Konusu, şekli ve tarzı her ne olursa olsun, devasa canavarların veya robotların her zaman alıcısı var. Böylesi malzemelerin başarısız olduğu hemen hemen görülmemiştir. Söz konusu bu işin bayrak tutanı GodzIlla ise sonuç elbette mükemmel olacaktır değil mi? Siz öyle sanın. Bir ürünü incelemek yazılı olmayan bazı etik değerlere uymayı gerektirir. Bu ürün bir oyun olduğunda ise bu etik değerleri biraz esnetmek mümkün. Zira bir oyun incelemesi bir telefon incelemesi gibi olamaz. Tıpkı oyunun kendisi gibi incelemenin de eğlendirmesi, en az bilgi vermesi kadar önem arz etmektedir. Amaç okuyucuya keyif vermek olunca; “Aman ürüne daha fazla giydirmeyeyim” algısı burada pek işlemez. Zaten biz inceleme editörlerinin eline de böylesine giydirmekten keyif alacağımız, ağızlı burunlu dalacağımız çok fazla oyun düşmez. Çünkü sayfa sayısı sınırlı olunca mümkün mertebe kaliteli işleri bu sayfalara taşımaya özen gösteriyoruz. Lakin piyasada oyun kalmayınca ve söz konusu işin ismi yeterince büyük olunca tadına doyulmaz bir fırsat yakaladık. Hazırlanın, yemeyeceğiz içmeyeceğiz Godzilla döveceğiz bugün! DİKKAT: ZEHİRLİDİR! Öncelikle elimizde başarısı tasdiklenmiş, problem çıkması hemen hemen mümkün olmayan bir konsept var. Bunu daha önce Godzilla’nın filmlerinde de, King Kong’da da, Pacific Rim’de de ve hatta Voltron’da da gördük. Oyun tarafına baktığımızda ise Titanfall’un yakın zamanda çok beğenildiğini hatırlıyoruz. İşin içinde devasa şeyler varsa insanoğlu bir kendinden geçiyor, bu fikre karşı kendisini savunmasız hissediyor. Elbette Godzilla’nın yeri burada birazcık ayrı. Bundan 60 sene önce tüm teknik imkansızlıklar ve zorluklar arasında Japonya’da ortaya çıkan Godzilla (onların deyimiyle Gojiro), türün doğuşunu ve sonrasında yükselişini sağladığı için her zaman saygı duyulan bir marka olmuştur. Yapımcı firma Toho Company’den kaynaklı olarak Toho sineması Godzilla’sı olarak tanımlanan bu dönem filmleri, b-film sınıfına rahatlıkla girebilecek basitliğe sahip. K auçuktan yapılma kıyafetin içindeki bir adam tarafından canlandırılan Godzilla’dan bahsediyoruz burada. O kostüm o kadar ağır ve içi o kadar sıcaktı ki, oyuncu birkaç dakikadan fazla giyemiyordu. İşte bugün zihinlerimizde oldukça yavaş hareket eden, etrafına zar zor dönebilen bir Godzilla figürü varsa, bunun tek sebebi kostümün ancak bu kadarına el veriyor olması. Her ne olursa olsun Godzilla sinema dünyası için bir kült ve değeri hiçbir zaman kaybolmayacak. Şimdi sizin elinizde hem güzel bir konsept hem de Godzilla gibi bir isim var ve siz son yılların muhtemelen en kötü oyununu piyasaya sürüyorsunuz. Bizim aklımız mantığımız buna akıl sır erdiremiyor. Bakın bu oyun kötü falan değil, bu oyun Godzilla’nın kendisinden daha büyük bir felaket. Doğaya salsanız Dünya Sağlık Örgütü kırmızı alarm verir, Greenpeace gönüllüleri kendilerini oyunun üzerine falan zincirler. O kadar vahim yani durum… AÇKEN SEN, SEN DEĞİLSİN Oyun siyah beyaz görüntüler eşliğinde açılıyor. Kronolojiye uygun bir şekilde ilk olarak 60 sene önce görüntülenen Godzilla’nın yaşattıklarını anımsatan hikaye, sonrasında canavarın kayıplara karıştığından ve arkasında bir enerji bıraktığından dem vuruyor. G-Energy ismi verilen (aman ne orijinal) bu enerji kaynağı insanlık için vazgeçilmez hale geliyor ve yok olursa hepimizin sonunun geleceği palavrası ortaya atılıyor. Sonrasında ansızın Godzilla yeniden ortaya çıkıyor. Neden? Çünkü aslında bu G-Energy tüm kaijuların (işte Godzilla dahil devasa yaratıkların hepsi) besin kaynağıymış. Yani anlayacağınız Godzilla’nın karnının acıkmış olması oyunun senaryosunu oluşturuyor. Senaryo falan dedik diye ortada bir campaign olduğunu falan da düşünmeyin sakın. Oyunun ana modu olan God of Destrucion Mode’da tek yaptığımız şey önümüze çıkanı patlatmak ve bir sonraki bölümde aynı şeyleri yapmak üzere devam etmek. Aynı tuşa bas bas bas bas bas bas bas ve bölümü tamamla mantığı üzerine kurgulanmış enfes bir yapımla karşıyayız. Şapka çıkarmamak elde değil. AMAN DA AMAN KOCAMAN OLMUŞ Her bölümde belirli sayıda enerji santrali bulunuyor. Bu santrallere uzanan yolda da işte binalar, köprüler, dönme dolaplar falan serpiştirilmiş etrafa. Bir de hükümet tarafından kaijuları durdurmak için oluşturulmuş G-Force isimli bir kuvvetin birlikleri saldırıyor. Tanklar füze kusuyor, helikopterler mermi yağdırıyor, uçaklar tepemize bombalar bırakıyor gibi gibi… Biz de A noktasından B noktasına (ki bu mesafe böylesine devasa boyutta bir karakteri barındıran oyun için oldukça kısa. Başlangıç noktasından görebiliyorsunuz santralleri) ilerleyip haritada ne var ne yoksa patlatıyoruz. Patlatmak ifadesi burada mübalağa amacıyla kullanılmadı çünkü neye vursak patlıyor. Köprüye de vursak patlıyor, binaya da vursak patlıyor. Sanırsınız oyunu Michael Bay yapmış. Etrafı patlattıkça Godzilla giderek boy atıyor, ergenliğini atlatıyor. Sol alttaki sayaç sizin 50 metreden 58 metreye çıktığınızı belirtiyor mesela ama buna sizi inandırmak için hiçbir çaba sarf etmiyor. Zira ne gücünüz artıyor ne de daha büyük görünüyorsunuz. Ekrandaki rakam 50 yerine 58 gösterdi diye sevinmeniz gerekiyor sadece. Santrallerin hepsini patlattığınızda bölüm bitiyor ve farklı yerlere yerleştirilmiş yeni bir haritada aynı şeyleri tekrarlıyorsunuz. DOKUNMAYA KIYAMAZSIN Tekrarladığınız şeylerin arasında pençelerinizi savurmak, kuyruğunuzu döndürmek (ki aynı tuşla yapılıyor zaten), ileriye doğru bodoslama dalmak ve ağzımızdan plazma ışını gibi bir şey fırlatmak var. Bu hareketlere hiçbir yenisi eklenmiyor. Neyse ki yaratık çeşitliliği Godzilla ile sınırlı tutulmamış da biraz hareketlilik sağlanmış. Bazı bölümlerde ansızın farklı kaijular karşımıza çıkıyor ve onlarla kapışmamız gerekiyor. İki devasa canavarın mücadelesi nasıl da heyecan verici geliyor kulağa değil mi? Aklınızda canlandırdığınız şey Pacific Rim benzeri bir kapışma ise onu system32 dosyasından silmenizi tavsiye ederiz. Hani Power Rangers’ın bazı bölümlerinde kocaman robotlar birbirleriyle kapışırlardı. Birbirlerine vuramazlardı bile, böyle vücutlarını sürttüre sürttüre artistlik yaparlardı. Heh, bu oyunun kaiju kapışmaları da onu andırıyor işte. Siz hareket edemiyorsunuz, o hareket edemiyor böyle sırayla birbirinize vurup ilk kim düşecek oynuyorsunuz. Ama haklarını yemeyelim, Godzilla külliyatında yer alan hemen hemen bütün yaratıkları oyuna eklemişler. Mecha Godzilla bile var! 1,2 saniye kadar heyecanlandıysanız ne mutlu, daha fazlasını beklemeyin zira. SİZE BAŞKA OYUN MU YOK! Aslında oyunu daha dövesimiz var da yer kalmadı. Mesela bahsettiğimiz oyun bir PS4 exclusive’i (Daha önce PS3’e çıkmıştı) ancak grafikler Casio hesap makinesi kıvamında. Yani kızar mısın, sabaha mı bırakırsın? Kimi insanlar oyunun bu şekilde basit ve kaliteden uzak olmasının orijinal Godzilla yapımlarına bağlı kalmak adına tercih edildiğini belirtiyor. Yok böyle bir palavra. Şu oyun bedava olsa indirmek için harcadığınız elektrik parasına falan yazık. Uzak durun, gerekirse konsolunuzu ateşe verin ama yine de onu bu oyunla kirletmeyin. DETAYLAR Oyunun tamamı içerisinde az biraz ilgi çekmeyi başarabilen tek kısmı kaiju kapışmaları olmuş. Onlar da ilkokul çocuğu itişmesinden hallice zaten. Şu çevre tasarımlarının mükemmelliğini görüyor musunuz? Tek başına duran bir dönme dolap, aralara serpiştirilmiş ağaçlar falan. Peyzaj mimarları isyanda! Yarattığınız hasar oranında Godzilla’nın boyu uzuyor. Sol altta şu an 81 metre olduğunu görüyorsunuz ancak başlangıç hali olan 50 metre de bunun aynısı merak etmeyin. Oyunun hikayesi sağ üstten ikide bir fırlayan bu abla aracılığı ile aktarılıyor. 15 yıl öncenin oyunlarına dönmüşsünüz gibi hissedeceksiniz kendinizi, Wow, so retro! PUANLAMA