Gerçekliğin sınırsız katma değeri

23 Ocak 2012 10:07

Zenginleştirilmiş Gerçeklik (Augmented Reality) teknoloji dünyasında son dönemlerin en gözde konsepti. Grafikler başta olmak üzere görsel içerikleri bir kamera vasıtasıyla üç boyutlu gerçek dünyayla buluşturan AR konsepti, mobil cihazlar ile gerçek dünyayı birbirine bağlayan sihirli bir platform niteliğinde. Oyunlardan interaktif iletişime, destek servislerinden reklam ve pazarlama çalışmalarına kadar geniş bir alanda yepyeni mobil uygulama ve servislerin kapısını açıyor. Peki, nasıl? İsterseniz biraz daha açalım…

Zenginleştirilmiş Gerçeklik, kullanıcı arayüzü (UI) olmayan nesnelere mobil cihazınızın kamerası aracılığıyla bir arayüz veren ve gerçek zamanlı bir şekilde dijital içerik, grafik ve ses gibi elementleri ekleyerek onlarla etkileşimde bulunmanızı sağlayan bir teknolojidir. Daha önce hiç bulunmadığınız bir sokağı keşfe çıktığınızı düşünün. Siz yürürken sağınızda ve solunuzda restoranlar, kafeler, mağazalar ve çeşit çeşit dükkanlar sıralanıyor. Cihazı sokağa tuttuğunuzda cihaz o alanı resminden tanıyor ve size ilgi alanınıza yönelik restoranlar veya mağazalar ile ilgili cihazda gördüğünüz canlı sokak resmi üzerinde bilgiler gösteriyor. Restoranlardan birisinde yemek yiyor ve yürümeye devam ediyorsunuz. O anda gözünüze bir eşya ilişiyor. Bir kıyafet, belki size belki sevdiğiniz birine çok yakışacak. Mobil çağda yaşadığınızı biliyorsunuz ve akıllı telefonunuzu çıkarıp kamerasını açıyor, göz alıcı kıyafetin üzerine tutuyorsunuz. Orada cansız bir mankenin üzerinde duran kıyafet telefonunuzda canlanıyor ve ürün hakkında merak ettiğiniz tüm ayrıntılar ekranınıza geliyor. Hatta ürünün değişik renklerini daha önce de cihaza kaydettiğiniz kendi resminizin üzerine giydiriyor ve size yakışıp yakışmadığını kontrol ediyorsunuz. Entegre bir sistem ile ürünü anında satın alıp evinize de yollatabiliyorsunuz. İşte Zenginleştirilmiş Gerçeklik uygulamasının örneklerinden birisi.

Aslında AR ve benzeri teknolojiler uzun süredir gündemde ancak son yıllarda akıllı cihaz işlemcilerinin ciddi bir gelişme göstererek dizüstü bilgisayarlar performansına erişmesi ve oyun konsolu kalitesinde grafik özellikleri kazanması, bu teknolojiyi milyonlarca insanın kullanmasına imkan tanıyor. Apple iPhone veya Android bazlı cihazlar başta olmak üzere tüm akıllı cihazlar hayatımıza hızla giriyor ve bu tarz çözümleri kullanan kitlenin büyümesini sağlıyor. Bu kullanıcı büyümesi de çözüm geliştiricilerin iştahını artırarak uygulama ekosisteminin daha da gelişmesine katkıda bulunuyor.

“ZENGİLEŞTİRİLMİŞ GERÇEKLİK UYGULAMA GELİŞTİRİCİLER İÇİN BÜYÜK FIRSAT”
Katma değerli servis ve uygulama ekosistemi, cihaz üreticileri, operatörler ve uygulama geliştiriciler için en önemli başarı faktörlerinden biri haline gelmiş durumda. Dünyada birçok uygulama geliştirici, mobil devrimi sürükleyen içerikleri tasarlamak için Zenginleştirilmiş Gerçeklik konusuna eğilmiş durumda. Qualcomm olarak mobil ekosistemin her alanını olduğu gibi uygulama geliştiricilere yardımcı olacak iş modellerini ve sistemleri de destekliyoruz. Bu kapsamda Zenginleştirilmiş Gerçeklik alanında uygulama geliştiricilere bir yazılım geliştirme kiti (SDK) sunuyoruz ve bu alanda yenilikçi servislerin geliştirilmesine destek oluyoruz. iPhone ve Android platformlarına yönelik hazırlanan SDK, hizmete girdiği tarihten itibaren 13.000’in üzerinde uygulama geliştirici tarafından kullanıldı ve halihazırda Android Market’te 70’in üzerinde yeni nesil Zenginleştirilmiş Gerçeklik uygulaması bulunuyor.

Peki, bu uygulamalar hangi alanlarda kullanılabilir? Bunun bir sınırı olduğunu söylemek zor. Eğitim, pazarlama, sağlık, spor, ulaştırma ve aklınıza gelebilecek hemen her alanda Zenginleştirilmiş Gerçeklik uygulamalarını kullanmak ve görselliği yaşamın gerçekliğiyle buluşturmak mümkün. Evinize aldığınız yeni bir teknolojik cihazın karmaşık kullanıcı kılavuzunu incelerken akıllı cihazınızı kılavuza tutup karşınızda o cihazın kurulumunun görsel bir anlatımını bulacağınız günlerin çok uzak olmadığını söylemeliyiz. Çünkü bunlar halihazırda dünyanın birçok yerinde kullanılır durumda. Bir teknoloji ve inovasyon şirketi olan Qualcomm’un Zenginleştirilmiş Gerçeklik uygulamalarının gelişimi için gerekli olan altyapı yazılımlarına yaptığı yatırım her geçen yıl artıyor. Juniper Research tarafından yapılan bir araştırma, dünyadaki öncü markaların, perakendecilerin ve mobil cihaz sağlayıcılarının AR uygulama ve servislerine yatırımlarını artırdığını ortaya koyuyor. 2015 itibarıyla AR endüstrisinin 1,5 milyar dolar büyüklüğe ulaşması öngörülüyor. AR uyumlu akıllı cihazların sayısı da günden güne artıyor. Raporun sunduğu bir diğer çarpıcı veri de AR bileşenlerine sahip girişimlerin 2015 yılında lokasyon bazlı arama ve oyunların ardından üçüncü büyük gelir payına sahip olacağı.

AR teknolojisinin olgunlaşıp toplumun geneline yayılabilmesi için halen aşılması gereken bazı engeller olduğu da bir gerçek. Örneğin yerinizi belirleme işlevi için gerekli GPS teknolojisinin yerinizi sıfır hata oranıyla tespit edememesi ya da kapalı mekanlarda düzgün çalışmaması gibi durumlar birer engel teşkil edebilir. Ancak gelişmiş resim tanıma teknolojileri ile bunu belli oranda aşmak mümkün. Ekran büyüklüğü, yüksek grafik kullanımının batarya ömrüne etkisi gibi faktörler ise uygulamaları sağlayanlar tarafından iyi yönetilmez ise bu durum yeni teknolojiyi tüketicilerin kabul etmesini yavaşlatabilir.

Ayrıca gizlilik ve kişilik hakları gibi konuların da göz önünde bulundurulması gerekiyor. Zira resim tanıma teknolojilerinin AR alanında kullanımı ile birlikte mobil cihazınızı kişilere tutarak, pek çok insanın Facebook, Twitter veya LinkedIn profillerine erişmeniz mümkün olacak. Böyle bir durumda herkes sosyal medya ortamlarında tanımladıkları bilgileri yoldan geçen herhangi birinin görüntülemesine olumlu bakmayabilir.

Bütün bu kısıtlamalara karşın Zenginleştirilmiş Gerçekliğin geleceği çok parlak ve gün geçtikçe hayatımıza daha çok girecek gibi görünüyor. AR’nin bir diğer boyutu da ülkemizde birçok katma değerli servisin büyüyüp gelişmesine destek olacak başat unsurlardan biri olması. Bu alanla daha yakından ilgilenenlerin, Amerikan MIT Media Lab’da bu çalışmaları yürüten Pattie Maes ve Pranav Mistry’nin “Altıncı His” adını verdikleri sunumlarını izlemelerini önemle tavsiye ederim.

Paylaş