Frostpunk incelemesi
ZOR ANLAR, ZOR KARARLAR GEREKTİRİR
Ancak ne yaparsanız yapın bir noktada işler raydan çıkacak ve çok ciddi kararlar almak zorunda kalacaksınız. Yayınladığınız kanunlarla kendini gösteren bu ciddi kararlar, sizin nasıl bir yönetici olacağınızı belirleyecek. Oyunun sunduğu imkanlar dahilinde ya dini sömüren bir faşist, ya da demir yumruğunu indirmekten çekinmeyen bir diktatör olacaksınız. İnanç, umudunu kaybetmiş olanların göstermelik olarak karnını doyuracak. Huzursuzluk çıkarmak isteyenlerse sırtlarında bekleyen kırbacın korkusundan çekinmeye başlayacak. Ve giderek sertleşen kararlarınızın sonuçlarını gördükçe içiniz biraz cız edecek. “Biraz” diyoruz çünkü Frostpunk’ın duygusal etkisi This War of Mine kadar yoğun değil. Burada da çok sert ve üzücü olaylarla karşılaşıyorsunuz ancak her şey, kim olduklarını dahi bilmediğiniz halkınızın başına geliyor. Empati kurmanıza neden olabilecek bir karakter bilgisine sahip olmadığınız insanlar, bir noktadan sonra arada kontrol ettiğiniz sayılardan ibaret olup çıkacak. Bu da oyunun dokunmayı amaçladığı bam tellerini ekseriyetle kaçırmak zorunda kalmasına neden olmuş ne yazık ki.
NE GÜZEL SÜRPRİZ OLDU BÖYLE
Fakat oyunun o kadar harika bir atmosferi var ki, belki de başka hiçbir şey umrunuzda olmayacak. Grafikler ve sanat yönetimi soğuğu olabilecek en iyi şekilde yansıtırken, müzikler birçok noktada adeta şov yapıyor. Özellikle final anlarında, sıcaklık artık önlenemez bir şekilde düşerken müzik öyle bir giriyor ki, transa geçip yalnızca ekranda olup bitenleri izlerken buluyorsunuz kendinizi. Kısacası; Frostpunk beklentilerin çok üzerine çıkan son derece başarılı bir oyun olmuş. “Yoğun” oyunları seven herkese gözümüz kapalı tavsiye ederiz.