Büyük beklentiler, büyük hayal kırıklıkları getirir… Bu önermenin ne kadar doğru olduğunu birçok kez gördük, görmeye de devam ediyoruz. Ancak UbIsoft, kusurları paçalarından akan oyunlarını sanki dünyayı yerinden oynatacakmış gibi pazarlamaktan nedense bir türlü vazgeçemiyor Ghost Recon: Wildlands’in E3 2015’te gösterilen tanıtım videosu, son yıllarda izlediğimiz en muazzam iş olabilir. Müziğin kullanımı, oyunun içeriğindeki değişkenlerin çok akılcı bir şekilde gösterilmesi ve baştan sona pompalanan gaz ile birlikte etkinliğin en çok konuşulan ismi olması pek de zor olmamıştı. Hızlı hızlı geçen videoda o kadar ince detaylar vardı ki, her izlediğinizde farklı bir noktasına aşık oluyordunuz. Hedefi ele geçirdiğinde inanılmaz akıcı bir şekilde arkasındaki adamı indirmesi, söz konusu hedefi bagaja sıkıştırırken dışarıda kalan eline önce kapakla bir kez vurması ve ardından kapatması, hatta uyuşturucuyu başarıyla ele geçirdiklerinde namlunun ucundaki düşman için gelen; “Bırak mermini harcama, o artık yürüyen bir ölü” direktifi derken ince ince işlenmiş bir oyunla karşı karşıya olduğumuzu düşündük hep birlikte. Bir de finalde kamera yükselip de oyun tarihinin gördüğü en büyük haritalardan birini gözler önüne sermedi mi, vay ki ne vay… Yalnızca bu video, milyonlarca oyuncunun Wildlands’e tav olmasına yeterli oldu. Başka bir deyişle, Ubisoft bir kez daha bomboş bir oyunu güzelce paketleyip bizlere yedirmeyi başardı. ÖNCE GÜZELLİKLER Eğer sizler için de bir sakıncası yoksa, bu incelemede bir değişiklik yapmak ve her şeyden önce oyunun grafiksel özelliklerinden dem vurmak istiyoruz. Ghost Recon: Wildlands, inanılmaz güzel görünen bir oyun. Yeterli performansı elde edebileceğiniz bir donanıma sahipseniz, sahip olacağınız sonuçlar parmaklarınızı yedirtecek cinsten. Son derece detaylı bir şekilde hazırlanmış olan grafik ayarları menüsünde değiştirdiğiniz her bir seçeneğin oyun dünyası üzerinde nasıl bir etkiye neden olacağını da görebiliyorsunuz üstelik. Wildlands ile ilgili iki şeyi al ve duvarına as deseler, bunlar kesinlikle manzaralar ve ışıklandırmalar olurdu. Öyle ki oyunun ortasında durup, kendinizi istemsizce Bolivya uçak biletlerinin fiyatlarını araştırırken bulursanız hiç şaşırmayın (ki Bolivya’nın ülkemizi kötü gösteriyor diyerek oyuna savaş açmış olması da bu noktada tatlı bir ironi olarak kayıtlara geçiyor elbette). Peki neden diğer incelemelerin aksine burada grafiklerden bahsederek konuya girizgah yaptık? Çünkü oyunla ilgili güzel konuşabileceğimiz tek unsur buydu da ondan. Sinir katsayımız yükselmesin, dilaltı haplarımız bir anda tükenmesin diye önce biraz sevimlilik yapalım istedik. Ancak olduğu ve olacağı bu kadar işte. Biz ne kadar kaçmak istesek de, zurnanın zırt dediği yere gelmiş bulunuyoruz. Wildlands tepesine “Tom Clancy” logosunu çakarak (ki bunun da ekmeğini yemeyi bıraksalar hiç fena olmayacak artık) ve janrasına da “Taktiksel shooter oyunu” diyerek bazı mesajlar vermeye çalışıyor. Diyor ki bu oyun diğer shooter türevlerine benzemez, burada hedeflerine ulaşmak için taktikler geliştirmen lazım. Hangi taktik o acaba ya? Dağ tepe aştık, dere tepe gezdik bir türlü denk gelemedik çünkü biz, artık nasıl güzel sakladılarsa... Hayır çünkü artık her yıl 75 farklı oyunda kullanılan drone uçurup, düşman işaretleyebiliyor olmayı taktik olarak değerlendirmiş olmazlar öyle değil mi? NE KADAR DA TAKTİKSEL BİR OYUN Bakın bir oyunun taktiksel olabilmesi için, ilk olarak bünyesinde taktik geliştirmeyi gerektiren durumlar barındırması gerekir. Oyunların taktikselliği oyuncuya “Şimdi acaba nasıl bir yol izlesem?” sorusunu sordurtabildiği kadardır. O yollar için sunulan seçeneklerin çeşitliliği hep bundan sonra gelen detaylar. Ghost Recon: Wildlands daha en tepede çuvallıyorken nasıl oluyor da kendine taktiksel damgasını vurmaktan çekinmiyor biz akıl sır erdiremedik. Patates çuvalından hallice bir yapay zekaya sahip düşmanlar için mi taktik geliştirme ihtiyacı hissedeceğiz, yoksa yirminci kez tekrar ettiğimiz bir görev tipini uyguladığımız için mi? 2 metre ötesindeki arkadaşının kafasını patlattığımızda umarsızca manzarayı izlemeye devam eden adam için ben ne diye taktik geliştireyim yahu, geçiniz lütfen. AÇIK DÜNYAYI HİÇ ANLAMAMAK Yapımcılar Wildlands ile birlikte Ghost Recon serisine bir de açık dünya konseptini dahil etmiş. Aman ne kadar da güzel yapmışlar! Harita devasa mı? Evet. İstediğin yere, istediğin şekilde gidebiliyor musun? Evet. Peki bunlar bir oyunu başarılı bir açık dünya örneği haline getirmek için yeterli mi? Alakası bile yok. Yine yukarıda olduğu gibi bir açıklama yapmak gerekirse; bir açık dünya oyununun kalitesi, içeriğinin ne kadar zengin olduğu ile doğru orantılıdır. Oysa biz uzun zamandır Wildlands kadar büyük bir alana hiçbir şey koymayı becerememiş bir oyunla karşılaşmamıştık. Görev noktası bul, temizle, adam kaçır, A noktasından B noktasına git ve bu döngüye devam et temalı açık dünya oyunları azalarak bitmişti halbuki. Ha bolca incik boncuk topluyorsunuz tabii hakkını yemeyelim. Aslına bakarsanız, en basit tanımlamayla oyun bir nebze Metal Gear Solid V olmaya çalışmış. Ki orada da dünyanın içeriğinde ekstra yapılabilecek hiçbir şey bulunmuyordu ve sadece görev noktaları arasında mekik dokuyorduk. Ama be güzel kardeşim, o bir Metal Gear Solid. Her anından farklı bir sürprizin fışkırdığı, bir saniyesinin bir saniyesini tutmadığı bir oyun. Az önce cildinden su emen bir kadınla sniper mücadelesi veriyorsun, bir an sonra bölgeyi ele geçirmiş olan çocuk militanlarla nasıl mücadele etmen gerektiğini sorguluyorsun. Sen böyle bir dinamizm, bu denli bir hikayesel zenginlik sunuyor musun oyuncuya? Hayır. O zaman açık dünya konseptini Metal Gear Solid V’ten alarak çok büyük bir hata yapmışsın demektir. BİZ SEN OLMASAN DA EĞLENİYORDUK Ghost Recon’u Ghost Recon yapan taktiksellik yok, açık dünyayı açık dünya yapan içerik zenginliği de yok. Peki oynanabilirlik var mı? E o da yok. Harita çok büyük olduğundan devamlı olarak araç kullanma gereksinimi duyuyorsunuz ve araçların istisnasız tamamı rezalet bir kullanım dinamiğine sahip. Otomobiller ayrı fiyasko, uçabilenler apayrı bir fiyasko. Savaş mekanikleri bir nebze durumu kurtarabilir nitelikte, ancak o da kalitesiz yapay zekadan kaynaklı olarak değerlendirme dışı kalıyor. Oyunun sahip olduğu tüm mekanikler içinde albeni taşıyan tek şey “Sync shot”. İşaretlediğiniz düşmanı takım arkadaşınızın istediğiniz an indirmesine yarayan bir sistem bu, düşünün oyundaki devrimselliği. Genel argüman oyunun arkadaşlarla oynandığında asıl eğlencesini gösterdiği yönünde. Dört arkadaş bir arada oynadığınızda, oyunun normalden çok daha keyifli olduğu su götürmez bir gerçek. Ancak bu Wildlands’in vadettiği içerikten kaynaklı değil, grup olarak kah tökezleyip kah başarılı olarak kolektif uyumdan ileri gelen bir eğlence. Sonuçta çok iyi anlaştığınız üç arkadaşınızla birlikte papaz kaçtı oynasanız da çok eğlenirsiniz, durduk yere oyunu yüceltmenin alemi olduğunu düşünmüyoruz. OYUNCU BUNLARI YEMİYOR ARTIK Piyasadaki kalitesiz içeriğe sahip onlarca yapım bu kadar dayak yemiyorken, Wildlands neden bu kadar sert eleştiriliyor. İşte başta da söylemiş olduğumuz gibi; büyük beklentiler, büyük hayal kırıklıkları getirir. Ubisoft pazarlama taktikleriyle bir liralık oyunu beş liralıkmış gibi göstermeye ve sonrasında on liraya satmaya devam ettiği müddetçe, bu sert eleştirilerin hedefi olmaya da devam edecek ne yazık ki. DETAYLAR Wildlands pek çok şeyi kötü yapıyor, hem de çok kötü yapıyor evet. Ancak sunduğu manzaraların güzelliğine tek bir kötü söz söylersek ciğerimiz solsun… Şöyle yağmur hafiften çiselerken, ufka doğru huzurla helikopterinizi uçurmak nasıl keyifli olurdu değil mi? Kontrol etmesi mümkün olsaydı eğer bizce de olurdu evet. Düşmanları işaretleyerek üç kişiye kadar “Sync shot” gerçekleştirebiliyorsunuz. Sizin de ekstradan bir kişiyi alacağınız düşünülünce, bölgeyi temizlemek çocuk oyuncağı oluyor. Oyunun haritası gerçekten büyük. Her biri kendi liderine sahip yirmi farklı bölgeye ayrılan harita bir de içerikle zenginleştirilseymiş tadından yenmezmiş doğrusu. PUANLAMA