Eminiz pek çok kişi için, tüm oyunu yanımızda bir çocuk ile birlikte oynama fikri endişe vericidir. Özellikle sürekli konuşarak odağımızı saptıracak mı, garip garip dramalara girerek yersiz bir baba-oğul hikayesi anlatmaya kasılacak mı gibi sorular akıllara geliyordur ister istemez. Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki; Kratos ve Atreus’un ilişkisi oyunda mükemmel bir şekilde işlenmiş. Hem yolculuk boyunca baba-oğul olarak temiz ve sıkıntısız bir şekilde gelişen ilişkileri yansıtılmış, hem de bu dinamik oynanış mekaniklerine kusursuz yedirilmiş. Bir kere Atreus bol bol konuşuyor evet, ancak hiçbir zaman bu konuşmalar sizi oyundan koparmıyor. Zaten Kratos yapı olarak uzun diyaloglara uygun bir karakter olmadığından, Atreus’un çocuksu merak barındıran soruları ekseriyetle tek kelimelik cevaplarla duvara çarpıp geri dönüyor. Bunun ötesinde ise, içinde bulunduğumuz dünyayı anlama ve oyuncuya aktarma görevi de Atreus’a düşüyor. Kratos bu bölgenin insanı olmadığı için, etrafta bulunan antik yazıtların hiçbirini okuyamıyor haliyle ve nasıl bir şeyle karşı karşıya olduğunu anlayabilmek için sürekli Atreus’un bilgisine başvuruyor. Böylece Atreus, ekibimize sonradan dahil olan Mimir ile birlikte oyun içinde İskandinav mitolojisini oyuncuya aktaran unsur haline geliyor.
KAYIK MUHABBETLERİ
Yapımcı ekibi övmelere doyamadığımız konulardan bir diğeri de, karakterler arası iletişimi nasıl temiz bir çözümle oyuna yedirmeleri hakkında oldu. Hem Atreus hem de Mimir, oyun boyunca mitolojiye ait pek çok hikaye anlatıyor Kratos’a ancak takdir edersiniz ki bu hikayeleri aksiyonun ortasında anlatsalar abesle iştigal olurdu. Yapımcılar bu sorunu şöyle aşmışlar; oyunun büyük bölümünü bir göl oluşturuyor. Gezilebilecek ve keşfedilebilecek bölgelerin tamamı, hatta bu mitolojide kendisine yer bulan diğer diyarlara ulaşım noktaları ve hemen her şey hep bu göl etrafına yerleştirilmiş durumda. Dolayısıyla, oyunda bol bol kayıkla ulaşım gerçekleştiriyorsunuz. İşte yapımcı ekip, söz konusu hikayelerin ve iletişimlerin tamamını bu kayık gezilerine yerleştirmiş. Ne zaman kayığa binseniz karakterler bir şeyler konuşmaya başlıyor ve ne zaman karaya ayak bassanız, isterlerse hikayenin en heyecanlı yerinde olsunlar yine de durup; “Sonra devam ederiz” diyerek susuyor. İşte bu basit yöntem sayesinde, hem kayık yolculukları sıkıcı olmaktan kurtulmuş, hem de gereksiz iletişimle oyun zevkiniz baltalanmamış. Bu konuda yapımcı ekibi ne kadar alkışlasak azdır.