Hiçbir Fallout, 76 kadar konuşulmadı. Hiçbir Fallout, 76 kadar yerden yere vurulmadı. Ve hiçbir Fallout, 76 kadar serinin dinamiklerine kafa tutarak yeni bir şeyler deneme cesareti göstermedi. Nefrete eşlik edip kaçmak da, kendinizi kaptırıp tadını çıkarmaya çalışmak da sizin elinizde. Oyun incelemelerini dergi için kaleme almanın avantajlarını hissettiğimiz anlardan bir yenisindeyiz. Fallout 76’nın incelemeleri çevrim içi mecralara çoktan düştü ve eğer biraz olsun bu platformlarda vakit geçiriyorsanız, nasıl bir kıyamet koptuğunu fark etmişsinizdir. Yalnızca basın tarafından değil, oyuncular tarafından da ciddi seviyede eleştiriliyor an itibarıyla yapım. Tabii perşembenin gelişi çarşambadan bellidir. Oyun ilk kez duyurulduğu ve çevrim içi olacağı açıklandığı andan itibaren olumsuzluk kuyusunun içine düşmüştü zaten ve hepimiz çok iyi biliyoruz ki, bu kuyudan yara almadan çıkabilmek pek kolay değildir. Benzer bir muameleyi şu an Diablo Immortal için de görüyoruz mesela. Henüz neye benzeyeceği, nasıl bir deneyim sunacağı dahi belli olmamasına rağmen, yalnızca mobil olacağı için yok ediliyor oyun. Muhtemelen çıktığında da sonuç farklı olmayacak. Peki, Fallout 76 için durum Immortal ile ne denli benzeşiyor? Yani insanlar, en başta edindikleri ön yargı nedeniyle mi bugün çok tepkililer yoksa gerçekten de rezil bir yapımla mı karşı karşıyayız? Eh, gelin buna birlikte karar verelim… EKSİK Mİ, FAZLA MI? Lafı hiç dolandırmadan, en baştan bir gerçeği ortaya koyalım; Fallout 76 ciddi kusurları bulunan bir oyun. Sanki vaktinden önce çıkmış, henüz tamamlanmadan piyasaya sürülmüş gibi bir hali var. Bu nedenle sağda solda gördüğünüz olumsuz eleştirilerin büyük kısmı yersiz değil. Hepsinin iyi kötü bir dayanağı, karşılığı bulunuyor oyunda. Evet, oyun an itibarıyla içerik anlamında oldukça yetersiz görünüyor. Evet, kararlarınızla gidişatı değiştirebileceğiniz diyaloglar yer almıyor oyunda çünkü hiçbir insan NPC bulunmuyor. Ve evet, Fallout 76’nın ne olacağını merak ettiğiniz, oyuncuyu içine çeken bir senaryosu yok. Tüm bunlar, böylesine büyük bir yapımı yerden yere vurmak için fazlasıyla yeterli görünüyor. Ancak gerçekten durum böyle mi? Gerçekten Fallout 76, sahip olması gereken özellikleri barındırmayan tatsız bir çorba niteliğinde mi? Yoksa tüm bu eksikliklerinin yerini başka artılarıyla mı doldurmaya çalışıyor? Bu soruyu sorma sebebimizin, düşüncemizin bu yönde olmasından kaynaklandığı sanıyoruz ki anlaşılıyordur. Çünkü evet, 76 bir Fallout oyunundan beklediğimiz içeriği karşılayamıyor ancak hiç beklemeyeceğimiz yepyeni deneyimlere de kapılar açıyor. Bir kere oyunun kendisini konumlandırdığı şartlar üzerinden olumsuz yargılar üretmeyi çok da adil görmediğimizi belirtelim. Fallout 76, seride ilk kez oyuncuyu kıyametten bu denli kısa bir süre sonra doğaya salıyor. Çünkü diğer oyunların aksine burada, kıyamet sonrası sosyal düzeni yeniden kurmakla görevli ilk insanların üniformalarını üzerimize geçiriyoruz. Dışarıda yeni düzene kafa tutmuş, hayatta kalmış ve kolonileşmiş insan grupları bulunmuyor. Yalnızca güzelliğini kaybetmiş bir doğa ve normlarından sapmış canlı türleri yer alıyor. Hal böyle iken oyunu; “insan NPC yok” diye eleştirmek bir nebze haksızlık gibi geliyor bizlere. Ha oyun bu dönemi seçmeseydi eleştirisi yapılıyorsa eğer, bireysel tercihleri bir oyun incelemesinde dikkate almanın zaten anlamı bulunmuyor. YENİ BİR FALLOUT DENEYİMİ İnsan NPC karakterlerle diyalog kuramamamızı ve hikayelerine “doğrudan” dahil olamamamızı yerelim. Peki oyunun yok olmuş bir dünyada sizi ıssızlığınıza terk etmeyi çok iyi bir şekilde hissettirmesini hiç mi övmeyeceğiz? O devasa kapının dışında neyle karşılaşacağı hakkında hiçbir fikri olmayan bir insan, gerçekten kendini böyle bir ortamda bulsa düşeceği ruh haline sizi de sokabilmesini hiç mi takdir etmeyeceğiz? Bu kez Fallout dünyasında sayısız hikayeye dahil olan birini değil de, kendi hayatta kalma hikayemizi sunmayı amaçladıkları için yapmak istediklerini hiç mi anlamaya çalışmayacağız? Burada yatan farklı güzellikleri görmekten cidden imtina mı edeceğiz? YALNIZCA GÖREBİLENE… Bizleri alıp göbeğine attığı, oradan oraya sürüklediği bir hikayesi yok oyunun, evet. Ancak bu şekilde olan başka bir oyun serisi daha var farkındaysanız. Hani hikayesini suratımıza suratımıza vurmadığı, diyaloglarla boğmadığı, dünyasının içine yedirdiği için fazlasıyla övdüğümüz bir oyun var Dark Souls isminde, ondan bahsediyoruz. İnanın Fallout 76’yı oynarken, benzer bir hissiyat deneyimledik yolculuğumuz boyunca. Biz yokken yaşamın nasıl devam ettiğini, geride kalan insanların hangi noktaya kadar mücadele verdiğini ve tüm bu süreç boyunca akıllarından nelerin geçtiğini etrafı dikkatle incelediğimizde anlamlandırabiliyoruz ancak. Oyun size; “Bu evde yalnızlığına terk edilmiş ve sonunda bunalıma girmiş bir adam yaşardı” demiyor hiçbir zaman. Ama siz ansızın bir eve giriyorsunuz ve bir köşede çürümekte olan bir cesetle karşılaşıyorsunuz. Bu adamın evinde sağda solda duran cansız mankenler olduğu dikkatinizi çekiyor. Kimisi bir sandalyeye oturtulmuş, kimisi yatağa dikkatle yerleştirilmiş. “Bu adam ölmeden önce kendisine arkadaşlık etsin diye cansız mankenlerden medet umacak kadar çaresiz mi kalmış acaba?” diye sormadan edemiyorsunuz. İşte Fallout 76’nın dünyası hikayesini bu şekilde anlatıyor sizlere. Ve eğer görmeyi tercih etmezseniz, anlatacak hiçbir hikayesi olmadığını zannetmeniz fazlasıyla olası… POTANSİYELİ BÜYÜK Peki, çoğu kişinin aksine güzelliklerini görmeye çalışanlardan olsak bile hiç mi yermeyelim bu oyunu? Hayır tabii, bu kadar insaflı olmak mümkün değil Fallout 76’ya karşı. Çünkü subjektif düşüncelerle görmezden gelinen yanlarının yanında, herkes için geçerli ve tartışmaya kapalı kusurları da bulunuyor. Bir kere oyun teknik anlamda o kadar büyük kusurlara sahip ki, bazen keyif alarak oynayan insanı bile çileden çıkarmayı başarabiliyor. Aniden yok olan nesneler, ilerlememeye karar veren görevler, duvarlarda takılıp kalan yaratıklar ve bunun gibi sık sık karşılaşacağınız unsurlar olacak. Üstelik ilk hafta çıkan devasa yamaya rağmen bu cümleleri kurmaya devam ediyoruz. Ve bu büyük sorunlar nedeniyle elbette puanını da önemli ölçüde kırmak zorunda kalacağız. Ancak çevrim içi oyunların puanlamasını gerçekleştirirken çok önemli bir detayı görmezden gelmemek gerekiyor bize göre. Evet, tek kişilik hikaye bazlı oyunlar çıktıkları an itibarıyla bulundukları durumla değerlendirilmekle mükelleftir. Ancak çevrim içi oyunlar uzun süreli bir dönem düşünülerek satın alınır ve taşıdıkları potansiyel mutlak suretle dikkate alınmalıdır bize göre. Fallout 76 o kadar iyi tasarlanmış bir zemin ki, zaman içinde bu zeminin üzerine inşa edilebilecekleri görmek için sabırsızlanıyoruz. Belki yapamazlar, belki olduğundan da kötü bir noktaya gider. Ama şu an “eşsiz” bir oyun olma potansiyelini sonuna kadar taşıyor yapım. DİKENİNE KATLANMAK İSTEYENE Tüm bu düşüncelerimize rağmen; “Gidin ve onca parayı verip Fallout 76 alın” demek kolay değil bizler için. Ancak sizinle beraber bu maceraya atılabilecek arkadaşlarınız varsa, Fallout’un farklı bir deneyim de sunabileceğine açık fikirlilikle yaklaşabiliyorsanız bir şans vermenizi de temenni ederiz. DETAYLAR Fallout 76, hikayesini çevresel elementler üzerinden anlatmayı tercih eden bir yapım. Detayları inceleyerek neler olup bittiğine sizin anlam yüklemeniz gerekiyor. Kamp inşa sistemi oyunun en keyifli parçalarından biri olmuş. Ancak bunun hakkını verebilmek için bol bol çer çöp toplamanız, açlık ve susuzlukla mücadele etmeniz gerekiyor. Karakter özelliklerimizi belirleyen SPECIAL sistemi de bu oyunla birlikte biraz revize olmuş. Paket açma ve kart biriktirme sistemini sevdiğimizi söylemek güç, burada da olmayıversin. Fallout 76 çevirim içi bir oyun olduğu için VATS mekaniği de buna göre elden geçirilmiş. Artık zaman yavaşlamıyor, bunun yerine düşmanın önemli bölgeleri anlık olarak işaretleniyor. PUANLAMA