Gelişmiş hibrit deneyim; Lenovo Yoga C930 incelemesi

04 Haziran 2019 21:00

YOGA İMZASI

Söze her zaman olduğu gibi tasarımla başlayalım. Lenovo Yoga C930, Yoga ailesinin en temel tasarım özelliklerini taşıyan bir model. Peki bu ne anlama geliyor? Bu cihazın ekranını dilediğiniz gibi katlayabileceğiniz anlamına geliyor. Kutusundan çıkardığımız ve muhtemelen bir parça daha hafif olsa daha memnun olacağımız Yoga C930, tüm bileşenleriyle premium bir hissiyat veriyor diyemeyiz ancak görsel açıdan oldukça iyi görünüyor. Özel menteşe tasarımını beraberinde getiren modelin ekranı tamamen katlanabiliyor. Yani ister 180 derece açıp masaya yatırabilir ya da klavye ters tarafta duracak şekilde katlayıp cihazı bir tablete dönüştürebilirsiniz. Teknik olarak Yoga C930’u hibrit bir model olarak düşünebiliriz. Ekran her ne kadar gövdeden ayrılmasa da, cihaz tamamen katlandığında sorunsuz bir şekilde tablet olarak kullanılabiliyor. Dokunmatik olan ekran ayrıca kalem desteği de sunuyor. Ancak bu detaya birazdan geleceğiz.

Ekranı açtığımızda günümüz ince çerçeveli dizüstü modellerinde tercih edilen ancak bizim çok sevmediğimiz bir tasarım detayı mevcut. Cihazın panelinin alt kısmında yaklaşık 2 parmak kalınlığında siyah bir alan bulunuyor. Bu alan daraltılıp ekrana dahil edilse ekran görsel açıdan çok daha iyi görünürdü diye düşünüyoruz. Herhangi bir şekilde marka logosu ya da kamera bulunmayan bu alan işlevsiz bölge gibi bir görünüm veriyor. Dizüstünün kamerası ekranın hemen üzerinde yer alıyor. Kameranın bulunduğu alana ince bir detay olarak “lens kapatma aparatı” dahil edilmiş. Webcam’i kullanmadığınız zaman sürgüyü çekerek lensin önünü kapatabiliyorsunuz. Bizce iyi düşünülmüş bir detay. Özellikle lens konusunda hassas olan kullanıcıların harici bir aparat almasına ya da bant yapıştırmasına gerek kalmıyor.

Gövdede arka aydınlatmalı klavye bizi karşılıyor. Klavyenin kullanım hissiyatını çok başarılı bulduk. Gün içinde sürekli yazı yazmanızı gerektiren bir iş ortamınız varsa, klavye hoşunuza gidecektir diye düşünüyoruz. Çok “premium” hissettirmese de basınç hissiyatı başarılı olan klavyenin altında da dokunmatik ve basmatik touchpad yer alıyor. Ne çok büyük ne de küçük olan touchpad kullanım için ideal boyutlarda. Hassasiyetini de beğendik. “Basmatikliğini” kullanma ihtiyacı da hiç hissetmedik. Son olarak gövdede klavyenin sağ alt tarafında parmak izi sensörü bulunuyor. Güvenliği artıran bu sensörün çalışmasında da bir sıkıntıya rastlamadık. Parmağımızı okuma konusunda hızlıydı.

Tasarımla ilgili bir detayı performans kısmında açıklayacağız. Bu sebeple bağlantılara da değinerek tasarım kısmını kapatalım. Cihaz bağlantı konusunda çok cömert değil. Ancak 2 adet Type C bağlantı noktasıyla geldiğini söyleyelim. Bunlardan biri şarj noktası olarak görev alıyor. Bunun dışında USB 3.0 ve 3,5 mm’lik kulaklık girişi dışında cihaz başka bir bağlantı noktası sunmuyor.

Sayfa: 1 2 3 4 5

Paylaş