Bir zamanlar sayısız seçeneğe sahip olan ve özellikle ColIn McRae ismini mühür gibi zihinlere kazıyan ralli oyunları, bugün neredeyse Drt serisinin tekeline kalmış durumda. Enteresan olan bundan şikayet etmek için bir sebebimizin bulunmaması çünkü hala bu işi çok iyi yapıyorlar. Yarış simülasyonlarıyla bazı alıp veremediklerimiz var. Bu işin fanatikleri olduğunu çok iyi biliyoruz elbette ancak genel oyuncu profili için baktığımızda, bir noktadan sonra oldukça tekdüze hale gelen ve monotonlaşan bir oyun türü bu. Arcade türü yarış oyunlarının daha büyük kitlelerce oynanmasının en temel sebebi de bu zaten. Lakin bu gerçeklik içinde dahi, ralli simülasyonlarını bir kenara ayırmak gerekiyor sanki. Bu yarış türünün ruhu ve pistlerin tarzı gereği, eğlenceyi en uzun süreli olarak bünyesinde korumayı başarabilen simülasyon türü olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Dümdüz yollarda gitmek yerine toprak, çamur, kar, su birikintisi ve benzeri pek çok değişkeniyle, sürekli olarak kendi içinde farklılık yaratabilen bir yarış türü ralli. Bu söylediklerimize Forza’da yüzlerce saat direksiyon seti arkasında antrenman yaparak yarışlara katılanlar muhakkak ki karşı çıkacaktır lakin, biz gönlümüzü ralliye kaptırdık bir kere, elden ne gelir? NE OLURSAN OL GEL Rallinin doğası gereği arcade tarzına en yakın simülasyon olması, onu hiçbir şekilde kolaylaştırmıyor pek tabii. Aksine söz konusu yarış içi çeşitliliğin beraberinde getirdiği tahmin edilemezlik, yetenekleriniz kadar yardımcı pilotunuza da güvenmenizi gerektiriyor. Dirt 4, yukarıda saydığımız tüm elementleri bir seviye yukarı taşıyan bir oyun. İlk olarak, hem arcade hem de simülasyon oyuncularını tavlayabilmek gibi son derece zor bir görevi kendine misyon ediniyor. Oyun, başladığınızda hangi tarzı tercih ettiğinizi soruyor. Eğer “Gamer” seçeneğini seçerseniz (Bizim de içinde yer aldığımız genel kitleyi işaret ediyor burası), Dirt 4 çok daha affedici bir oyun haline geliyor. Yoldan çıkmak, spin atmak, hava koşullarının zorlama derecesi gibi her unsur çok daha kabul edilebilir bir seviyeye çekiliyor. Eğer imkan olsa yarın pilot olarak ralliye başlama gayesine sahip biri değilseniz ve yalnızca oyunun sunduğu heyecandan keyif almak istiyorsanız, bu tarz kesinlikle size daha çok hitap edecek demektir. Ha yok, ben bu direksiyon setini boşuna almadım, elim viteste o pistlerin tozunu en gerçekçi deneyimle atacağım diyorsanız da, “simülasyon” tarzını seçmek tamamen elinizde. Yalan olmasın, bugüne kadar herhangi bir ralli aracının direksiyonunun arkasına oturmuş ve dağ yamaçlarında tekerlek kaydırmışlığımız yok. O nedenle simülasyon tarafının gerçeğe ne kadar yakın olduğunu değerlendirmemiz de mümkün değil. Ancak bu seçenekte o kadar çok ince ayar imkanı ekleniyor ki, gerçeğe son derece yakın bir sürüş imkanının sağlandığını tahmin etmekte zorlanmıyoruz. Ha bizim gibi genel oyuncu kümesinde yer alan insanlar bile simülasyon türünde sayısız zafer kazandıysa, biz yine de bu gerçekliği biraz sorgulama taraftarıyız aslına bakarsanız. SINIRSIZ PİST İMKANI Oyunun bir üst seviyeye çıkardığı bir diğer durumsa, rallinin taşıdığı tahmin edilemezlik kısmında kendini gösteriyor. Her ne kadar pistler karmaşık ve sürprizlerle dolu olsa da, aynı pistte tekrar tekrar oynadığınızda bir noktadan sonra yardımcı pilotunuza göre değil, hafızanıza göre hareket etmeye başlıyorsunuz. Bu da rallinin doğasında yer alan heyecanı biraz silikleştiren bir durum bize soracak olursanız. Dirt 4 bu soruna, “Your Stage” özelliği ile çözüm getiriyor. Sanki çok basit bir özellikmiş gibi konuşuyoruz ama aslında yarış oyunları için büyük bir adım bu. Düşünün ki pistin sürmesini istediğiniz süresini, konumunu, saat dilimini, hava türünü seçiyorsunuz ve oyun buna yönelik bir pist ortaya çıkarıyor. Arzu ettiğiniz değişkenlere göre, teoride sayısız pist seçeneğine sahip olduğunuz anlamına geliyor bu. Deneyimledikten sonra gördük ki, basit bir iki detayı değiştirip yeni pist diye oyuncuya yedirmeye çalışmıyor oyun. Gerçekten değişiyor pistler ve bu da heyecanın devamlı üst seviyede kalmasını sağlıyor. RALLİDEN BAŞKA NE VAR? Oyun modlarına baktığımızda, ralli doğal olarak her şeyin merkezinde yer alıyor. Ancak seçenekleriniz bununla sınırlı değil. Bizim de izlemekten büyük keyif aldığımız Rallycross seçeneğinde, diğer yarışçılarla birlikte tampon tampona bir mücadeleye girişiyorsunuz. Tampon tampona derken kesinlikle mübalağa yapmıyoruz. Bu yarış türünde pistler o kadar kısadır ve araçlar birbirine o kadar yakın gider ki, sürekli bir temas hali kaçınılmazdır. Zamana karşı verilen mücadelelerden ziyade, bu tarz çekişmelerin yaşandığı Rallycross modu bizim birazcık daha hoşumuza gitti açıkçası. Benzer bir mücadele, buggy tarzı araçlarla engebeli yollarda kapıştığınız Landrush modunda da var ancak buranın kalitesi, Rallycross seviyesinde değil ne yazık ki. Bunun en temel sebebi de kullanılan araçlar hiç kuşkusuz. Yine de hoplaya zıplaya yaşanan birincilik mücadelelerinin de oyunda yer alması, içerik çeşitliliği sunabilmesi adına önemli bir detay. Lakin tüm bu modlara rağmen zamanınızı en çok yiyecek kısım tabii ki kariyer olacak. Yavaş yavaş yükselecek, yeni araçlar elde edecek, yeni personeller alacak, garajınızı genişletecek ve hatta alım-satım yaparak finansal dengeyi tutturmaya çalışacaksınız. Her Dirt oyununda olduğu gibi, kariyer modu yine oldukça başarılı bir şekilde ele alınmış. RALLİYE GİRİŞ: 101 İlginç bir şekilde, Dirt 4 grafiksel anlamda bizleri hayal kırıklığına uğrattı. Hatta öyle ki, bundan iki yıl önce çıkmış olan Dirt Rally’nin bu oyundan daha güzel göründüğünü bile söyleyebiliriz. Dirt 4, yarış oyunlarının artık neredeyse kusursuza yakın bir şekilde ortaya koyabildiği yansımalar ve ışıklandırmalar konusunda rakiplerinin oldukça gerisinde bir oyun. Kötü değil ancak alıştığımız standartların altında. Bunun yanında yol tutuşu olsun, araç ağırlıklarının daha gerçekçi hissettirmesi olsun, her türlü sesin muazzam bir şekilde yansıtılması olsun, kendi takımınızı ve ekibinizi kurabilme imkanı olsun, araç geliştirme özelliklerinin yüksek seviyelere getirilmesi olsun, Dirt Rally’nin üzerinde bir oyun var karşımızda. Paragrafın başından kaynaklı olarak olumsuz bir görüşe sahipmişiz gibi düşünmüş olabilirsiniz ancak, Dirt 4 şimdiye dek yapılmış en iyi ralli oyunu olmuş kesinlikle. Hiçbir şey için olmasa bile, ilk kez oynayacakların ağlamasına sebep olan öğrenme eğrisini hemen hemen sıfıra indiren kusursuz Dirt Academy kısmı için bile şapka çıkarmak gerekir. Bu bölüm sayesinde oyunda yer alan her özelliği, adam akıllı eğitimler eşliğinde öğrenebiliyorsunuz. CODEMASTERS BU İŞİ BİLİYOR Şu bir gerçek ki; Dirt 4’ten alacağınız keyif, onu nasıl oynadığınızla oldukça ilişkili bir durum. İyi bir direksiyon ve pedal seti, yaşayacağınız deneyimi bambaşka noktalara getirebiliyor. Ancak “gamer” modu ile ortalama oyuncuyu da mutlu etmesi ve bünyesinde herkese göre bir şeyler barındırmasıyla Dirt 4 kalbimizi çalmayı başardı. Sanıyoruz ki Codemasters daha iyisini yapana kadar, elde edebileceğiniz en iyi ralli oyunu olacak. DETAYLAR Her ne kadar oyunun grafiklerinden şikayetçi olsak da, yarışlar sırasında ne zaman sis devreye girse etkilenmeden yapamadık. Yolu dahi görmeden yarışmak çok ayrı bir keyif. Birbirinden farklı onca pistte en iyi zamanı yapmaya çalışmak iyi güzel de, o da bir yere kadar. Rallycross modunun sunduğu bu yakın mücadele bambaşka bir heyecan sunuyor. Tamamen sizin tercihlerinize göre oluşturulan sınırsız sayıdaki rastgele pistler tür için büyük bir yenilik. Yarattığınız pisti çok beğenirseniz bunu herkesle paylaşabiliyorsunuz üstelik. Ralli oyunları zordur, hele bir de simülasyon türündelerse. Dirt Academy, bu zorluğu büyük oranda ortadan kaldırıyor. İlk defa gelenler buraya uğramadan sakın yarışlara katılmasın. PUANLAMA