Bir zamanlar sayısız seçeneğe sahip olan ve özellikle ColIn McRae ismini mühür gibi zihinlere kazıyan ralli oyunları, bugün neredeyse Drt serisinin tekeline kalmış durumda. Enteresan olan bundan şikayet etmek için bir sebebimizin bulunmaması çünkü hala bu işi çok iyi yapıyorlar.
Yarış simülasyonlarıyla bazı alıp veremediklerimiz var. Bu işin fanatikleri olduğunu çok iyi biliyoruz elbette ancak genel oyuncu profili için baktığımızda, bir noktadan sonra oldukça tekdüze hale gelen ve monotonlaşan bir oyun türü bu. Arcade türü yarış oyunlarının daha büyük kitlelerce oynanmasının en temel sebebi de bu zaten.
Lakin bu gerçeklik içinde dahi, ralli simülasyonlarını bir kenara ayırmak gerekiyor sanki. Bu yarış türünün ruhu ve pistlerin tarzı gereği, eğlenceyi en uzun süreli olarak bünyesinde korumayı başarabilen simülasyon türü olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Dümdüz yollarda gitmek yerine toprak, çamur, kar, su birikintisi ve benzeri pek çok değişkeniyle, sürekli olarak kendi içinde farklılık yaratabilen bir yarış türü ralli. Bu söylediklerimize Forza’da yüzlerce saat direksiyon seti arkasında antrenman yaparak yarışlara katılanlar muhakkak ki karşı çıkacaktır lakin, biz gönlümüzü ralliye kaptırdık bir kere, elden ne gelir?