Fujifilm, iki yıllık bir aranın ardından çok beğenilen ve çok satan X-T serisini güncelledi. 26 megapiksellik yeni sensörü, yeni işlemcisi ve yeni yetenekleriyle şaşırtmayı başaran Fujifilm X-T3 modelini daha duyurulmadan inceleme fırsatı bulduk. Bu vesileyle hem Fujifilm ailesine teşekkür ediyor hem de bu incelemede okuyacaklarınızın henüz final aşamasına gelmemiş bir makineye ait izlenimler olduğunu unutmamanızı istiyoruz. Hayır, gördüğünüz fotoğraflarda bir hata yok. Daha geniş bir tutamaç bekleyenleri üzecek şekilde, Fujifilm X-T3’ün gövdesi ve tasarımı çok ince detaylar dışında X-T2 ile bire bir aynı. Fujifilm’in bu noktada alışılmış formu koruma ve masraftan kaçma düşüncesinde olduğunu söylemek mümkün. Göze çarpan ilk fark, her ikisi de UHS-II standardını destekleyen SD kart yuvalarının üstündeki yeni yuva. X-T2’de sol taraftaki yuvada bulunan “remote” yani uzaktan kumanda girişi buraya taşınmış. Remote’un yerine ise çoook uzun zamandır beklenen ve X-H1’de dahi olmayan kulaklık girişi eklenmiş. Soldaki yuvada micro-HDMI ve mikrofon girişleri korunurken USB girişi yeni nesil USB-C ile güncellenmiş. X-T2’de olduğu gibi X-T3’te de bu bağlantı üzerinden makineyi şarj etmek mümkün. Gövde üzerinde düğmelerde de minimal değişiklikler var, basma ve dokunma hissi bir parça daha kuvvetlenmiş ama düğmelerin X-H1’deki kadar konforlu olduklarını söylemek zor. ISO, enstantane ve poz telafisi tekerleri olduğu gibi dururken, “sürüş” ve “pozlama” halkaları, X-H1’dekilerle güncellenmiş. Ön ve arka yüzde bulunan ve farklı işlevler (ISO, diyafram, enstantane ve pozlama) atanabilen tekerler de değişmiş. Artık bu tekerler çok daha sert ve yanlışlıkla dönme ve bundan ötürü ayar değiştirme ihtimalleri daha az. Dokunmatik özellikli yeni ekran yaklaşık bir milyon piksel çözünürlüğünde. Dokunmatik özelliği çekimlerin yanı sıra hızlı ayar değişikliklerine imkan veren Q menüsünde de kullanılabilliyor, menülerde gezerken yine fiziksel tuşları kullanmak gerekiyor. Fiziksel yapısına ilişkin tek değişiklik sağa doğru hareket etmeye yarayan düğmenin X-H1’de kullanılanla değiştirilmesi olmuş. Yani bir selfie ekranı olarak kullanmak isteyenleri yine hayal kırıklığı bekliyor. X-1’de elektronik vizör çıtasını daha da yukarı taşıyan Fujifilm, X-T3’te de boş durmamış. Organik özellikteki vizör, 3,69 milyon piksele sahip. Unutmadan belirtmek gerek, X-T3, X-T1 ve X-T2’nin aksine Japonya’da değil Çin’de üretiliyor. Günümüzde neredeyse her şeyin Çin’de üretildiğini düşünürsek bu pek de olumsuz bir haber değil. YENİ SENSÖR, YENİ İŞLEMCİ X-T3, Fujifilm kullanıcılarının X-H1’de görmeyi beklediği 26 megapiksellik yeni nesil, arka aydınlatmalı X-Trans CMOS 4 sensör ve makineye her anlamda hız katan yeni X-Processor 4 işlemciyle geliyor. Yeni sensör çok büyük bir çözünürlük farkı sunmuyor belki ama Fujifilm özellikle dinamik aralıkta iddialı. Dinamik aralığın gerçek anlamda ne derece geliştiğini görebilmek içinse Lightroom gibi yazılımlara özel güncellemelerin yayınlanmasını beklemek gerekiyor. Yeni sensörün en önemli avantajı şüphesiz sayısı 425’e çıkan otomatik odaklama noktaları. Sayıları artan otomatik odaklama noktaları artık aşağıdan, yukarıdan ve yanlardan çok daha geniş bir alanı kapsıyor. Bununla birlikte X-T2 ve X-H1’de sensörün ortasında bulunan ve “faz algılama” özelliğine sahip olan noktalar artık sensörün tamamına yayılmış durumda. Bu da yine çok daha hassas ve doğru ve odaklama yapmaya yardımcı oluyor. Yeni sensör ve yeni işlemci birlikteliği X-T3’ü hızıyla öne çıkarıyor. Zaten çok hızlı olan otomatik odaklama daha da hızlanmış durumda ve tutarlılığı da çok daha iyileşmiş. Öyle ki, yeterli ışık koşulları altında odaklama anlık olarak gerçekleşiyor. Kullandığımız birçok farklı lens, gözle görülür derecede daha hızlı odaklıyor, daha az “arıyor” ve Fujifilm nasıl başardıysa çok daha sessiz çalışıyor. Makine, düşük ışıkta odaklarken yine bir parça zorlanıyor ama kesinlikle X-T2 kadar değil. Otomatik odaklamaya yönelik yorum yapmak pek doğru olmaz çünkü biz test ettikten sonra X-T3’ün AF performansını iyileştirici iki yeni yazılım güncellemesi aldığını öğrendik. Dolayısıyla nihai olmayan bir ürünün otomatik odaklama performansı gerçeği yansıtmayacaktır. Ancak Fujifilm’in bu noktada da öne çıkacağını söylemek yanlış olmaz. HİÇ OLMADIĞI KADAR HIZLI Fujifilm’in en yenisi seri çekim hızıyla da konuşulacak gibi görünüyor. Battery grip olmadan ve mekanik enstantane ile saniyede 11 kare çekebilen kamerada, elektronik enstantaneye geçtiğinizde saniyede çekebileceğiniz kare sayısı 20’ye çıkıyor. Daha da çok kare olsun isterseniz 1,25x kırpma oranı ile saniyede tam 30 kare de çekebiliyorsunuz. X-T3’te daha önce hiçbir Fujifilm modelinde görmediğimiz iki yeni özellik söz konusu. Bunlardan biri “Spor bulma modu”. Yoğun hareketin olduğu konular düşünülerek tasarlanan bu modu devreye aldığınızda ekranda dokuz parçaya bölünmüş dikdörtgen bir alan beliriyor ve makine 1,25x crop’la çekim yapıyor. Bu modda “blackout” olmadan, yani vizörde hiçbir kararma olmaksızın saniyede 30 kare çekim yapabiliyorsunuz. Yeni özelliklerden bir diğeri ise yalnızca elektronik enstantane ve CL olarak adlandırılan yüksek hızlı çekim modunda kullanılabilen “ön çekim”. Bu özelliği aktif hale getirdiğinizde makinenin çalışma prensibi biraz değişiyor. Deklanşöre yarım bastığınız anda makine fotoğraf çekmeye başlıyor ancak bu fotoğrafları ön belleğe atıyor, deklanşöre tam bastığınız anda ise hem o andan önceki hem de sonraki fotoğraflar hafıza kartına kaydediliyor. Deklaşöre yarım basarken bırakırsanız hiçbir kayıt yapılmıyor. Biraz karışık oldu değil mi, en iyisi şöyle bir örnekle açıklayalım. Bir futbol müsabakasında fotoğraf çekiyorsunuz. Bir futbolcunun, rakibinin ayağından topu almak için hareket geçtiğini gördünüz. Deklanşöre yarım basıyorsunuz ve makine fotoğraf “çekmeye” başlıyor. Futbolcu, sizin de beklediğiniz gibi topu rakibin ayağından almak için müdahalede bulunduğu esnada deklanşöre tam olarak basarak hem önbellekteki fotoğrafları hem de deklanşöre bastığınız andan sonraki fotoğrafları gerçek anlamda çekip kaydediyorsunuz. Bu özelliğin sunduğu avantaj, seri çekim modunda gereksiz veri kaydedilmesinin önüne geçmek. Şöyle düşünün, futbolcu harekete geçtiği anda rakibi pas vererek topu ayağından çıkarırsa ortaya çekmeye değer bir pozisyon çıkmayacak, bu durumda deklanşöre yarım basmayı bırakırsanız o ana değin önbelleğe atılan fotoğraflar da silinip gidecek. Hafıza kartınız gereksiz yere dolmamış olacak. Kuş gözlemcisi, vahşi doğa meraklısı ve spor fotoğrafçıları için vazgeçilmez bir özellik olacağı kesin. Fuji kullanıcılarını memnun edecek bir diğer gelişme de standart minimun ISO değerinin 200’den 160’a inmiş olması. Fuji adım adım 100’e ulaşacak gibi görünüyor. Aynı şekilde RAW çekimlerde tercih edilebilecek en düşük ISO değeri de 100’den 80’e indirilmiş. Makinenin IQ menüsünde iki yeni ayar daha göze çarpıyor. Bunlardan biri siyah/beyaz ya da Acros modlarını kullanırken tercih edebileceğiniz ve görüntünün sıcaklık soğukluğunu kademe kademe ayarlayabileceğiniz “Siyah/Beyaz Ayarı”. Bir diğeri ise çekilen fotoğraflardaki renkleri daha da güçlendirdiği iddasında olan ancak etkisi her karede anlaşılmayan “Krom rengi efekti”. Bu efektte herhangi bir ayar bulunmuyor, yalnızca açılıp kapatılabiliyor. Fujifilm mühendisleri “Focus peak highlight”, Türkçesiyle “Odak tepe vurgulama”ya yeni bir renk daha eklemiş. Beyaz, kırmızı ve mavinin yanında artık manuel odaklama yaparken odaklanan yerleri daha iyi görebilmek için sarı rengi de seçebiliyorsunuz. VE NİHAYET 4K@60p Birçok özelliğiyle Fujifilm’in en gelişmiş makinesi haline gelen X-T3, videoda da X-H1’in ve güçlü rakiplerinin tahtına göz dikmiş durumda. Yeni sensör ve işlemci sayesinde çok uzun zamandır beklenen 4K çözünürlükte saniyede 60 kare video kaydı nihayet mümkün hale gelmiş. Üstelik 4K videoları yalnızca klasik 16:9 formatında değil, DCI 17:9 (4096x2160) formatında da kaydedebiliyorsunuz. Bu kayıtlar için saniyede 60 kareyi tercih ederseniz 200 Mbps, saniyede 23,98 kareyi tercih ederseniz ise tam 400 Mbps bitrate’i tercih edebiliyorsunuz. X-T3, video kayıtları için x264 sıkıştırma yönteminin yanında yeni nesil x265’i de sunuyor. HDMI çıkış aygıtı desteğiyle 4:2:2 10 bit kayıt yapabilirken, SD karta 4:2:0 10 bit kayıt yapabiliyorsunuz. Film sıkıştırma için de Fujifilm iki ayrı yöntem sunuyor. Bunlardan biri ALL-Intra diğeri ise Long GOP. All-Intra’da piksellerden gelen veriler tahmin algoritmasıyla oluşturulmuyor ve kaydedilen tüm karelerde tüm veriler bulunuyor. Dosya boyutları büyüse de bu yöntem video işlerken çok daha fazla esneklik sunuyor. Eterna film simülasyonu ve F-Log’a da kavuşan makinenin, yıl içinde gelecek bir güncellemeyle aynı anda hem F-Log hem de film simülasyonu kaydı yapabileceğine ilişkin söylentiler de ortalıkta dolaşıyor. Yeni makine, işlemcisinden ötürü X-H1’de olmayan zebra desteğini de sunuyor. Bu özellik de videoyla yoğun mesai içindeki kullanıcıları fazlasıyla sevindirecektir. X-T3’ün gerçek anlamda bir video canavarı olmasının önündeki tek engel IBIS, yani görüntü sabitleyiciden mahrum olması gibi görünüyor. Bu noktada Fujifilm’in kafasının biraz karışık olduğu söylenebilir. Hem X-H1 hem de X-T3, eksik kalan yönleriyle “Hybrid Shooter” olarak anılan ve fotoğrafın yanında video da çeken kullanıcıları tavlamak için en güçlü rakip Sony’nin ve kısmen Panasonic’in karşısında biraz zayıf kalıyor. Gövdesinde görüntü sabitleyiciyle gelen X-H1, eski işlemci ve sensöründen ötürü T3’ün 4K@60p, zebra ve yüksek bitrate gibi önemli video yeteneklerinden yoksun. T3’te ise artık bu seviye makinelerde bir standart haline gelmesi gereken IBIS bulunmuyor. “Ben video çekmiyorum, dolayısıyla IBIS’e ihtiyaç duymam” fikrinin kesinlikle hatalı olduğunu söylemek gerek. X-H1’in IBIS’i, farklı bug’larına rağmen fotoğraf performansında gözle görülür bir iyileştirme sağlıyor. Sony’nin A7 III’ü ve Nikon’un yeni Z serisi makinelerinde de IBIS bulunuyor. Kullanıcıların, T3’ün IBIS eksikliğini gözardı etmesinin tek yolunun uygun fiyattan geçtiğini söylemek yanlış olmaz. BAĞLANTILAR & BATARYA Fujifilm X-T3, akıllı telefon ve makine arasındaki bağlantıyı kolaylaştıran Bluetooth 4.2 bağlantısıyla geliyor. Bluetooth bağlantısı açık kaldığı müddetçe bataryadan çok az feragat ederek çektiğiniz fotoğraflara ilişkin konum bilgilerini telefonunuzdan alabiliyorsunuz. Tabii Fujifilm’in türlü bug’ları olan Cam remote uygulaması sorun çıkarmazsa. Fujifilm X-T3, X-T2 ve X-H1’le aynı pili kullanıyor. NP-W126S kodlu pil değişmemesine rağmen daha az güç harcayan işlemci sayesinde çekebileceğiniz toplam kare sayısı 390’a çıkmış. Bir gelişme olarak görülebilir ama Sony’nin A7 III’ünün tam dolu piliyle 710 kare kare çektiği düşünüldüğünde Fujifilm’in bu noktada da kendisi biraz geliştirmesi gerektiği görülüyor. KİME HİTAP EDİYOR? X-T3’ün tam olarak kime hitap ettiğini anlayabilmek için artan döviz kuru, Sony’nin aynasız pazarındaki gücü ve hem Nikon hem de Canon’un duyurduğu yeni full frame aynasız makineleri göz önünde bulundurarak adil bir değerlendirme yapmak gerekiyor. X-T3’ün Fujifilm’in en gelişmiş makinesi olduğu kesin. IBIS’e sahip olmayışı ve bazı rakiplerine kıyasla görece düşük pil ömrü ise en büyük handikapları. En büyük avantajı ise Türkiye’de Fujifilm’in doğrudan Amerika fiyatları üzerinden satış yapıyor olması. DETAYLAR Yeni sensör 26,1 megapiksellik yeni sensör, dinamik aralık performansıyla bir hayli iddialı. Yeni işlemci X-Processor 4, otomatik odaklamadan videoya kadar makinenin birçok yeteneğine hız katıyor. Göz alıcı vizör Yaklaşık 0,5 inç büyüklüğündeki OLED vizör 3.69 milyon noktaya sahip. Daha hassas ve hızlı odaklama Sayıları 425’e çıkan otomatik odaklama noktaları artık ekranın bütününe yayılıyor. Yüz ve göz takibi Daha da hızlanan odaklama artık çok daha hassas yüz ve göz takibi yapıyor. Değişmeyen tasarım X-T3’ün gövdesi çok ufak değişiklikler haricinde X-T2 ile aynı. TEKNİK ÖZELLİKLER VE PUANLAMA