Önce Bloodborne, ardından The Witcher 3 ve son olarak da Metal Gear Solid V… Hepsi için yılın oyunu payesini gönül rahatlığı ile vermek istedik ancak bizi engelleyen tek bir oyun vardı: Fallout 4. Bu isimleri geçebilecek bir yapım varsa o kesinlikle Fallout 4 olacaktı. Ama olmadı, hatta bize soracak olursanız yakınından bile geçtiği söylenemez. Bethesda kadar oyuncuyu delirten bir firma daha yok. Tarihin en kötü oyunlarını yapanlar dahi bu kadar vicdansız değildir. Çünkü o oyun kötüdür ve oynamasanız da bir şey kaybetmezsiniz. Bethesda ise başka hiçbir firmanın yapamayacağı kadar güzel dünyalar yaratır. Bunu tarifi imkansız bir atmosfere sokar ve içeriğini beş farklı oyunun toplamından fazlasıyla doldurur. Orada harika bir şey olduğunu bilir ve onu deneyimlemek zorunda hissedersiniz. Ancak yapamazsınız. Çünkü bu firma, tıpkı yarattığı dünyalar gibi, oyun içi hatalarıyla da ünlenmiştir. Burada kadı kızında da olabilecek kusurlardan bahsetmiyoruz. Oyun deneyimini öldüren, oynadığınıza (veya oynayamadığınıza) pişman eden kusurlardan bahsediyoruz ve işte oyuncuyu tam da bu kahrediyor. Tüm o lezzetli etlere bir camın arkasından bakmak zorunda kalan kedi gibi kalıyorsunuz. Fallout 4’ün kaderinin bundan farklı yazılmış olduğunu sanıyorsanız, yanılıyorsunuz. GÖSTERİP DE KOKLATMAMAK Yazımızın içinde bir Bethesda oyunundan bekleyeceğimiz güzellikle kurgulanmış tüm detaylara değineceğiz. Ancak oyunu henüz almamış ve yazının sonuna kadar bekleyemeyecek olan arkadaşlarımızı şimdiden uyarmamız iyi olacak. Fallout 4, çıktığı hali itibarıyla oldukça kusurlu bir oyun. Yamalara ve düzeltmelere rağmen durum böyle üstelik. Yakın bir gelecekte, 9gag gibi sitelerde bol bol Fallout 4 şapşallığı göreceğinizden şüpheniz olmasın. Fizik kurallarını hiçe sayan karakterler, oyunu komple kilitleyen hatalar, konuşmanın bittiğine inanmayan NPC’ler ve olur olmadık yerde yaşanan yavaşlamalar nedeniyle Fallout 4, sunmak istediklerinin ancak belirli bir kısmını oyuncuya yansıtabiliyor. Özellikle konsol sürümlerinde bu sıkıntıların daha yoğun olduğunu da belirtelim. Hem hali hazırda daha stabil olması hem de modlar sayesinde çok daha düzgün bir seviyeye rahatlıkla getirilebilecek olması sebebiyle PC versiyonunu tercih etmeniz mantıklı olacaktır. Ya da tıpkı oyunda olduğu gibi şans özelliğinizin gelişmiş olmasını umut edecek ve bu kusurların sizde yaşanmaması için dua edeceksiniz. Yazının sonunda göreceğiniz puana direkt olarak etki etmiş bu durumun altını çizdiğimize göre, keyifli olan kısma geçiş yapabiliriz. Bethesda’nın uzmanlık alanı olan açık dünya yaratma, Fallout 4 ile kendisini bir kez daha gösteriyor. Piyasada pek çok açık dünya oyunu olsa da, bu tanımın karşılığını sadece Bethesda ve Rockstar oyunları verebiliyor. Çünkü açık dünya demek, hiçbir istisna gözetmeksizin tüm dünyaya ulaşabiliyor, sınırsızca keşif yapabiliyor ve en önemlisi de karakterden bağımsız sürdürülen bir hayat sunabiliyor olmak demek. Her ne kadar Fallout gibi post apokaliptik bir ortamda hayatın sürdürülebiliyor olması ironik bir durum olsa da, burada da gerçek bir açık dünyanın yaratılmış olduğunu söyleyebiliriz. BURALAR HEP DUTLUKTU Seride ilk kez oyuna “normal” bir şekilde başlıyoruz. Kuşlar uçuyor, çiçekler büyüyor, çocuklar sokakta kukalı saklambaç falan oynuyor… Her şeyin felakete sürüklendiği patlamaya şahitlik ederek sığınağa kendimizi attıktan sonra, dondurulmuş bedenimizin 200 yıllık uykusundan uyanmasıyla gerçek Fallout’a giriş yapmış oluyoruz. Bize göre bir Fallout oyununun en ikonik sahnesi, Vault’un kapısından ilk kez güneş ışığına çıktığımız andır. Burada da Vault 111’den kafamızı uzattığımız anda uçsuz bucaksız bilinmezlikle baş başa kalıyoruz. Oyunumuz Boston şehrinin nükleer felaket sonrası halinde geçiyor. Yüzey genişliği olarak Skyrim kadar büyük olduğunu söylemek mümkün değil. Ancak Bethesda her bir santimetrekareyi o kadar yoğun kullanmış ki, attığınız her bir adım size yeni bir oyun tecrübesi olarak geri dönüyor. Normal görünen bir binanın alt katı, yapmayı amaçladığınız şeyi komple unutarak peşine düştüğünüz yeni bir maceranın girişi olabiliyor. İşte bu doluluk sayesinde oyunun fazlasıyla doyurucu bir oyun haritasına sahip olduğunu söyleyebiliriz. MÜHİM OLAN YOLCULUĞUN KENDİSİ Kimi oyuncular boş boş dolaşarak haritayı arşınlamaktan keyif alsa da, büyük bir çoğunluk bu çaba için bir amaca sahip olmak ister. Bunun da en basit yolu keşfi görevle birleştirmektir. Fallout 4 içinde geçen maceranızda bol bol görev alacaksınız. Ana görevler, yan görevler, gruplara özel görevler, yardımcınıza özel görevler ve hatta “denk geldi bunu da alayım” benzeri görevler suratınıza fırlatılacak. Bu denli sayıca fazla görevin hikaye ile desteklenmesi elbette mümkün değil. Oyunda “Şuraya git, bunu al ve yolda gördüğün her şeyi öldür” tarzı çok görev var. Varlıkları bile keyif vermezken bir de bu denli fazla olmaları biraz can sıkıcı. Ancak Fallout 4’ün yapısal özellikleri bu kusuru tamamen görmezden gelmeye yetiyor. Çünkü asıl amaç dünyayı gezmek, hayatta kalmak ve bu uğurda ihtiyacınız olan malzemeleri toplamak. O nedenle bu görevleri yalnızca keşfedilmeyi bekleyen yeni alanlara gitme sebebi olarak görürseniz çok daha fazla keyif alırsınız. Araya serpiştirilmiş ve hikayeyi sürdürmeyi amaçlayan görevlerin ise çok da heyecan verici olduğunu söylemek mümkün değil. Klişe bir konuyu, klişe bir şekilde işleyen ortalama bir hikayesi var oyunun. GENÇ ADAMSIN, LAZIM OLUR Keşif ve hayatta kalma özelliklerinin yanında oyunun parladığı bir diğer nokta ise crafting sistemi. Kısaca özetlemek gerekirse; oyunda bulduğunuz her şeyden, her şeyi yapabiliyorsunuz. Hem silahlarınızı, hem de zırhınızı kelimenin tam anlamıyla tepeden tırnağa değiştirmeniz mümkün. Kendinize ve çevrenize yaşanacak alanları da en ufak ayrıntısına kadar oluşturabiliyorsunuz. İnternette gördüğümüz kadarıyla, bu işe kendinizi adadığınız takdirde yapabileceklerinizin pek bir sınırı yok. Ancak tüm bunlar için çok fazla materyale ihtiyacınız var ve bu da memleketin her köşesini bilfiil işgal etmeniz gerektiği anlamına geliyor. Bunun da bazı dezavantajları yok değil tabii. Zira oyundaki her şey, ama her şey, işe yarıyor.Tüm bu heyecan ve macera arasında durup masadaki kurşun kalemleri toplamak bazen çok keyifli olmayabiliyor doğrusu. Ancak asıl olarak neyin keyifli olmadığını size söyleyelim. Bu bir Bethesda oyunu, dahası bu bir Fallout oyunu ancak diyalog sistemi mahvedilmiş. Dört tuşa indirgenmiş ve sadece bir iki kelimeden oluşan seçeneklerle diyalog kurmak oyunun tüm ruhunu çökertmiş. Bu kararı her kim verdiyse yatacak yeri yok gerçekten. BİRKAÇ AYA KIVAMA GELİR Diyalog sistemini hiç etmek yetmezmiş gibi, bir de ana karakteri seslendirerek tüy dikmişler. Kendimize ait bir hikayenin kahramanı olmamızı engellemesi bir yana, seslendirme sebebiyle diyaloglar için yazılan metinlerin ciddi oranda da azaltılması gerekmiş. Nereden tutsanız elinizde kalıyor anlayacağınız. En azından çatışma ve V.A.T.S. sisteminin Fallout 3’e nazaran daha oturaklı hale getirilmiş olduğunu söyleyebiliriz. Uzun lafın kısası, Fallout 4 enfes bir dünya ve atmosfer sunuyor ancak bunu deneyimleyememeniz için de elinden geleni ardına koymuyor. DETAYLAR Fallout 3’te karşımıza çıkan V.A.T.S. sistemi çok daha efektif hale getirilmiş. Ancak artık nişan alırken oyun tamamen durmuyor ve bu da tehlikenin devam ettiği anlamına geliyor. Power Armor karakterimizi yürüyen bir tank haline getiriyor ve onu oyunun hemen başında elde ediyoruz. Ancak işlevsel hale gelebilmesi için epey emek harcamak gerekiyor. Yatağından koltuğuna, kaçak katından komşudan çekilen elektriğe kadar evinizi baştan yaratmanız mümkün Hayır çok bir amacı olduğundan değil de, siz yine de yapın. Oyundaki en büyük yardımcımız Pip-Boy, yine en kritik bilgilerle kolumuzdaki yerini alıyor. Ayrıca uygulamasını indirerek oyun içindeyken telefonunuzdan da kendisine erişebilirsiniz. PUANLAMA