Malmesbury’deki Araştırma ve Geliştirme tesislerinde toz bilimi konusunda kapsamlı araştırmalar yapan Dyson, kullanıcıların sağlıklarını korumak adına ev tozlarıyla ilgili açıklamada bulundu.
Evlerdeki tozları analiz eden bilim insanı Dennis Mathews konuyla ilgili: ”İnsanların ev tozunu, hatta göremedikleri tozu, evlerinden en iyi şekilde nasıl çıkaracaklarını anlamaları hayati önem taşıyor. Tozların içinde ne olduğu ve toz oluşumunun nasıl geliştiği konusunda daha bilinçli olunsaydı, temizlik esnasında nereye odaklanılması gerektiği daha iyi bilinebilirdi” dedi.
Mathews: “Birinin deniz kenarında yaşayıp yaşamadığını, evdeki tozlarda belirli tuzları ve mineralleri görebildiğimiz için sık sık anlayabiliriz. Mahallenizde belirli bir ağaç türü varsa, evinizdeki polen türüne göre türleri belirleyebiliriz. Şehirlerde veya yollara yakın evlerde de kauçuk lastik parçaları ve mikroplastikler gibi sentetik parçacıklar bulma eğilimindeyiz. Evimizin dışından gelen partiküllere ek olarak, içeride bulduklarımızın da ev tozumuz üzerinde büyük etkisi olabilir. Cildimiz, evlerimizdeki tozu büyük oranda etkiliyor. Ortalama bir insan günde yaklaşık iki ila üç gram ve geceleri daha da fazla deri döker. Bu, kabaca bir haftada bir paket cips ağırlığına denk geliyor” ifade etti.
Mikroskobik canlılar olan toz aktarlarının evlerde milyonlarca olabileceğini belirten Dyson, akarların kendilerinin zararı olmasa da dışkılarında bulunan proteinlerin alerjilere yol açabileceğini söylüyor. Pandemi sırasında insanların evlerinde daha fazla vakit geçirdiklerini dile getiren Dyson, alerjisi olan kişilerdeki semptomların bu süreçte arttığını belirtiyor. Genç yaşlarda yüksek miktarda toz akarlarına maruz kalmanın akar alerjisi ve astım geliştirme riskini de artırdığı söyleniyor. Toz akarlarının sıcak, karanlık ve nemli koşullarda geliştiğini ifade eden Dyson, yatak ve kanepe gibi yerlerin toz akarı mevsiminde çoğalan akarlar için kolay bir üreme alanı olduğunu söylüyor.