Problemleri yeni açılardan çözmek için bilim, teknoloji ve davranış değişikliği prensibini kullanan Dyson, küresel bir teknoloji şirketi olarak teknolojinin yaşamları ve sürdürülebilirliği iyileştirme potansiyelini görerek hareket ediyor.
Dyson, çözüme kendi kullandığı alanlar ile başlıyor. Tüm küresel CO2 emisyonlarının yüzde 8’i beton üretiminden kaynaklandığı ve her 1m³ beton için 1 ton karbondioksitin atmosfere salındığı gerçeğinden yola çıkan Dyson, ofislerdeki israfı azaltmaya ve tesisine mümkün olduğunca yenilenebilir ve temiz enerji sağlamak için, yenilerini inşa etmek yerine restore etmeyi tercih ediyor. Dyson’da, kendi karakteri ve hikayesi olan alanlarda çalışmak, çalışanların vakit geçirdikleri alanlardan ilham almaları önemli kabul ediliyor. St. James Power Station, yeni Singapur genel merkezi, Malmesbury, Hullavington ve Wiltshire kampüsleri bu fikirle açılırken, Dyson Demo Store’lar da benzer bir anlayışla oluşturuluyor. Dyson’ın Malmesbury’deki kampüsü de çevreye verilen zararı en aza indirecek şekilde modernize ediliyor. Burada ilk olarak, gazlı ocakları indüksiyon üniteleriyle değiştirip klima ihtiyacını ortadan kaldırarak, restoranları yüzde 100 yenilenebilir elektrikle çalışır hale getirdiler. Dyson, bu yaklaşımı gelecekteki tüm tesislerinde uygulamayı hedefliyor.
Uzun Ömürlü Teknolojiler
Eşyaların mümkün olduğunca uzun süre dayanmasını sağlamak, kaynak ve enerji bakımından yoğun süreçler olan değiştirilme veya geri dönüştürülme ihtiyacını azaltıyor. Dyson mühendisleri uzun ömürlü teknoloji tasarlıyor ve Dyson makineleri dayanıklılık için tasarlanarak, titizlikle test ediliyor. Dyson, teknolojilerinin daha fazla servis, onarılabilirlik ve geri dönüşümünü sağlamak için dünya çapında altyapısını geliştiriyor. Teknolojilerinin üretimi ve test edilmesinde Dyson, gelişmiş üretim ve otomasyonun uygulanmasının yanı sıra üçüncü taraf tedarikçileri arasında sürekli iyileştirmeyi teşvik ederek küresel tedarik zincirini ve üretimini de geliştiriyor.
Dyson, tedarik zincirine ek olarak, faaliyet gösterdiği toplumlar üzerinde olumlu bir etki yaratmak istiyor. Dyson, ofislerindeki kullanılmış Bilişim Teknolojileri ekipmanları da dahil olmak üzere dünyanın dört bir yanındaki okullara ve girişimlere cihaz bağışı yapıyor. Buna ek olarak, James Dyson Vakfı, Dyson mühendisleri tarafından yönetilen okullardaki hızlı prototipleme atölyeleri de dahil olmak üzere gelecek nesil mühendislere ücretsiz mühendislik eğitim materyalleri sağlıyor. Vakfın çalışmalarının ayırt edici özelliği, tasarım ve mühendislik öğrencilerine açık olan ve yılda bir kez düzenlenen uluslararası tasarım yarışması James Dyson Ödülü’dür. Kazananların icatlarını piyasaya sürmelerine yardımcı olmak için para ödülü ve medyada görünürlük elde ettikleri, Türkiye’nin ilk kez 2022 yılında dahil olduğu yarışmanın bu seneki başvuruları 1 Mart 2023 tarihinde başlıyor.
Çevre Ve Karbon
Birleşik Krallık’ta tarımda da devrim yaratan Dyson; üretkenliği ve verimliliği artırmak, biyoçeşitliliği ve ticari gıda üretimini desteklemek ve daha az kimyasal kullanmak için yatırım yapıyor. Dyson Farming adı altında yenilenebilir enerji üreten yeni teknoloji, ekipman, altyapı ve anaerobik çürütme tesislerine 75 milyon sterlinlik yatırım yapan şirket, karbon ayak izini ölçmek için teknoloji ve dijital sistemler kullanıyor.
Dyson Farming’de, günlük çiftçilik faaliyetlerinin ayrılmaz bir parçası olarak karbon yönetimine uygun yaklaşımlar uygulanıyor. Çiftlikte; altyapı, toprak, biyoçeşitlilik ve ekolojiye yatırım yapılıyor, verimi artırmak için teknoloji ve araştırma kullanılırken aynı zamanda arazi ve çevre üzerindeki olumsuz etkiler azaltılıyor. Şirket 390.000 m çit alanını aktif olarak yönetiyor, 10 km’den fazla kuru taş duvarı yeniden inşa ederek, 11.700 ağaç ile 250.000 m hendek, nehir ve dereyi yönetiyor. Toprak işleme teknolojisi, drenaj ve sulamadaki gelişmeler ile gübre ve pestisit kullanımındaki azalma, çiftliklerin çevresel sürdürülebilirliğine hayal edilenden çok daha fazla katkıda bulunuyor.
Verimli Teknolojiler
Dyson’ın DC01 modeli, geleneksel torbalı makinelerin verimsizliği ve düşük performansının üstesinden gelen dünyadaki ilk elektrikli süpürgedir. Dyson, torbayı ortadan kaldırarak üretim, taşınma ve atılma için gereken karbonu ortadan kaldırarak aynı zamanda çöp kutusuna atılan tek kullanımlık sarf malzemelerini de ortadan kaldırmış oldu. Dyson elektrikli süpürgelerinde kir, doğrudan çöp kutusuna boşaltılmak üzere bir haznede toplanıyor ve filtreler kullanım ömrü boyunca yıkanabiliyor.
Dyson LED’ler ışık kalitesini en az 60 yıl boyunca koruyor, bir oda boyunca ve sirkadiyen ritminizle senkronize bir şekilde ışık sağlamak için gün ışığı izleme özelliğini kullanıyor. Dyson, ışıklarının uzun ömürlü ve yüksek performanslı olmasını sağlamak için Heat Pipe soğutma teknolojisini kullanıyor.
LED’ler aşırı ısındığında renkleri solabiliyor. Dyson mühendisleri bu sorunu uydularda kullanılan teknolojiyle çözüyor. Vakumla kapatılmış bir bakır boru ısıyı LED’den uzaklaştırıyor. Tüpün içinde, bir damla su buharlaşıyor, yoğuşurken ısıyı boru boyunca dağıtıyor, ardından kılcal hareketle LED’lere geri dönüyor. Kesintisiz ve enerjisiz bir soğutma döngüsü sağlayarak 60 yıl boyunca yüksek kaliteli ışık sağlanıyor.
Marka; son 20 yılda büyük, geleneksel ve ağır motorların yerini alan, 4 kata kadar daha hızlı, 5 kata kadar daha hafif olan küçük, yüksek hızlı ve verimli motorların geliştirilmesine odaklanarak büyük bir enerji tasarufu da elde ediyor. Geleneksel fırçalı motorlar daha fazla elektrik enerjisi tüketiyor ve karbon fırçalara dayandıkları için daha az mekanik enerji üretiyor. Bunu takip eden ve her biri bir öncekinden daha küçük ve daha verimli olan Dyson Dijital Motorlar, Dyson mühendislerinin süpürgeleri temelden değiştirmesine olanak sağlıyor.
Aynı felsefeyi el kurutma makinelerinin geliştirilmesine de uygulayan Dyson, Airblade el kurutma makinesinin piyasaya sürülmesiyle yoğun kullanıma sahip alışveriş ya da iş merkezleri tuvaletlerinde kâğıt atığı olmadan hijyenik bir el kurutma ortamı yaratıyor.
Dyson Sürdürülebilirliği Destekleyen Kurumların Yanında
Kâğıt havluların çevreye etkisi fazlayken, yarattıkları dağınıklık ve tıkanıklık tuvaletlerde ekstra bakıma neden olarak işletmelerin maliyetini artırıyor. Havluluklar boş kalınca ellerinizi kurutacak bir yöntem bulamadığınızda, tuvaletin ötesinde de hijyen sorunları ortaya çıkıyor.
Airblade el kurutma makineleri, elleri kurutmak için Dyson’ın patentli dijital motorlarını ve yüksek hızlı ısıtılmamış hava tabakasını kullanıyor. Sıcak hava el kurutma makinelerinin enerjisinin yüzde 10’unu kullanarak, tek bir kâğıt havlunun içerdiği karbona eşdeğer olarak altı çift eli kurutabiliyor. Eco modda, Airblade 9kJ kurutma başına sadece 9,3 kilojul enerji kullanıyor. Dyson el kurutma makineleri ayrıca temassız tasarım ve 0,1 mikron kadar küçük partiküllerin yüzde 99,95’ini yakalayan HEPA filtreleri ile hijyene öncelik verecek şekilde tasarlanıyor.
Kağıt havlulara göre yüzde 88’e kadar daha az CO2 yayan Airblade 9kJ’nin çalıştırma maliyeti yüzde 99 daha düşüktür. En hızlı, enerji harcama bakımından en verimli ve HEPA filtreli el kurutma makinesi olma özelliği taşıyan Airblade 9kJ, maksimum modda elleri kağıt israfı olmadan sadece 10 saniyede hijyenik ve verimli bir şekilde kurutuyor. Sürdürülebilirlik için iyi olduğu kadar, satın alan işletmeler için de avantaj sağlıyor.
Starbucks Tuvaletleri Dyson Teknolojisi Ile Artık Daha Sürdürülebilir
Tek kullanımlık kâğıt havlulara alternatif sürdürülebilir bir teknoloji olan HEPA filtreli el kurutma cihazları, yoğun kullanımlı tuvaletlere sahip şirketler tarafından özellikle tercih ediliyor. Sürdürülebilirlik yaklaşımının bir parçası olarak çevre dostu olmaya ve kaynakları etkin ve tasarruflu kullanmaya odaklanan Starbucks, Türkiye’de ülke çapındaki tüm tuvaletlerinde Dyson Airblade V teknolojisi ile ziyaretçilerine hijyenik bir el kurutma ortamı oluşturuyor. 2022 yılında hayata geçirilen projeyle, ülke çapında tuvaletli her Starbucks’taki kağıt havlular, toplamda 600 adet Dyson Airblade V el kurutma makinesiyle değiştirilerek sürdürülebilir çevreye katkı sağlanıyor.