Nisan ayında YouTube‘un reklam verenlerle yaşadığı kriz ve sonuçlara yönelik bir yazı hazırlamıştık. Görünen o ki kriz büyüyerek devam ediyor.
Asıl habere geçmeden önce sizi biraz geçmişe götürelim. Şubat ayında YouTube’un ortasına adeta bir bomba düştü. PewDiePie, internet üzerinde insanların çok komik meblağlar karşılığında sorgusuz sualsiz hemen her şeyi yapabileceğini göstermek için ırkçı bir istekte bulundu. Karşı taraftaki kullanıcı bu isteğini yerine getirdi ve bu video içerik platformdaki yerini aldı. Hemen ardından Wall Street Journal (WSJ), PewDiePie’ın aslında başından beri ırkçı olduğuna ilişkin manipüle edici bir yazılı içerik hazırladı. PewDiePie’ın aslında en başından beri gerçek bir Nazi taraftarı olduğunu savunan yazı, YouTube yıldızının eski videolarından bağımsız kesitler içeriyordu. Bunun ardından ise asıl olay başladı: Reklam verenlerin boykotu.
YouTube’da bu boykot Adpocalypse (ad + apocalypse) olarak adlandırıldı. Adpocalypse üzerine yazdığımız yazıda da aslında olayları biraz irdelemiştik. Reklam verenlerin içerikten ziyade kitleyi alması durumu başlatan şey aslında. Reklam verenler fark etti ki sadece PewDiePie değil platforma yüklenen herhangi bir videoda, bu video terör içerikli dahi olsa, reklamları çıkabiliyor. Reklam verenleri uyandıran başka etmenler de oldu elbette, onu yazımızda detaylıca okuyabilirsiniz. Ancak sonuç olarak YouTube’da dev bir kriz başladı. Firmaya nakit akışını sağlayan reklam verenler bir bir çekilmeye başlayınca platform reklam verenlere odaklı bir çözüm üreterek algoritmasını sıkılaştırdı.
Ancak bu içerik üreticileri için büyük bir sıkıntı oluşturuyor. Zira platformun sunduğu yapay zeka rahatsız edici içerikle rahatsız edici olmayan içeriği ayırt edemiyor. Hatta algoritma o kadar düz mantık düşünüyor ki, içinde şiddet geçen oyunlar dahi gelir alımına kapatılabiliyor. Casey Neistat‘ın “Demonetized” dediği durum da bu. YouTube içeriğinizin sakıncalı olduğuna karar verirse, gelir alımınızı durduruyor. Buna itiraz edebiliyorsunuz ve sorun birkaç gün içinde çözülebiliyor, ancak kaybettiğiniz geliri geri getiremiyorsunuz.
YouTube bu krizi algoritmasını sıkılaştırarak kendi adına çözdü. Ancak YouTube’un görmediği daha doğrusu görmek istemediği bir taraf daha var: İçerik üreticileri. YouTube’un reklam verenlerle yaşadığı kriz yazısında bu hesaptan en çok küçük kanalların zarar göreceğini söylemiştik. Nitekim öyle de oldu, hatta durum küçük kanalları da aştı. Casey Neistat’ın son videosu, artık markalaşmış büyük kanalların da sıkıştı yaşadığına işaret ediyor.
Neistat belki elleri en temiz olan YouTube yayıncısı değil ancak parmak bastığı nokta doğru. YouTube içerik üreticilerine değer verdiğini iddia etse de değer vermiyor. Bugüne kadar ne algoritmada ne de sistemde yaptığı değişiklikleri yayıncılarla açık bir şekilde paylaşmayan platform, yeni krizde de pek yardımcı olmuyor. Yazdıkları algoritma açık bir şekilde düzgün çalışmıyor. Bu durum sadece yabancı YouTube yayıncılarına has da sanılmasın. Türkiye’deki YouTuber’lar da aynı dertten muzdarip. Bir anda videoları “demonetized” olan içerik üreticileri, özellikle küçük kanallar, bir süre sonra pes ediyor.
Aslında Neistat da tam olarak bu noktaya değiniyor. YouTube şu an adam akıllı bir rakibi olmadığı için, kendisini bu noktaya getiren içerik üreticilerini umursamıyor. Çünkü “nereye gidecekler?” değil mi? Ancak öyle değil. Oyun tarafında içerik üreticileri ufak ufak Twitch‘e kaymaya başladı bile. Neistat, YouTube’un karşısına içerik üreticilerine daha fazla değer veren güçlü bir platform çıkması durumunda, kullanıcıların diğer platforma geçiş yapacağını iddia ediyor.
“Dahil olmadığım bir drama sonucunda ben etkilenmemeliyim” diyen Casey Neistat, söz konusu platformun biraz daha transparan bir politika izlemesini istiyor. Platformun en temel halkasının içerik üreticileri olduğunu birkaç kez vurgulayan Neistat’ın videosu ise küçük içerik üreticilerin sesi oluyor. Büyük kanalların erişimi ve Neistat gibi isimlerin dahil olması, küçük içerik üreticilerinin ulaşamayacağı kadar çok kitleye ulaşmak anlamına geliyor. YouTube’un kendisi de bu kitleye dahil. Ancak geçmişten bu yana platformun tutumuna baktığımızda, büyük içerik üreticileri memnun edilirken, küçük kanallar yine harcanacak gibi görünüyor.
Neistat’ın öne attığı bir diğer fikir de içerik üreticilerin daha fazla sahiplenilmesi. İçeriklerin daha transparan bir şekilde öne çıkarılması. Örneğin Trend Videolar algoritmasının da nasıl çalıştığını kimse bilmiyor. Zaman zaman az izlenmeye sahip film fragmanları kendine trendlerde yer bulurken, kısa sürede çok izlenmiş videoların esamesi okunmuyor. Bir de Neistat etkisi var tabii. Neistat hemen her videosunun trend olduğunu söylüyor. YouTube’un neye göre karar verdiğini açıklaması diğer içerik üreticilerine de yol gösterici olacaktır.
Bir diğer fikir de kanallar için reklam akışını kontrol edecek ajanslar oluşturulması. Kurumsal kanalların kendi reklam akışlarını kontrol edebildiğini belirten Neistat, sıradan içerik üreticilerine de benzer bir hak verilmesi gerektiğini savunuyor.
Neistat’ın videosu şüphesiz platformun dikkatini çekecektir. Ancak gerçekten sakıncalı bir içerikle sıradan bir içeriği ayırt etme konusunda başarılı bir yapay zeka yazmaları ne kadar zaman alır muamma. Tabii bunu platformun içerik üreticilerine değer vermeye başladığı varsayımıyla söylüyoruz. Şu an ana kaynağı reklam verenler olan platformun içerik üreticileri adına bir şeyler yapması için, ciddi bir kayba uğraması gerekiyor gibi görünüyor. Casey Neistat’ın videosuna haberin devamından ulaşabilirsiniz.
VİDEO