx önünde arkadaşlarıyla buluşabilecekmiş gibi görünen V ise DMC alışkanlıklarımızı bozarak oyuna dahil oluyor. Bir kere eline kılıç alıp sağa sola atlamıyor olması bile onu diğer karakterlerden farklı bir noktaya koyuyor. Daha ziyade uzaktan işini halletmeyi tercih eden V, gölgelerden gelen yaratıkları kullanarak düşmanlarına korku salıyor. Kontrolünde bir adet Shadow isminde panter, bir de Griffon isimli kuş bulunuyor. Shadow’u birebir saldırılar için düşmanın kucağına salarken, Griffon ise ölümü gökten yağdırmayı seçiyor. Bu ikisinin dışında bir de kısa kullanımlık ama etkisi muazzam Nightmare isminde dev bir yaratığı daha bulunmakta. Her yaratığının da ayrı ayrı sağlık barı bulunan V, eğer hayvanları dövüş sırasında ölürse tekrardan canlanmalarını beklerken saldırılara açık hale geliyor. Açıkçası düşmanın üzerine kontrolümüz altındaki hayvanları salmak her zaman keyifli bir mekanik olmuştur. V için de durum farklı değil. Kesinlikle eğlenceli ve göze de çok hoş görünüyor. Ancak DMC gibi kombo sayısının kritik olduğu ve her saldırıyı kontrollü bir şekilde gerçekleştirebilmenin önem arz ettiği bir yapımda, çoğu zaman amaçladığımızın dışındaki düşmanlara saldıran bu arkadaşlar nedeniyle V’yi kullanmak kulağa geldiği kadar etkili olamayabiliyor. Düşünce ve görünüşte iyi, eylemde sorunlu bir dostumuz olmuş kendisi. DANTE DEDİĞİN BÖYLE OLUR Ve geliyoruz hepimiz için asıl önemli kişi olan Dante’ye. Dante aslında bildiğimizden çok farklı değil. Saçma sapan yeteneklerle kendisini bozmuyor. Her zaman olduğu gibi sorun anında kılıcı ve silahlarına sarılan Dante, tartışmasız dövüş mekaniklerinde en fazla yaratıcılığı bünyesinde toplayan isim oluyor. Dört farklı dövüş sistemine sahip olması ve bu kez birden fazla yakın saldırı ve silah seçeneğini envanterine ekleyebilmesi sayesinde yapabileceklerinizin neredeyse bir sınırı bulunmuyor. Eğer Devil May Cry’ı yalnızca yaratıkları kesip yolunuza devam ederek değil, aynı zamanda o yaratıkları ne kadar artistik bir şekilde kestiğinizi umursayarak da oynuyorsanız tercihiniz muhakkak ki Dante olmalı. Sağ üstteki kombo barını bu denli stilistik bir şekilde üst seviyelere taşımak hiç bu kadar eğlenceli olmamıştı. Ne yazık ki Dante’ye kavuşmanız biraz zaman alıyor ve ille de Dante diyenlerin önce bir süre Nero ve V ile zaman geçirmesi gerekiyor. Yine de bu hikaye gelişimi tüm karakterlere alışabilmek için güzel dengelenmiş diyebiliriz. DMC için gerçekten de kullanabileceğimiz karakterler ve onların yaratıklarla nasıl uğraştıkları dışında konuşacak çok fazla bir şey bulunmuyor. Bol düşman, keyifli ve çeşitlilik gösteren boss dövüşleri ve soluksuz aksiyon. STANDARDI BOZMUYOR Devil May Cry her zaman kaliteyi üst seviyede tutmayı başarmış bir seri olmuştur. Köşeye itilen DmC bile kalite bazında rüştünü ispat edebilmiş bir yapımdı. DMC 5 de bu konuda bir istisna değil. Bu tarz bir oyunu oynarken ne beklersiniz bilemiyoruz ama çok eğlenebilmek isteyenler aradıklarını bulacaklar. Sırf bildiğimiz Dante’ye yeniden kavuşmak için bile oynanır. DETAYLAR Nero’nun kopan kolu yerine envaiçeşit özelliğe sahip protez kol takabiliyorsunuz. Kimisi savunma, kimisi de saldırı özellikli olan bu kollar oynayış şeklinizi de etkiliyor. Beşinci oyunla birlikte seriye katılan V enteresan bir karakter. Güvenilmez olduğu kadar kontrolü altındaki panter ve kuş gibi canlılar nedeniyle karizmatik de aynı zamanda. Dante’nin yüzünden yılların etkileri okunabiliyor. Ancak bu yaşlanmış hali bile, DmC’de gördüğümüz dayak arsızı zıpçıktıdan kat ve kat iyidir elbette. Devil May Cry 5 ’te co-op özelliği de bulunuyor. Örneğin herhangi bir boss dövüşünde arkadaşınız kullanmadığınız diğer karakterlerden birini alarak yardımınıza koşabilir. PUANLAMA